-Taehyung derin uykusu içerisindeyken hissettiği huzursuzluk ile yattığı yerde kıpırdandı. Gecenin karanlığın da Taehyung bir kaç dakika daha uyku halinde olsa da içindeki huzursuzluk hissi o kadar büyümüştü ki uyuyan beden korkuyla nefes nefese uyandı. Taehyung bir kaç saniye derin derin nefesler alarak kendine gelmeye çalıştı ve etrafına bakındı. Camdan içeriye sızan ayın yoğun ışığı yanında yatan bedenin güzel yüzüne vuruyordu. Etraf sessizdi ve kimse de yoktu, her şey normal görünüyordu.
Taehyung camdan yapılma duvardan dışarıya baktığında havada dolunay olduğunu görmesiyle hızla yataktan kalkıp camın önüne kadar yürüdü. Işık şu anda tam yüzüne vuruyor ve içinde tarifi olmayan bir heyecanın oluşmasına neden oluyordu. İnsan formundayken bile dolunay ışığının onu etkilemesi garibine gitmişti. Fakat Taehyung'un içindeki heyecanın yanı sıra büyük bir huzursuzluk vardı ve bu kesinlikle dolunaydan dolayı değildi.
Bakışlarını evin hemen karşındaki okyanusa açılan sulara dikti. Su bu gece haddinden çok hareketliydi hatta öyle ki neredeyse Jungkook'un bahçesine kadar gelecekti. Dalgaları oluşturan en büyük faktör rüzgarlarken havada doğru düzgün esinti bile yoktu. Bu hırçın dalgaların sebebinin hava şartları olmadığını Taehyung saniyeler içerisinde anlamıştı.
Taehyung o an korktuğu şeyin olmaması için tanrıya dua etmeye başlamıştı fakat biliyordu ki kurtuluşu yoktu. Ellerini cama yasladı ve gözünü dolunayla su arasında gezdirdi.
Vakit gelmişti, babası Taehyungu çağırıyordu.
-
Yaslandığım yatak başlığında sıkıntıyla nefes vererek kafamı geriye doğru yatırdım. Bütün gece uyumamıştım ve Jungkook'un hala uyanmasını bekliyordum. Uyandığın da ona ne söyleyeceğimi bilmiyordum ki büyük ihtimalle şu anda hiç bir şey söyleyemezdim.
Bir saate yakın daha orada oturduktan sonra sonunda Jungkook uyanmaya başlamıştı.
"Günaydın" Jungkook'un gülümseyerek kısık bir şekilde ettiği sözden sonra aynı şekilde karşılık vermiştim. Şu anda onun yüzüne bakıyor olmak bile kalbimin sızlamasına yetiyordu.
Daha fazla dayanamamış ve yaslandığım yerden ayrılarak yatan bedenin yanın kayıp kollarımı sıkıca ona dolamıştım. Jungkook ilk başta afallasa da sonradan kıkırdayıp o da kollarını benim bedenime sarmıştı. Hayatımın hiç bir evresinde hissetmediğim duyguları şu anda hissediyordum. Ailemden ve evimden ayrıldığım zaman bile bu kadar kötü olmamıştım. Fakat şimdi anlıyordum ki ben gerçek evimden aslında şimdi ayrılıyordum.
"Ne güzel bir sabah böyle."
Jungkook'un sözlerine burukça gülümsemeden edemedim. Bu gece anlayacaktı ki aslında en berbat sabah bu sabahtı. Ellerimle yataktan destek alarak bedenimi kaldırmış ve altımda bana gülümseyerek bakan bedenin dudağına ufak bir öpücük bıraktım.
"Jungkook bugün işe gitmesen bütün gün beraber bir şeyler yapsak."
"Bebeğim olmaz bugün önemli bir arazi için ihaleye katılacağım." Jungkook bir elini saçlarıma atıp hafifçe okşarken kurduğu cümleye karşı çıkmak istedim. Biliyordum ki yarın sabah olduğun da bu sözlerine deli gibi pişman olacaktı.
"Lütfen, ihaleden çıktıktan sonra yanıma gel bari lütfen."
Jungkook ısrarlarım karşısında hafifçe kaşlarını çatmıştı. Bir şeyler olduğundan şüphelenmesini istemiyordum ama elimde değildi.
![](https://img.wattpad.com/cover/344884534-288-k608499.jpg)
YOU ARE READING
Poseidon
FanfictionTaehyung, okyanusta yaşayan bir deniz erkeğiydi. Babasının zoruyla başkası ile evlenmemek için evden kaçan ve yanlışlıkla iş adama Jungkook'un evindeki havuza gelen bir deniz erkeği.