4- Seni Bulamamışken Ben Kayboluyorum

1 1 0
                                    


Hastanede nöbetçiydim ve bu demek oluyordu ki uyku yoktu bu gece bana.

Akın'ın yanağına kondurduğum öpücükten sonra onun yüzüne nasıl bakacağımı düşünüyordum.

Gitmişti, bir daha ne zaman görecektim bilmiyordum ama şimdiden yanımda olmayışı bana üzüntüden başka bir şey vermemişti.

Ne ara bu kadar hayatımın sistemine aldım Akın'ı bilmiyorum ama her an yanımda olsun istiyordum.

Akın'ı bir kenara bırakıp işime döndüm.

Acil hasta beklerken uykum geliyordu. Çete liderinin kontrolleri için üst kata çıktım, kapıda hâla polisler duruyordu.

"Doktor hanım, bu tahmini ne zaman çıkar?" polislerin sorduğu soruyu cevaplamadan içeriye girdim.

Yanımda ki hemşire durum analizini bana anlatırken ben de hastanın ne zaman çıkabileceğini düşünüyordum.

"Hastanın yarın akşam çıkışını yapın." hemşireye talimatı verdikten sonra odadan çıktım.

"Yarın akşam çıkabilir, çok hırpalamayın ama." eğer ağzından laf almak için konuşturmaya çalışırsalar illa ki hırpalayacaktılar, daha yeni iyileşiyordu yaraları ve tehlikeli bir operasyondan çıkmıştı.

Odama çıkıp, camları açtım. Bazen hastanede uzun süre durmak beni çok bunaltıyordu.

Saate baktığımda saat sabahın beşiydi.

Uykum hiç gelmemişti, içtiğim kahvelerle ayakta duruyordum resmen.

Eve dönme saatim gelmişti. Selen büyük ihtimalle hala uyuyordu, o uyanmadan kahvaltı hazırlamam lazımdı.

Evimin en çok manzarasını seviyordum. Manzaraya karşı yemek yemek, güzel manzara fotoğrafları çekmek. Kısacası evimin balkonu diğer kafelerin deniz manzaralarından bin kat daha iyiydi.

Arabamı çalıştırıp, hastaneden çıktım ve evimin yolunu tuttum.

Eve geldiğimde beni kapıda minik kedim karşıladı, hala ona minik kedim diyordum ama büyümüştü.

Üzerimi değiştirip, televizyondan şarkı açtım ve kahvaltılıkları çıkarmaya başladım.

Mis gibi bir menemen yapmıştım, kokusu buram buram evi sarmıştı.

"Mayıs, menemen mi yaptın?" Selenin uykulu sesi yeni uyandığına işaretti.

"Hadi, elini yüzünü yıka da hemen yiyelim." Selen, elini yüzünü yıkamaya gittiğinde ben de masanın son eksiklerini tamamladım.

Saat yedi olmuştu, bugün hastaneye gitmeyecektim. Selenle dışarıya çıkıp, Mertin doğum gününü kutlayacaktık ama o da akşamaydı.

"Mayıs, mis gibi kokuyor." mükemmel yemek yaptığımın kanıtıdır bu sözler, ey ahali!

"Akın, dün hastaneye geldi. Kavga eden çocukları aldı, emniyete götürdü. Ben de tam o sırada ameliyata girdim, hastayı kaybettik. Ameliyathaneden çıltığımda da Akın tam karşımdaydı, hastayı kaybettiğimiz için kötü oldum ve bahçeye çıktık. Sonra annemle babamın öldüğünü biliyormuş, araştırmış. Biraz ağladığım için sarıldık sonra ben yanağına bir öpücük bıraktım ve kaçtım ama hâla bir şey değiliz." tek nefeste dünü anlatmıştım, Selenin menemene bandırdığı ekmek ağzında kalmıştı.

"Mayıs, çok romantik." Selen ve ilişki tespitleri.

"Bugün de konuşmadık, yazmadı." ben onun yazmasını bekliyordum, belki de o da benim yazmamı bekliyordu ama ilk adımı da erkekler atardı.

Aşk KapıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin