2.bolum

18 3 7
                                    

Bir varmış bir yokmuş, çok eskiden bir kız varmış kız çok küçüktü, ailesi tarafından sevilmiyordu babası onun yüzünden öldüğü düşünülür annesi o ölmedi diye kendisini öldürdü, kızın abileri onun yüzüne hiç bakmazdı.

Kız o kadar yalnızdı ki duvarı arkadaşı sandı, duvara derdini anlatırdı, bir zamanlar camdan bahçeye bakarken iç sesiyle tanıştı küçük kız.

O iç ses onun en yakın arkadaşı olurdı derdini hep iç sese anlatırdı onu çok severdi

Ama o gün iç sesine karşı bir nefret başladı, iç sesi ona hiç bir zaman seni asla yalnız bırakamam dedi ama ne ki o da insanların dostluğu gibi yalandı.

Küçük kızı yalnız bıraktı, katil olmak istemiyordu iç sesi onu engelleyebilir di ama o gün yoktu.

Yıllar geçti küçük kız bir gün bir ormanda gezerken iç sesi ona tekrar geri geldi ona sinirle " neden geri geldin? Ben sana güvendim sende insanlar gibi yalansın! " dedi iç sesi ona " yaa kimseye güvenmeyeceksin " dedi ve o gün ona bu sözü söyleyerek akıl verdi.

O günden beri küçük kız kimseye güvenmedi çünkü " insanlara verdiğin sevgi sana nefret olarak geri gelirdi " o iç sesini sevdi ve nefret olarak geri geldi çünkü onun için güven sevgi demekti.

.  .  .

Eve geldiğimde Yunanı içeriye aldım, kuzey ve güney uyuya kalmıştı kuzeyin odasına çıkıp onu beşiğinde yatırdım, güneyi de onun yanında yatırdım, aşağıya indim Yunanistan'ın yanına oturdum.

Bir kaç dakika buyunca televizyona baktık sessizce ve sessizliği bozan ilk o oldu " ben sana söylemek isterdim türkiy- " dediğinde ona sus işareti yaptım ve konuşmaya ben devam ettirdim " Yunan pişman olduğunu biliyorum ama ben artık kimseye güvenemem, kuzenlerime bile güvenmez ken sana mı güveneyim mavi ay? " dediğimde yasaklı lakabımızı kullandım o mavi ay iken ben küçük kanlı aydım benim katil olduğumu amerika Yunan ve kuzenim Kazakistan biliyor sadece.

Yunan bana döndü " kanlı ay Kuzeninize bile güvenmiyorsanız neden ona katil olduğunuzu söylediniz? " bilmiyordu ki kazakistanla birlikte katil olduğumuzu ikimizde istemeden katil olduk.

Ama biz hakkeden insaları öldürüyoruz, ona güvenmiyor çünkü o onu yalnız bıraktı.

.  .  .

İç sesi tekrar karşısında idi dedesinin ölümünden tam 5 yıl geçti, örgüte katılan kız iç sesiyle birlikte örgüt lideri Birleşik Krallığın karşısında oturuyordu, iç sesi başaramadı. Bu görevlerin hiç birini yapamadı, öldürelebilirdi.

Ama örgüt lideri onu affetti ve onu bıraktı, iç sesinin gitmesine karşı mutlu olan genç kız onu öldürme hayallerini bile kurdu artık.

Sevgi ve güven, bu iki kelime onun çocukluğunun yarısı bile değil di, hep o sevdi hep o güvendi ama hepsinin karşılığını nefretle aldı.

Nefretle geri karşılayacaktı kanlı ay, ellerinin kana bulamasına sebep olan onu yalnız bırakan o şahısa, ona kanlı ay lakabını veren sahısa, hak ettiğini verecekti.

.  .  .

Yunan'a sert bakışlar atarak bakan genç kadın ona " sanane o benim kuzenim ister güvenir ister güvenmem " bakışı attı ki Yunan bunu anlayarak derin bir of çekti.

" türkiye saflığını belli etme, yoksa senden korkan olmayacak ki zaten yolk derecede azaldı, kanlı ayı öldürüyorsun " dedi ondan bakışlarımı çektim o mavi aydı, o insanları koruyacaktı ama ben.

Ben insanları öldürecektim. Ben kendimi kana buladım ve bunun farkındayım, kanlı ay durmuyor du asla insanları yaşatmıyor.

Hak edenler ölüyür kalanlar yaşıyor, Yunan da ölenleri ölümüne karşı tuhaf bir duygu beslesede onların hakkettiğini biliyor ve ses çıkarmıyor

Biz böyle dalmış sohbet ederken Yunan artık gidecekti güneyi aldı ve evden çıktı, ben kapıyı kapatıp içeriye tekrar geçtim telefonu elime alıp saate baktım saat 22:00 idi geç oluyor du kuzey hâlâ uyuyordu ben de kuzenim kazakistanı aradım.

Dakikalar sonra açtı " alo kuzen noldu? " dedi " iyidir kuzen sen? " dediğimde hafif bir sırıtma sesi geldi " iyi, ee senin ki nasıl? " dediğinde şaşırdım " benim ki? " diye sordum o da " knk kuzey diyorum o nasıl? " dediğinde aydınlanmış oldum ve " ha o mu? İyi yatıyor şuan " dedim ve arkada gülme sesi geldi

" bazen mal olduğunu düşünüyorum " dediğinde ona kızgın bir sesle " hey mal olan sensin aptal! " dediğimde daha çok güldü benim sinirlenmemden zevk alıyor " tamam, tamam şaka yaptım " dedi kuzeyin ağlama sesini duyduğumda " kuzen maalesef kapatmak zorundayım kuzey ağlıyor " dediğimde " tamam, bays kuzen " dedi ve kapattı.

Kuzeyin odasına çıktım, kapıyı açtığımda beni şok eden o görüntüyle karşılaştım kuzey bir adamın kucağında ve o adam bana silah doğrulttu sonra ise hiç birşeyi hatırlamıyorum...

Kazakistan'ın gözünden...

Kuzenim türkiye telefonu kapatsa da pek huzurlu değildim sanki bir şey olacak gibi hissediyorum, aşağıya indim Kırgız ve Özbek aşağıda kavga ederken ben merdivenden düştüğümü yeni fark ettim, kırgız ve Özbek bana gülmeye başladı.

" hey gülmeyin ya " belimi tutarak ayağa kalktım ve artık içimde ki Korkuyu yenmek amacıyla artık dayanamayıp evden çıktım arkada saskın bir kırgız ve Özbek bırakarak.

.  .  .

Türkiye'nin evine geldiğimde yukarıdaki odanın camının kırık olduğunu gördüm hemen kapıyı kırarak eve girdim ve kuzeyin odasına doğru gittim, hiç görmek istemediğim manzara vardı karşımda

Yerde kanlar içinde bir Türkiye, kuzey hiç bir yerde yoktu hemen ambulansı arayıp Türkiye'nin kanayan başına bir bez koydum, kan dur masada yavaşladı, nabzına baktığımda yavaştan yavaşladığını fark ettim.

İçimden bildiğim bütün duayı okudum, dakikalar sonra mavi, kırmızı renkli ışıkları gördüm ordan siren sesi, yukarıya doğru atılan adım sesleri yaklaştı kuzenimi kardeşim olarak gördüğüm şahısın kanları elimde kaldı kuzeyin ağlama sesleri yok kaçırdılar onu.

Sanırım iç ses kaçırdı onu, sırf türkiye acı çeksin diye, ama ben ve Azerbaycan va olduğumuz sürece bunu izin vermeyiz.

O çocuğu bulacağız

Ve sen iç ses

Tüm dünya senin kim olduğunu öğrenecek...

◦•●◉✿ ℎ𝑒𝑙𝑜𝑜𝑜 ✿◉●•◦

Naber of ya bu sefer kelime sayısı aşırı derecede az

Tahmin edin iç ses kim?

869 kelime

little blood moon Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin