0.6

163 11 1
                                    



Siz: Endamınnn yeteeerr
(10:22)

Siz: gözleriiinn yeteeerr

Siz: uğramaasınn sanaaa

Siz: ne hüzzünn ne de kedeeer

Siz: naber lan tırrek

Siz: bak nasıl da uyumlu oldu

Siz: yine okula gitmedin değil mi?

Siz: uyumak için,

Siz: *göz deviren emoji*

Siz: off

Siz: gecenin bir köründe de yazmadım ki

Siz: neden bakmıyorsun?
(10:30)

Siz çevrimdışı
(10:31)

Onun yazmasını bekleyecek boş vaktim yok. Telefonu masanın üstüne bırakıp sevgilisiyle yanımda oynaşan ve eğer biraz daha oynaşırlarsa ağızlarına geçireceğimi bildiğim o çifte bakıyordum.

Gerçi Melis'e kıyamam, yanında ki maymuna geçiririm ama bir tane. Hakkım yani.

"Of!" Diye sinirle birden bağırımsı bir ses çıkardım. Evet bağırımsı.

"Ben lavaboya gidiyorum Melis, geliyor musun?!" Sinirli yüz hatlarımla 'eğer gelmezsen ağzına sıçarım!' sinyalleri yollayınca sevgilisinin kolunun altından çıkarken "Tamam, geliyorum." Dedi.

Masada kalan telefonumu gram siklemeyip orada bıraktım. Benim aksime telefonuna koala gibi yapıştı Melis. 

Hayır, alt tarafı lavaboya gidip gelicektik, neden gidip gelene kadar telefondan konuşuyorki bunlar.

Canım cicim ayları da geçti bunların, 4 yıldır sevgililer yani bi zahmet.

Biz ayaklanmışken birden Ahmet'in de ayaklandığını fark ettim.

Tövbe tövbe, şimdi şeytan diyor camdan fırlat şu çocuğu.

"Lan tuvalete gidiyoz, tuvalete! Oraya da gel istersen, beraber sıçarız!" Dediğimde ürkmüş olacak ki yüzünü geriye çekti.

"Yok lan! Sınıfıma gideceğim, sen sevgilimi aldın ben de Mahir'in yanına gideceğim." Dedi

"Bana bak! Zaten numarasını da yanlış vermişsin, seni köpek misali burada şemmame çektirtirim beni delirtme!"

"Aman be, Allah'tan numarayı yedi sayı yanlış yazmışım."

"Lan zaten on tane sayı yazacaktın! Defol git!"

"Sen defol git be!"

"Hadi oradan, hoşt!"

Çok iyi anlaşıyoruz çok. Bizi gören imrenerek bakıyor o derece.

Melis'in bileğinden tutarak hızla arkama dönüp sınıftan çıkardım bizi. Hemen arkamızdan Ahmet sınıftan çıktı.

Farklı yönlere gidiyorduk. Arkamı dönüp ölümcül bakışlarımı yolladım ve bir umut belki onu elimden kurtarır diye sevgilisine köpek yavrusu bakışları atan Melis, onu sarsmamla önüne döndü.

Hızlı bir şekilde yürürken son kez arkama bakıp göz devireyim derken birine çarpmamla göt üstüne yere düştüm.

Hem de öyle bir düştüm ki, birkaç metre geriye falan uçtum.

Çocuk mu?

He, o bir santim bile yerinden oynamadı ama benim kemiklerim iflas sanırım.

Kafamı kaldırıp çarptığım kişiye bakayım derken, benim 10 katım çocuğu görmemle sinirli olan yüzüm şoka uğradı.

Benimle aynı boylarda ama göbeği göklere çıkan bir çocuktu. Göbekli tepe seni!

Hızla ayağı kalkıp üstümü sirkeledim ve şişko olan çocuk konuştu;

"Önüne baksana, ne diye bana çarpıp durduk yere canımı sıkıyorsun benim!"

Tam konuşacakken Melis cevap verdi;

"Bizde sana aynısını diyecektik ama sen şimdi göbeğinden dolayı önünü göremiyorsundur." Dedi sinirli olan yüz hatlarıyla.

Göbekli çocuğun yanındaki uzun boylu olmayan bir maymun Melis'in üzerine yürümeye başladı.

"Geri dur aslan, o ayaklarını kırmayayım." Dedim kabadayı misali.

Tamam, belki de uyumadan önce aklıma gelecek bir pişmanlığım daha oldu. Ama bu beni ilgilendirmez devamke.

"Gelsene bir sen, kim kimin ayağını kırıyor görelim."

"Gel, çok istiyorsan göstereyim." Deyip üstüne bir adım atarken Melis kolumdan tutmuştu. Nefesimi dışarı verirken hepsinde gözlerimi gezdirirken kafamın üstünden birine baktıklarını fark etmemle arkama döndüm.

Okulun baş belası, serserisi şu an karşımda durmuştu ve şişko olan çocuklara bakıyordu. Bu da neydi şimdi? Ne oluyordu bu aşağılık yerde?

🍺

Ayh, ayh inanhmıyoruhm!

Hadi, dombili ve yanındaki çocuğa sövelim!

Öpüldünüzzz🤭🤭

Yanlış Numara mı?/ Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin