1

101 9 12
                                    

-İğrençlik hissi.

Eğer bir ay öncesinde bu konuşmayı yapıyor olsaydım, size söyleyeceğim ilk şey "Hayatım şuana kadar hiç bu kadar güzel olmamıştı, sevgilime teşekkür ederim." olacaktı. Ama şuan size söyleyeceğim şey "İğrenç bir insanım." olacak.

Vicdanımın beni rahat bırakmayacağı her şekilde belli. Ama ben yine de iyi hissetmek için bu videoyu çekiyorum. İyi hisseder miyim orası tartışılır. Ama bu videodan sonra ben olmasam bile etrafımdakiler umarım rahatlamış hisseder.

İkinci kez iğrenç hissetmemin ardından on iki saat, kırk sekiz dakika geçti. Şuan saat on, on üç. İğrenç hissetmemin ardından geçen on iki saat kırk dokuz dakika.

Size nasıl bu duruma geldiğimi açıklayayım -merak ediyorsanız, orası ayrı. Şuana kadar kendime bile zor itiraf ettiğim gerçekleri; herkes duyacak, izleyecek, yorum yapacak ve aynı düşüncede olacağız. İğrenç biri olduğum.

Üniversite üçüncü sınıf konservatuvar öğrencisi, benim gibi üçüncü sınıf konservatuvar öğrencisi sevgilim, Lee Heeseung.

İlişkimizin iki buçuk yılını geride bırakmış ve mutlu bir hayat sürdürüyorduk. Okula birlikte gidip geliyor, küçücük evimizde kedimiz ve köpeğimiz ile birlikte yaşıyorduk.

Yine bir gün sınavlar bitmiş, yorgunluğumuzu atmak için birlikte her zaman gittiğimiz bara gitmeyi karar verdik. Ben o gün arkadaşımda kalırken Heeseung bana geleceğini, gitmemi söyledi. Bende onu onaylayıp arkadaşım ile birlikte sözleştiğimiz saatten yaklaşık yarım saat önce gittik.

Arkadaşım Nishimura Riki, namı diğer Niki benden daha sosyal biri olduğu için hemen oradakiler ile birlikte konuşurken ben tek başıma oturmuş, bir yandan Heeseung'u bekliyordum. Biraz zaman geçtikten sonra sıkılmaya başlamış ve bir bardak içki istemiştim barmenden.

Bar taburesinde sağa sola hafifçe hareket edip içkimi beklerken yanıma biri oturdu. Ona baktığımda bana bakıyor ve gülümsüyordu. Onu ilk defa görüyordum. Üzerinde takım elbisesi vardı, siyah çerçeveli gözlüğü ve gümüş kol saati.

"Selam."

Başımı sallayıp karşılık verdim, "Selam." Bu sırada barmenden benim önüme gelen içkinin aynısından sipariş ettti. "Yalnız görünüyorsun." dedi ardından. Başımı gülerek iki yana salladım. "Hayır, yalnız değilim." Bana inanmamış gibi baktı. İçkimden bir yudum aldıktan sonra konuştum inanması için. "Şurada dans eden sarı saçlı arkadaşım ve birazdan erkek arkadaşım burada olacak."

"Senin gibi birinin erkek arkadaşının olmaması zaten çok şaşırtıcı olurdu." diyerek başını iki yana salladı gülerek. İçkisinden yudum aldı. Bana bakıyordu aynı zamanda. Bakmasından biraz rahatsız olmuştum aslında. Ama Heeseung'un birazdan geleceğini bildiğim için yanından kalkmak yerine onunla konuştum.

"Ben yalnız değilim ama sanırım sen yalnızsın?" Soruma hafifçe sırıtmış ve başını iki yana sallamıştı. "Arkadaşımı bekliyorum." Başımı sallamış ve etrafa göz gezdirmeye başlamıştım. Telefonumun cebimde titremesini hissettiğimde ondan izin alarak arkama döndüm ve arayan Heeseung'un telefonunu açtım.

"Güzelim barda mısınız?"

"Hm, Niki ile beraber. Beni yalnız bıraktı aslında ama sorun değil. Sen ne zaman geleceksin?" Müzik sesinden biraz zor duyuyordum konuşmasını bu yüzden başımı aşağı eğmiş, boşta olan kulağımı tıkamıştım.

"Benim gelmem mümkün değil gibi. Şu aptal profesörün verdiği sunum yanlışmış, onu baştan hazırlıyorum. Seni gelip almamı ister misin yoksa Niki'ye arayıp yanında olmasını mı isteyeyim?"

Red Letter, heejakeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin