i follow you

144 21 9
                                    


"bekle aptal herif, elim ayağıma dolaştı!" ellerim titreye titreye kapıyı kilitlemeye çalışırken taehyun'un inatla sırf acele edeyim diye zart zurt korna basmasına karşılık veriyordum. çok az bir vaktimiz kalmıştı, taehyun ise beni gıcık etmek için korna basıyordu.

anahtarımı çantama sıkıştırıp inanılmaz derecede güzel görünen motora koşmaya başladım. taehyun'da kask vardı, yanına geldiğim gibi önünü açıp göz kırptı. "hoş geldin güzellik." 

"hadi taehyun, geç kalacağız." diyerek elimle garip garip hareketler yaptım ve o boşta kalan elindeki kaskı kucağıma doğru yavaşça fırlattı. kaskının önünü kapattıktan sonra hızla kendi kaskımı kafama geçirdim. arkasına atladığımda ve ellerim beline sardığımda bir saniye bile beklemeden gazladı ve hızla asfaltta yol almaya başladı.

"ananı satayım çok hızlı sürüyorsun!" diye bağırdım ama rüzgardan sesim duyulmadı sanırım. çünkü taehyun bomboş otobanda gazlamaya devam ediyordu. "taehyun yavaş sür göte girecek otoban şimdi." kafasını yukarı kaldırıp kahkaha attı, muhtemelen beni duymuştu. ellerimi beline sıkıca sarmaya devam ediyordum çünkü bu hızda ellerimi bırakırsam muhtemelen motordan sürüklenip kenardaki çöp konteynırına uçardım. 

taehyun'un evindeki o koku, şuan tam da burnuma geliyordu. benim kaskımın önü açıktı, kapatmamıştım ve bu da kokusunu daha rahat almama neden oluyordu. parfüm kokusunun akciğerlerime işlediğini hissedebiliyordum. 

üstünde deri ceketi, altında her zamanki gibi siyah pantolonu vardı. tam olarak bir serseriye benziyordu ve doğrusu onu daha önce hiç bu kadar havalı bir şekilde görmemiştim. bu hali standartlarımın yükselmesine neden oluyordu.

eğer ellerim karın kaslarına biraz daha dokunmaya devam ederse muhtemelen olduğum yere bayılacaktım çünkü ne ellerimi salabiliyordum ne de ona dokunabiliyordum. çok gericiydi ve esen rüzgara rağmen terliyordum.

festival yerine yaklaşmıştık, bu da biraz sonra bu işkenceden kurtulacağım anlamına geliyordu. onunla konuşamıyordum çünkü rüzgardan ne ben onu, ne de o beni duyabiliyordu. bu yüzden ikimiz de susuyorduk. sadece motoru nasıl  bu kadar güzel kullanabildiğini düşünüyordum. ellerini iki yana koyuşu, motoru sürüşü, o kadar etkileyiciydi ki gözlerimi ondan alamıyordum.

"karın kaslarım," dedi ben düşüncelere dalmışken. öyle ki motoru yavaşlattığını ve bu yüzden sesini daha net duyabildiğimi bile fark etmemiştim. "biraz daha tırnaklarını onlara geçirirsen parçalanacaklar." dediğinde gözlerimi büyüttüm ve ağzımdan korkulu bir inilti çıkardım. ardından hemen ellerimi belinden çektim. "taehyun!"

"beomgyu koy ellerini geri, düşeceksin şimdi!" ses tonu endişeli çıkmıştı ve kafasını arkaya çevirmek zorunda kalmıştı. bir şey desem dikkati dağılabilirdi bu yüzden ellerimi ürkekçe eski yerine koydum. çok aptaldım, gerginlikten çocuğun kaslarını deşecektim!

"taehyun özür dilerim ya, yemin ederim farkında değildim korktum diye oldu öyle herhalde." mahcup bir şekilde konuştuğumda neredeyse utançtan ağlayacaktım. hoş bir kahkaha attı taehyun.

"dalga geçiyorum, sorun yok."

"yalan söylersen topsun." dediğimde omuzları sarsıldı tekrar, gülmüştü yine.

"top falan değilim ve yalan söylemiyorum güzel sesli çocuk," dediğinde sondaki iltifat o sikko kelebeklerin kalbimde uçuşmasına neden olmuştu.

nihayet alana gelebildiğimizde birkaç dakikanın kaldığını gördük, ben ön taraftan gireceğimizi düşünürken taehyun beni şaşırtıp tekrar gazladı ve arka tarafa, sahne arkasında sürdü. drift olduğunu söylediği bir hareket yapıp motoru durdurdu ve kulaklarım huzura kavuştu.

street by street | taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin