-11- 2 Çay Koyu Kıvamlı Olanından

22 4 0
                                    

Öhhhöm öhömm. Ben geldim Ballı Çöreklerim. Farkındayım uzun zamandır yeni bölüm atmıyorum ama sorun bi niye, sorun sorun. Beğenip, satır aralarına yorum yapmıyorsunuz da ondan. Hikayeyi sevip sevmediğinizi anlayamıyorum bu yüzden yazmayı bırakmışım. 
Satır aralarına yorum yapmayı, beğenmeyi ve takip etmeyi unutmayın Ballı Çöreklerim. Öptüm kocamannnanurcet

Haaaa bu arada, kitap kapağını değistirmeyi düşünüyorum ama tasarım hakkında şu anda kafamda bişey yok. Sizin fikirlerinize ihtiyacım varrrrrr

Satır aralarında görüşelim,

~ Keyifli okumalar ~

Cafeye gelir gelmez hemen 2 kişilik serpme kahvaltı sipariş etmiştim. Tabii ki selin bunlarla doymayacağı için menemen de sipariş vermişti. Şu an o kadar açtı ki dedikoduymuş, çevikçiymiş umurunda bile değil. Şu an tek derdi karnını doyurmak. Selin'in bu hayatta yapmaktan en keyif aldığı şeylerden biri yemek yemek. En sevmediği şeylerden birisi ise aç olmak, doymamak.

Cafeye geldiğimizden beri, bir yerlerinde kurt varmış gibi kıpraşan Seline ''Bir yerlerinde Kurt mu var. Yeter kıpraşıp durma'' deyiverdim.

Ellerini bana uzatarak 'Tumar, bak ellerim titriyor açlıktan. Bak bayılacam söyle acele etsinler."

Uzattığı ellerine hafiften vurarak cevap verdim ''Ellerin falan titremiyor Selin, abartma. 5 dakika daha aç kalsan ölmezsin."

Kafasını omzuna yatırıp arkama bakarak konuşmaya devam etti "o kahvaltı bizim olsun lütfen, noğluuur bizim olsun Tumar yoksa gidip ben alacam ellerinden"
Tam konuşacağım sırada garson belirdi masaya kahvaltılıkları masaya dizerek yanımızdan ayrıldı.

"Allah'ım verdiğin niğmetlere şükür" diye kahvaltı yapmaya başlayan Selin, 15 dakika sonra sol eli şişmiş göbeği üzerinde, sağ elindeyse çay bardağıyla  bana bakarak "Ben doydum mu acaba yaa, karnım bi şiş gibi ama doymamışta olabilirim ama." diye kahvaltısını bitirdi.

"Yuh ama Selin''

''Onu bunu boşver de anlat bişey var sende''

Konuşacağım sırada garson geldi. ''Afiyet olsun efendim '' diyerek masayı topladı. Garson gittikten sonra ise derin bir nefes alıp arkama yaslandım.

"Var"

"Anlatsana kızım niye kelime kelime cevap veriyon"

"Çevikçi diye biri var"

"Kimmiş bu Çevikçi"

''Bilmiyorum''

''Ne demek bilmiyorsun''

''Bilmiyorum Selin. Kendisi yazdı bana kitapçıda görmüş beni, numaramı da kasada söylerken almış. Yazdı, tersledim ettim hatta engelledim. Başka numaradan yazdı yine engelledim bu sefer mahalleye geldi son ses şarkı açtı.''

"Babana söylesene kızım. İt kopuksa."

"Saçmalama, polis memuru."

"Ne saçmalama Tumar. Senin baban devlet adamı. Öyle sıradan düz memur değil. Dış İşlerinde çalışıyor kızım senin baban, unuttuysan hatırlatayım. Her polisim diye polis olmuyor. Amk bende bordobereli
Uzman Çavuş mit müsteşarı Albayım''

"Kadınlar Uzman Çavuş olamaz" dedim bilmiş bir tavırla.

"Ona mı takıldın gerçekten"

Bu dediğine omuz silkerek konuşmaya devam ettim

"Selin, sen birine zarar vermek istiyorsun diyelim tamam mı, sen bu kişinin hastalanmaması için bişey yapar mıydın"

"Yapmazdım"

"Ama o yaptı. Saçlarım ıslak kurutmadım diye mahalleye kadar geldi. Karnım ağrıyor diye çikolata, ağır kesici bile getirdi. Gel dedim diye geldi"

Çevikçinin kötü bir olmadığına ikna olmuş gibi "Adı, fotoğrafı yok mu?"

"Yok''

"Nasıl peki yakışıklı mı"

"Görmedim"

"Amk, çağırdım geldi dedin ya"

"Geldi ama aşağıdaydı yanına inmemi istemedi. Hazır hissetmiyormuş, karşıma çıkmak için. Uzun boylu, böyle geniş omuzlu biriydi ama''

Arkasına yaslanmış beni dinlerken bir anda masaya doğru yanaştü.

"Bak şimdi uzun boylu geniş omuzlu dedin ben de aşık oldum. Lan mal kafa. Saçma sapan konuşma. Görmediğin, tanımadığın biriyle konuşmak sana ne kadar mantıklı geliyor"

"Hiç gelmiyor"

"Niye konuşmaya devam ediyorsun o zaman"

"Kalbim konuş diyor"

"Kalbine tüküreyim senin. Bak sinir geldi bana" etrafa bakarak ''çay, çay verin bana" diyerek etrafa bakındı. Göz radarına garson girdiğinde "pardon 2 çay alabilir miyiz. Koyu kıvamlı olsun lütfen" diyerek bana döndü. "Farkındaysan açık istemedim kendime, çünkü senin mallığını görmek istemiyorum."

Gözlerimi kısarak ona baktım"Cemal Süreya'nın kemikleri sızlıyordur şu an." Dedim
Omuz silkerek arkasına yaslandı.

Ballı Çöreklerim, uzun zamandır bölüm atmadığım için normalinden biraz daha uzun yazdım. Umarım beğenirsiniz. Bu sefer arayı fazla açmayacağım söz.

Öpüldünüzzzzzz

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 31 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÇEVİKÇİNİN KARAKIZI TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin