1

224 23 7
                                    


Bugün günlerden perşembe olduğu için kafeyi ben açacaktım bu nedenle sabah erkenden kalkıp duş aldım ve üzerimi giyindim. Her zaman yoğun olan kafe bugün daha da yoğun olacaktı çünkü üniversiteli bir grup doğum günü partisi için kafenin bir kısmını kiralamışlardı ve öğle saatlerinde geleceklerdi. Ancak kafe merkezi bir yerde olduğundan öğle saatlerinde kafenin karşı sokağındaki karakoldan polisler ve şirketler caddesi olarak bilinen iki cadde ötesinden çalışanlar da geliyordu. Yani anlayacağınız her gün fazlasıyla yoğun oluyor ve kafenin sahibi tam bir alçak olduğundan yeterli olacak kadar çalışan işe almıyordu. Haliyle gün bitene kadar yorgunluktan ölüyorum ancak para kazanmam gerektiği için geceleri de buraya yakın konumda olan bir barda çalışıyorum.

Barın sahibi Namjoon hyung, kafe sahibiyle karşılaştırılırsa melek sayılırdı. Henüz barda çalışmak için yaşım yetmiyordu ancak Namjoon hyung bu işe gerçekten ihtiyacım olduğunu bildiği için ve deneme sürecindeki  kokteyllerim çok talep gördüğü için beni işe almıştı. Aile olmadan tek başına geçinmeye çalışmak hiçbir zaman kolay değildir ancak imkansız da değildir ki bunu lisenin başında beni eşcinsel olduğum için evden yaka paça atan annemden öğrenmiştim.

Babam ise ben 12 yaşımdayken bilinmeyen biri tarafından vurularak öldürülmüştü. Daha sonrasında ise annem beklemeden yeni biriyle evlenmişti. Ona ne kadar o adamın beni eliyle taciz edip arada sıkıştırdığını anlatsam da bana inanmamış ve kız gibi olduğum için benim kışkırttığımı söylemişti. Bu ben liseye başlayana kadar böyle devam etmişti. O sıralar içime çok kapanıktım ve lisede tanıştığım Yoongi hyungum bana çok yardımcı olmuş ve benimle çok ilgilenmişti. Annem onun bana çok ilgi gösterdiğini görüp bizi sevgili sanmış ve beni evden atmıştı ancak Yoongi'nin, Jimin ile sevgili olduğunu bilmiyordu. Her neyse.. beni evden atması kötü olmamıştı çünkü sonunda her gün kaçarak kurtulduğum tacizlerin sonu gelmişti ve artık kendi kendime bakmaya başlamıştım...

Üzerimi giyinip evden çıktıktan sonra motoruma atlayıp kafeye doğru yola koyulmuştum. Yaklaştığım sıralarda karakolun önündeki curcuna dikkatimi çekse de kafeyi bir an önce açmam gerektiği için motoru park edip kafenin anahtarını cebimden çıkarıp açmış ve içerideki kapının şifresini girmiştim. Kafe dün akşam temizlendiğinden dolayı tekrar temizlemem gerekmiyordu.  Çalışan odasına girip üzerimi değiştirdikten sonra makineleri çalıştırıp kasayı açtım ve kafenin ışıklarını yakıp kapı üzerindeki kapalı yazan tabelayı açık olarak değiştirip tekrar içeriye adımladım. Saat henüz erken olduğundan telefonumu alıp mesajlarıma ve instagramıma göz gezdirmiş ve kapının açıldığına dair gelen zil sesi ile telefonu bırakıp kasaya geçmiştim. Birkaç polis memuru kahvelerini almak üzere gelmişlerdi.

"Günaydın"
" Günaydın hoş geldiniz. Ne alırsınız?"
"İki double expresso alalım."
"Tabi ki, ekstra bir şey ister misiniz?"
"Hayır teşekkürler"
" İkisi 50 bin won yapıyor. Ödeme nakit mi kart mı olacak?"
"Nakit"
"İsim de alabilir miyim?"
"Woo Do-Hwan ve Lee Sang-yi"
"Teşekkürler. Hemen hazırlıyorum."

Ödemeyi alıp kahvelerini hazırlamaya başlamıştım. Bu iki polis memuru genelde öğle saatleri gelseler de bugün sabah gelmişlerdi. Kahveyi hazırlarken konuşmalarını dinlemeye başladım.

"Nasıl yani Kim Taehyung mu yakalamış onu? Biz o adamın neredeyse üç senedir peşindeyiz adam beş günde yakalamış"

" Boşuna Lucifer demiyorlar adama. Sanki o dizideki şeytan gibi konuşturuyor insanları"

"O şerefsizin yakalanmasına çok sevindim orospu çocuğu küçük çocukları pazarlıyordu"

"Sadece o değil ki! Bir de evsizleri kaçırtıp organlarını satıyormuş!"

Ben olayı bilmesem bile o adam yakalandığı için sevinmiştim. Sanırım yakalayan kişi Kim Taehyung iyi biri olmalıydı.

"Geçen senede üç seri katil yakalamış yav gerçekten efsane adam"

"Kahveleriniz hazır. Afiyet olsun" diyerek araya girdiğimde ikisi de gülümseyerek kahvelerini almışlardı.

"Bu arada hep geliyoruz ancak adını öğrenmeye fırsatımız olmadı"

"Ah doğru haklısınız. Ben Jeon Jungkook."

"Tanıştığımıza mutlu olduk Jungkook"

"Ben de öyle. Kahvelerimden memnun musunuz?"

"İçtiğim en lezzetli kahveler senden çıkıyor. O yüzden her gün buradayız ya zaten"

Cevaplarından mutlu olduğum için gülümseyip teşekkür ettiğimde beni de onlarla oturmam için davet etmişlerdi. Ben de henüz müşteri gelmediğinden onlarla dışarıda oturup, sohbet etmeye ve sigara içmeye başlamıştım.

"Ee kaç yaşındasın Jungkook?"

"23 yaşındayım. Siz?"

"Ben 27, Sangyi ise 26 yaşında."

"Çok yakın görünüyorsunuz" dedim. Çünkü gerçekten öyle görünüyorlardı.

"Öyle. Aramızdan su sızmaz. Hem aynı evde yaşıyoruz. Hem çok çok yakın arkadaşız" dedi Hwan.

Bunlardan daha ileri olduklarını biliyordum. Bakışlarından her şey anlaşılıyordu.

"Hmm çok çok yakın arkadaşsınız demek.. çift değilsiniz yani" dediğimde ikisinin de gözleri büyümüştü ancak sonra kahkaha atmışlardı.

"Çok mu belli oluyor?" Diye sordu Sangyi

"Birbirinize olan bakışları kim görse anlar. Ancak merak etmeyin aranızdan biri olarak benden sır çıkmaz"

İkisi tekrar şaşırdıklarından bu sefer kahkaha atan taraf ben olmuştum.

"Ne yani sende mi eşcinselsin!! Şaka mı? Biz de her gün, günde kaç kız düşürüyor acaba diye iddiaya giriyorduk"

"Üzerimden böyle iddialar döndüğünü bilmiyordum" dediğimde içeriye giren müşteriyi gördüğüm için kalkmak zorunda kalmıştım.

Kasaya geçtiğimde gördüğüm çatık kaşlarla moralim bozulmuştu. Ancak gördüğüm en yakışıklı erkek olabilirdi.

"İşten kaytarıp müşterini bekletmemelisin"

"Ben özür dilerim. Normalde bu saatlerde onlardan başka kimse gelmiyor bu nedenl-"

"Neyse. Sıcak americano. Sert içim. Orta boy. Kartla ödeme. İsmim Taehyung. Acele edersen sevinirim."

Cümlemi bitirmemi beklememesi sinirimi bozmuştu. Ayrıca azarlar gibi konuştuğu için gıcık olmuştum. Adını yanlış yazacaktım.

"Tabi ki. 20 bin won. Kartı okuyabilirsiniz"

Kartını okutup beklemeye geçtiğinde kahvesini hazırlamaya başladım. O elleri belinde ayağını yere vurarak beklerken kahvesini ne kadar gıcık olsam da özenle hazırlamıştım.

Kahve bardağının üzerine Teyung yazıp verdiğimde ismini henüz görmemişti bu yüzden gülümsedim.

"Umarım güzel olmuştur." Dedi ve kafeyi hızlıca giderek terk etti.

Cevap beklemeden hareket etmesi beni iyice gıcık etmişti. Çok yakışıklı olması egosunu artırmış olmalıydı...




****
İlk bölümümüzün sonuna geldikk! İlk başlarda biraz düz geçecek ancak zamanla açacağım hikayeyi. Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin.



coptender - taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin