Ve bir tarih yazılmaya başlıyordu.
1129 yılında resmi olarak onaylanan tarikat kısa sürede dünyanın kaderini değiştirecek bir yapıya dönüşmüştü. Papa tarafından onaylanması ve Avrupalı soylulardan aldıkları destekler tarikatı dünyanın en büyük gücü haline getirmişti. Tarihte bir ilk olmuşlardı ve dünya tarihinde daha önce böyle birşey görülmemişti. Hem şövalye hem din adamıydılar. Tarihin akışını değiştirdiler. Beyaz elbiselerinin üzerindeki kırmızı haçları ve savaş alanındaki kahramanlıklarıyla adeta ün salmışlardı. Bütün Haçlı Seferlerinde Müslümanlara karşı Hristiyan Avrupa'nın adeta kalkanı olmuşlardı. Tüm Hristiyanlar tarikata katılabilmek için adeta yanıp tutuşuyordu. Fakat herkes Tapınak Şövalyesi olamazdı. Tapınak Şövalyeleri'ne katılabilmenin çok ağır şartları vardı ve sıradan Avrupalı Hristiyanların bu şartları yerine getirebilmesi mümkün değildi. Tapınak Şövalyeleri'ne katılabilmek için en başından beri bir soylu olmak yani şövalye soyundan gelmek ve tüm mal varlığını tarikata bağışlamak temel şarttı. Tapınak şövalyeleri asla evlenemez, çoluk çocuk sahibi olamazlardı ve tarikata sıkı sıkıya bağlı olmak zorundaydılar. Ettikleri yemine göre savaş alanına daima en önde çıkacaklar ve daima savaş alanını en son terk edeceklerdi. Tarikatın beauseant adı verilen siyah beyaz flaması havada kaldığı sürece savaş alanını terk etmeleri yasaktı. Flama kaybolduğu zaman Hospitalier Şövalyeleri'ne katılırlardı ve onlarında flaması kaybolduğunda başka Hristiyan birliklerine katılmak zorundaydılar. Savaştaki ünleri efsaneydi ve taktikleri son derece basitti. İyi planlanmış saldırının önüne çıkan her şeyi yeneceği sistemi temel savaş taktiği olarak kullanıyorlardı. Ömürleri Haçlı Seferleri ile eşgüdümlü sürmüştü.
