Bölüm 2: Acaba?

56 7 4
                                    

"Peter!!!"

Tony, yeri kaplayan moloz yığınına doğru koştu. Yangın yavaş yavaş söndürülüyordu. Çocuğunun karakteristik mavi ve kırmızı takım elbisesinden veya kahverengi buklelerinden herhangi bir iz bulmak için çaresizce etrafına bakındı.

"Örümcek Adam, rapor ver." dedi Natasha kulaklığıyla konuşmayı deneyerek.

"Lanet olsun" Tony bu sessizlikten nefret ediyordu.

Steve, şoku atlatıp durumun kontrolünü ele alan ilk kişiydi. "Tamam millet. Hepimiz işe koyulacağız. Herhangi bir şeyi kaldırırken molozların düşmesine karşı çok dikkatli olun. Anlaşıldı mı?" diye emretti.

Herkes başını salladı ve işe koyuldu.

Birkaç saat süren aramanın ardından Tony yere yığıldı ve gözyaşlarına boğuldu. "Peter..."

Sessizlik.

Bu Tony'yi çılgına çevirecekti. Kendisi için en değerli olanı elinden aldığı için dünyaya kızgındı. İstediği gibi Kule'ye dönmediği için Peter'a biraz da olsa kızgındı. Onu koruyamamanın acısıyla kendi kendini suçladı.

Steve geldi ve Tony'nin yanında durdu.

"Onu korumalıydım. Onu kurtarmalıydım! Ama ben hiçbir şey yapmadım... O ölmüş olamaz... O değil Hayır... O değil... Olamaz"

"Onu bulacağız... Merak etme" dedi Steve, sakinleştirici bir sesle.

"Steve, oğlum bir binanın altındayken endişelenmememi mi istiyorsun?!" diye bağırdı Tony.

Steve cevap vermedi.

"Özür dilerim, bunu sana söylememeliydim" dedi Tony, gözyaşlarını silerek.

"Merak etme, sorun değil" dedi Steve, Tony'ye güven vererek.

Steve, Tony'nin kalkmasına yardım etti. Yavaş yavaş yürüyorlardı, çok yavaş. Aniden Tony durdu.

"Duydun mu?" diye sordu.

"Ne duydum mu?" diye karşılık verdi Steve.

"Birinin adımı seslendiğine yemin edebilirim. Bir fısıltı gibiydi..." dedi Tony, dikkat kesilerek.

"Bazen benim de başıma geliyor, sadece bir yanılsama." dedi Steve, tereddütle.

Tony bekledi. Steve ise hareketsiz duruyordu. Aniden mırıltı yeniden duyuldu.

"Baba..."

"Aman tanrım... PETE!!" diye haykırdı Tony.

Çocuğu gerçekten oradaydı, gerçekten. Alt gövdesi tonlarca inşaat artığı altında kalmıştı. Ancak Yenilmezler ve o sadece oğlunun yüzünü görebiliyordu. Yüzü kirli, çiziklerle doluydu ve acıdan gerilmişti.

"B-bab-a... yardım... bana... lütfen..." acıyla tısladı Peter.

"Merak etme Pete, baban geldi, her şey yoluna girecek." dedi Tony, çocuğunun elini tutup okşayarak.

"Steve! Peter'ı ordan çıkarıcaz! Zırh taşıyıcısını aradım, sende herkesi çağır, onlara ihtiyacımız var!" diye seslendi Tony.

Tüm ekibin Peter ve Tony'nin etrafında toplanması yalnızca birkaç saniye sürdü. Sadece Bruce ve Sam orada değildi; Peter'ı alacak Quinjet'i almaya gönüllü olmuşlardı.

"Peter, nasıl hissediyorsun minik adamım?" diye sordu Tony, sesi endişeyle titreyerek.

"B-kötü..." diye mırıldandı Peter.

"Biliyoruz Pete ama Bruce gelene kadar hiçbir şey yapamayız" diye açıkladı Natasha, Peter'ın saçlarını hafifçe okşayarak.

"Yorgunum..." diye homurdandı Peter, elini molazların altından kaldırabildiği kadar kaldırarak, babasının elini tuttu.

"Sakın uyuyakalma tamam mı Pete?" dedi Tony, sesinde endişe ve korku karışımı bir tınıyla.

Yenilmezler, Quinjet'in iniş sesini beklerken fazla zaman kaybetmediler. Bruce ve Sam, hızla uçaktan indiler.

"Peter? Beni anlıyor musun?" diye sordu Bruce, yaralı çocuğun yanına oturarak.

Peter başını salladı ama acıyla irkilince hemen pişman oldu.

"Seni buradan çıkaracağız, tamam mı?" dedi Bruce.

Ve Peter'ın tepkisini beklemeden doktor, ekibin geri kalanına döndü.

"Hiçbir şeyin Peter'ı daha fazla incitmediğinden emin olmak için iki veya üç kişi izlemeli. Tony, Kaptan, molozları kaldırmaya yardım edin."

Herkes işe koyuldu. Peter'ın acı dolu çığlıkları Tony'nin kalbini kırıyordu.

"Merak etme, yakında bitecek" diye fısıldadı Tony, oğlunun eline uzanarak.

Birkaç dakika sonra binanın tüm kalıntıları Yenilmezler'in etrafına dağılmıştı. Tony, oğlunun bacaklarını ve leğen kemiğini kaplayan demir sacı kaldırdığında neredeyse kusuyordu. Kan vardı, sadece kan vardı...

"Bruce... Bana bunu söyleme..." diye fısıldadı Tony, gözleri dolarak.

"Tony, bilmiyorum..." diye cevap verdi Bruce, endişeyle.

Peter, Quinjet'e bindirildi. Gözleri kapanmamak için mücadele ediyordu, ama zavallı çocuk dayanamıyordu.

"Gözlerini açık tut, Peter. Sakın uyuyakalma" diye fısıldadı Tony, oğlunun elini sıkıca tutarak.

Yenilmezler, Peter'ın hayatta kalması için ellerinden geleni yapmıştı. Bruce, acil müdahale için hazırlanırken, Tony oğlunun yanından bir an bile ayrılmadı.

"Biz buradayız, Pete. Hepimiz buradayız." dedi Tony, gözyaşlarını tutamadan.

Peter'ın gözleri yavaşça kapanırken, Tony onu bırakmamaya kararlıydı. Yenilmezler, ailelerinden birini kaybetmemek için mücadele ediyor, umudun her zaman en karanlık anlarda bile var olabileceğini biliyorlardı.

____________________
Nasıııı bölümmm şok oldunuz dimiii 🤭🤭
Üniversiteye yerleşemeyince babam beni ehliyet kursuna yazdırdı. Başarısız olmuş olabilirim ama o bana hala güveniyor🥺🥲

Bad Days Good TimesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin