0,4 bana gelirdin, hep öyle yapmıyor musun?
ada; iki bin on yedi yaz'ı, birinci kısım
sensiz bir dünyadan korkuyorum
🌅
pencerenin kolu elinde kaldığında jimin, ağzı açık halde parmaklarının arasındakine bakıyordu.
birkaç gündür penceresi sıkıntı yaratıyordu. güçlükle kapatıp açabiliyordu ve şimdi, kapatma olasılığı sıfırlanmıştı.
gündüz sıkıntı değildi bu fakat geceleri ada'nın ayarı belli olmuyordu bazen ve sınava giderayak hasta olmak istemiyordu, yoongi'nin birkaç gündür süründüğü gibi. gerçi yoongi toparlanmıştı, antrenmanlarına gidiyordu ama konu ders çalışmaya gelince... dünya üzerindeki en hasta insana dönüşüveriyordu bir anda.
pencerenin bozulmasından konu ne ara buraya gelmişti?
"anne," mutfağa girdiğinde jihye'yi masada notlarını okurken kahvaltı yapıyor halde buldu, annesi de yeni alınmış sebzeleri yıkıyordu. "pencerem bozuldu, kapatamıyorum."
"babana söyleriz, adam çağırır bir tane."
"ne zaman gelecek babam..?"
"yarın sabah burada olur." dedi kadın, kaynar suyu bir bardağa boşaltıp içine biraz şeker ekliyordu. alıp jihye'nin önüne koydu kupayı bir hapla beraber. "idare edersin, arkasına ağır bir şeyler koy ki kapansın." kadın pencerenin ne durumda olduğundan bihaberdi.
jihye, "biri girmeye çalışırsa ne olacak?" diye bir soru attı ortaya. "yani jimin'in odasındaki pencereye çıkmak bayağı zor oluyor ama- hırsız mırsız gelirse diye diyorum."
"kim girer kızım bizim evimize? gireceklerse de buyursunlar, ne bulacaklar jimin'in odasında?"
"anne manyak mısın, çocuğun travması var zaten."
evin en küçüğü, zavallı jimin, günün ikinci şokuyla annesi ile ablasının saçma tartışmasına sadece birkaç saniye daha katlanabilmişti. elinde pencere koluyla odasına geri döndü o yüzden. eğer gece olmasaydı gerçekten sorun değildi, üşümeyi de sorun etmiyordu, en kötü salonda uyurdu. fakat şimdi jihye, aklına bazı kötü hatıralarını getirmişti.
kaşları çatık halde kolu yerine oturtturmaya çalışıyorken kapıyı tıklayıp jimin'den izin aldıktan sonra jihye geldi odasına. "bir de ben bakayım, belki sayısalcı bir bakış açısı gereklidir."
"hiç sanmıyorum..." diye mırıldandı jimin.
kız bir elindeki pencere koluna bir de yarısı yerinden çıkmış pencereye az önce tıpkı jimin'in baktığı gibi bakarken başını iki yana salladı. "zekamın yetemediği şeyler de varmış... gece benim yatağımda uyuyabilirsin. ben zaten ders çalışacağım. kapını da kilitleriz, biri girerse duyarım yani."
"önemli değil, artık o kadar da korkmuyorum." sen hatırlatmasaydın en azından yani.
yıllar önce bir keresi, jimin ve jihye evde yalnız uyurken evlerine hırsız girmişti. jimin yaklaşık on bir yaşlarında olabilirdi, jihye de on beş belki.
genç kız birkaç sefer sorunu anlamak adına pencereyi iyice incelese de bu konuda biraz bile bilgisi olmadığından bir şey yapamamıştı. belki dersinden sonra bununla başa çıkabilecek birilerini bulabilirdi ama geç çıkacaktı dersten. istediğini elde edememenin mutsuzluğuyla odadan çıktı usul usul.
o zamanlar, hırsız girdiğinde yani, şu an çalışma odası olarak kullanılan diğer bir odada kalıyordu ve hırsız girmek için orayı tercih etmişti. ayrıca acemi olacaktı ki, jimin uyurken onu patırtısıyla uyandırdığında elindeki basit bıçakla çocuğu tehdit etmek durumunda kalmıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/368412817-288-k901295.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kırlangıçlar gibi | yoonmin
Fanfictionberaber büyümek, her şeyi ikiye bölmek, kuşlar gibi uçup gitmek ama yuvanı uçup gittiğin yerde tekrar bulmak; iki sıkı arkadaşın sırtları birbirlerine yaslıyken göremediklerini onlara zaman verdi. yan ship; namkook childhood friends/friends to love...