Parmakları arasına aldığı çiçeği kopararak topladığı diğer çiçekler arasına ekledi küçük beden. Topladığı çiçeklere gülümseyerek bakarken içinin ısındığını hissetmişti bir defa daha, canından çok sevdiği sevgilisine çiçekler topluyordu. Geldiği bu bahçede ilerlemeye devam etti, gözlerini etrafta gezdirip hoşuna gidecek bir çiçek arıyordu. Gülümsemesini soldurmadan devam etti, gözlerini göğe çevirip hafifçe kararan gökyüzüne baktı. Acele etmesi gerektiğinin farkındaydı. Yağmura yakalanmadan gitmesi gerekiyordu, hızlıca yürümeye devam etti. Uçurumun kenarına geldiğini fark ettiğinde geri döneceği sırada gözüne çarpan Begonya ile duraksadı. Oldukça güzel görünen bu çiçek onun ilgisini fazlasıyla çekmişti ve bunu da sevgilisine götürmek istiyordu. Yavaşça uçurumun kenarına yaklaştı, eğilerek çiçeğe uzandı. Arkasında hissettiği kıpırdanma ile duraksadı. Gözlerini pörtleterek bekledi. Duyduğu ses ile derin bir nefes bırakırken ayaklandı."Burada ne yapıyorsun?"
Gördüğü beden ile gülümseyerek hızlıca kollarını karşında olan bedene sardı. Sevgilisine sıkıca sarılarak gözlerini kapattı.
"Biraz çiçek toplamak istedim."
"Biraz daha ileriye gidecek olsan ölecektin."
Küçük beden omuzlarını kaldırarak kafasını salladı, kafasını kaldırıp çenesini adamın göğsüne yasladı. Gözlerini adamda gezdirerek gülümsedi.
"Bu çiçeği çok sevdim, onu istiyorum"
Adam hafifçe sırıtarak bedenine sarılı bedeni yavaşça kenara çekti, hafifçe eğilerek tuttuğu çiçeği kopardı. Uzun boyu hemencecik ulaşmasına yardımcı olmuştu. Kopardığı çiçeği sevgilisine uzatarak gülümsedi. Küçük beden heyecanla çiçeği büyüğünden aldı, topladığı çiçekler arasına ekleyerek büyüğünün elini tuttu. Gülümseyip gözlerini büyüğüne çevirdi, koluna sarılarak gözlerini kapattı. Büyüğü gülümseyerek küçüğün saçlarını okşadı, yavaşça ilerleyerek bahçeden ayrıldılar. Sessiz geçen, huzurlu olan bu yoldan çıkarak eve ilerlediler. Küçük olan hızlıca içeriye geçerek mutfağa yöneldi. Topladığı çiçekleri tezgaha bırakarak bir vazo çıkardı, çiçekleri özenle yerleştirdi. Sevgilisinin aldığı Begonya'yı ise başka bir vazoya yerleştirerek gülümsedi. Diğer vazoyu alıp camın önüne bırakarak Begonya'nın olduğu vazoyu aldı. Salona ilerleyerek şömineyi yakan sevgilisine baktı. Gülümseyerek yaklaştı. Vazoyu şöminenin üzerine yerleştirerek koltuğa ilerledi, kısa zaman sonrasında yanına gelen sevgilisi ile tekrardan gülümsedi. Yavaşça sevgilisine yaslanarak gözlerini kapattı.
"Yoruldun mu?"
"Hm, hm."
"Neden bana haber vermeden gittin."
"Gelmeni beklemiş olsam çok geç olacaktı. Özür dilerim."
"Sorun değil bebeğim."
Adam gözlerini yanan şöminede gezdirerek derin bir nefes verdi. Kulağına dolan mırıltılar ile gözlerini koluna yapışmış sevgilisine çevirdi. Uyuyacağını anladığı sırada hafifçe sırıttı.
"Bazen düşüyorum başkasının bıraktığı yarayla sana aşık oluyorum ve kendimi o kadar suçlu hissediyorum ki, başkasının bıraktığı yarayı seninle dolduruyormuş gibi hissediyorum. Sana sevgimi göstermekten korkuyorum, bir gun seni üzdüğümde bunu yüzüme vurup beni bırakacaksın diye."
"Gururuma ihanet edecek de olsam bırakmak istemiyorum seni"
"Sorun değil, bunların hepsini hallettiğimde ve hayata sıfırdan bir bakış açısıyla bakmaya başladığımda seninle olacağım. Ne kadar yeni bir hayata başlasam bile, seninle olan anılarım kalbimde olacak. Tanrı bizi kuş gibi özgür kıldığında kavuşacağız"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Begonya
Fanfiction"Sevgi nedir bilmem ben, güzel madam." "Sevgiyi sen bilirim, efendim."