üç

128 28 171
                                    

yazar notu: 119, güney kore'nin acil durum numarasıdır. bizdeki 112 gibi.

🌅

0,3 kuşu avuçlarında yaşatamazsın

ada; iki bin on yedi yaz'ı, birinci kısım

merdivenlerden yukarı, soldan ilk kapı
beyaz duvarlar, bir pencere, ona on
bildiğim her şeyden oluşan bir hazine sandığı
çocukluk evimin içinde, güvende

🌅

"sen, arkada uyuyan çocuk, buraya otur."

ikeda june -önceki öğretmenleri kaza geçirince gelen yeni edebiyat öğretmenleri- ilk gözlemde tatlı bir kadına benziyor olsa da yoongi'yi favori yerinden kaldırıp en öne, jimin'in yanına oturttuğunda yoongi için tüm tatlılığını kaybetmişti. ikisi de yıllar önce anlaşmıştı, okulda birlikte oturmayacaklarına dair. çünkü yoongi uyumak isterdi, jimin ise tahtaya yakın olup dersi dinlemek.

şimdi jimin'in yanındaki kız ile yerini değiştirirken, neyse ki sadece edebiyat dersi için geçerliydi bu, jimin onu hiç tanımıyormuş gibi yüzüne bile bakmadan derste kaldıkları yeri açıp oraya odaklandı.

sınıfın diğer köşesinden biri "hocam, önceki hocamız bize ödev vermişti," diye seslendi.

"psikopat," homurdandı yoongi konuşan oğlana. "onu döveceğim."

ama sonra önüne konulan kağıtlarla dikkati dağılıverdi. jimin mırıldandı sessizce. "bilerek bazı yerleri yanlış doldurdum."

"ne zaman yaptın bunu?!" fısıldayarak bağırıyordu neredeyse. "hiç görmedim-"

"dün akşam yaptım sizdeyken. sus şimdi. hocada ilk izlenimimin iyi olmasını istiyorum."

jimin'in kendi önündeki sayfalara baktı yoongi. açık uçlu soruların cevabı için kullandığı yazısı iki kağıtta da farklı olmakla birlikte çoktan seçmeli soruları işaretleme biçimini bile profesyonellikle halletmişti. iki bambaşka insan yapmıştı sanki ödevi. oysa tek bir elden çıkmıştı.

öğretmen, çocuğun dediklerini dikkate alıp herkesin kağıtlarını toplarken yoongi, canı sıkılmış bir halde getirip getirmediğine emin olmadığı kitabını arıyordu çantasında. bulamayınca, sadece matematik kitabı vardı yanında, jimin kitabını ortaya itti.

hayatındaki tüm eksiklikleri, yalnızca bu olsaydı keşke ama maalesef ki tüm eksiklikleri, jimin'in tamamlıyor olmasından memnun muydu yoksa bu ona sebepsiz bir üzüntü mü veriyordu; emin değildi.

çünkü o olmasa, elinde oyuncağıyla tek başına parka oynamaya çıkmış bir oğlan çocuğu gibi hissedeceği geliyordu aklına. bu bir kere başına gelmişti. bir keresi elinde arabası ve plastik kovasıyla bir çocuk parkının ortasındayken onca çocuk arasında ne yapacağını bilemediği için öylece kalakalmıştı ama sonra... sonra jimin bulmuştu onu. kum havuzunda gözüne kum girdiği için ağladığında yüzünü, buna sebep olan taehyung'a söylenerek yıkamıştı biraz ilerideki çeşmede jimin.

ne gündü ama.

jimin, yanındaki arkadaşının ders boyunca oflayıp puflaması dikkatini dağıttığı için kulağına eğildi onun, gözlerini öğretmenin yüzünden çekmeden. "çok fazla paran olsa ne alırdın?"

"ne kadar para?"

"çok, yani on tane daire almaya yetecek kadar falan."

"birden sorunca aklıma gelmedi..."

kırlangıçlar gibi | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin