27- "Şakalaşıyorduk"

4.5K 412 283
                                    

Medya: Rüzgarın yan profili...

***

Kapının sesiyle ayağa kalkıp oraya ilerledim. Kapıyı açtığımda karşımda Tuğba'yı gördüm. "Annem gönderdi." Diyerek elindeki büyük tabağı uzattı. Gülümsüyordu.

İçi dolu dolu olduğu için ağır olan tabağı aldım. "Teşekkür ederim." Gözlerim evlerinin önünde ki ayakkabılara kaydı. "Teyzenler geldi mi?"

"Geldiler."

Başımı sallayıp içeri girdim. Salona geçip tabağı kucağıma çektim ve televizyondaki diziyi izlerken öfkemi yemekten çıkarmak ister gibi yemeye başladım.

Kerim'in teyzeleri vs geldiğine göre kuzeni Can'da gelmişti. Ve ben Can'dan tek kelimeyle nefret ediyordum. O kadar gıcık, itici, ukala biriydi ki Kerim'le kan bağı olduğuna inanamıyordum.

Beni her gördüğünde Kerim yanımda değilse beni aşağılamaya çalışıyor, alttan alta zorbalıyordu. Onunla bu yüzden her karşı karşıya geldiğimizde kavga ediyorduk. Ve ben bunu neden yaptığını anlayamıyordum.

Kapının zili tekrardan gelince belki Kerim'dir diye elimdeki çikolata soslu keki bırakıp hızlı adımlarla kapıya ilerledim. Kapıyı açtığımda beklemediğim kişileri görünce suratım asıldı. "Siz miydiniz..." diye mırıldanarak salona döndüm.

"Bu nasıl tepki lan?" Dedi Aykut bana mal gibi bakarken.

"Ay götüm." Diyerek içeri girdi Anıl.

Yerime geri döndüğümde onlar da hemen gelip koltuklara geçmişlerdi. Aykut koltuğun üstündeki tabağa bakıp "Bu ne lan?" Dedi anırır gibi gülerken. "Üst üste üç dilim kek koymuşlar. Kaçak kat!"

Hülya abla tabağa daha çok şey sığsın diye her seferinde tabağı tıklım tıklım dolduruyordu. Kerim bu konuda annesine çekmişti.

Gözlerim televizyon izleyen Anıl'a kaydı. Hastanede dediği şey yüzünden bir özür dilemesini bekledim ama o hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. Onun kişiliğini bildiğimden bunu görmezden gelmeyi seçtim. O zaten düşünceli biri değildi, umursamaması normaldi. Hem kötü niyetle demediğine emindim.

Eğer onun dediği şeyi Kerim deseydi asla şimdi ki gibi sakin bir tepki veremezdim. Kerim beni daha iyi tanıdığından buna üzüleceğimi bilirdi. Hem Kerim'in ben de ki yeri çok, çok başkaydı. Herhangi başka biri dese sikime takmayacağım şeyleri o söyleyince üzülüyor, alınıyordum.

"Şimdi de buna mı sardın?" Dedi Anıl sırıtarak bana bakıp.

Omuz silktim. "Akasya durağı bitti." Şu anda da 'Öyle Bir Geçer Zaman Ki' izliyordum.

"Bundan sonra ne izleyeceksin? Baksana bu da bitmek üzere."

Dudaklarımı büküp arkama yaslandım. "Bilmem. Kuzey Güney olabilir."

"O çok güzel lan, izlediğin zaman haber ver birlikte izleyek." Dedi Anıl beni dürtüp.

"Tamam, söylerim."

"Kerim yoğ mu?" Dedi Aykut ağzı tıklım tıklımken.

"Yok, kuzenleri gelmiş. Onların yanında."

"Satmış seni." Diyen Anıl'a kaşlarımı çatıp baktım.

"Ne alaka? Bana 'sen de gel bizimle' dedi ama ben istemedim."

"Kıyamam," diyerek beni tutup göğsüne yasladı Anıl. "Benim minik sarı kafamı dışlamış şerefsiz, kötü kalpli Kerim." Aykut kahkaha attı onun sözleriyle.

Ondan ayrılıp omuzuna vurdum. "Siktir lan."

O da bana vurduğunda kaşlarımı 'öyle miii' der gibi kaldırıp üstüne atladım. Bileklerinden tek elimle tutup koltuğa bastırırken diğer elimle yüzüne acıtmayacak bir tokat attım.

BENİMLE KAYBOLDUN -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin