18

51 9 8
                                    


Korkulu bir şekilde yavaşça kapıdan içeriye girmiştim. Babam beni salonda bekliyordu ve ben ne açıklama yapacağımı bilmiyordum. Herhangi bir yalan uydurabilirdim ama şu anda kafam ciddi anlamda çalışmayı bırakmıştı ve ben açık vermekten çok korkuyordum.

Yavaşça salona adımladığım anda babamın bakışları hızla beni bulmuş ve endişeli haliyle yanıma adımlamıştı.

"Jungkook, ne oldu sana?"

Babamın şaşkınlık ve endişe karışımı ses tonuyla içime kısa bir nefes çekmiştim. Gerçekten berbat bir haldeydim; kızarmış gözler, hafif ıslak olan kıyafetlerim ve dağınık saçlarım.

Babamın sorusuna cevap verememiştim, sadece ayaklarımı sürüye sürüye koltuğa ilerleyip kendimi yumuşak koltuğa bırakmıştım. Ne diyebilirdim ki, güzeller güzeli bir deniz erkeği beni kendine aşık edip mahvetti mi diyecektim?

Taehyungu çok sevdiğimi zaten biliyordum ama onu kaybetmenin verdiği acıyla anladım ki tamamen aşık olmuştum.

"Oğlum anlatmayacak mısın?"

Babamın oturduğum koltuğun karşısındaki orta sehpaya oturmasıyla bakışlarımı ona çıkarmıştım.

Dakikalarca sessiz kaldıktan sonra ağzımdan dökülen tek kelimeler, "Taehyung beni terk etti." Olmuştu. Söylerken sesimin titrediği dışarıdan belli olsa da kalbimdeki sancıyı sadece ben hissedebilmiştim.

"Ne demek terk etti?"

Babamın sinir bozucu bir sakinlikte sorduğu soruyla elimde olmadan sesimi yükselterek karşılık vermiştim.

"Bitti baba, sabah uyandım ve bitti, Taehyung artık yok, tek bir gecede siktir olup gitti işte!"

Her geçen saniyede sesimin daha da yükselmesiyle babam daha fazla bir şey söylemeyerek sessiz kalmıştı. Babama sinirli değildim ama ondan çıkarıyordum.

"Hiç bir şey bir gecede bitmez, eğer ki olaylar tek bir gece de olduysa anla ki daha bir şeyler bitmemiştir."

Sessizliği bölen babamın sözlerine hafifçe kaşlarımı çatmıştım. Normal bir durumda olsaydık belki bu söylediğine hak verebilirdim ama şu an Taehyung ile durumumuz farklıydı.

Babama cevap vermeyip sessiz kaldığım için babam tekrar konuşmuştu, "Jungkook eğer gerçekten seviyorsan gidip tekrar konuş."

Duyduğum sözlerle istemeden de olsa gülmeye başlamıştım. Sinirim bozulduğu için gülüyordum. Gülmem babama tuhaf gelmiş olacak ki hala düz bir surat ifadesiyle yüzüme bakmaya devam ediyordu.

"Ben bugün işe gelmeyeceğim." Söylediklerine cevap vermeyip direkt olarak konuyu değiştirmiştim. Sözlerimin üzerine babam beni onaylarcasına kafasını sallamıştı. Aslında işe gitmek benim için daha iyi olurdu çünkü bu evde tek başıma kafayı yerdim fakat bugün hiç halim yoktu.

"Sen işe git baba, yalnız kalmak istiyorum bugün."

"Eğer bir şey olursa beni ara."

Babam yavaşça oturduğu yerden kalkmış ve bir kaç nasihat cümlesi daha kurduktan sonra gitmişti.

Babamın gidişi üzerine kocaman evde büyük bir sessizlik hakim olmuştu. Bu sessizlik canımı sıkıyordu çünkü kafamı bir şeylere vermediğim sürece aklıma Taehyung geliyordu.

Bu nasıl olabilir diye kendi içimde kendimi yiyordum. Hiç gitmez gibime gelmişti, hiç bırakmaz gibiydi ama gitmişti. Belki zorunda kalmıştı belki de keyiften gitmişti bilemiyordum ama sonuç olarak yoktu. Aslında Ara ara düşünüyordum, onun bu dünyaya alışamadığını hatta sevmediğini bu yüzden çok dayanamayıp gideceğini düşünüyordum. Fakat bu durumu hazırlıksız bir şekilde yaşamak beni daha çok etkilemişti.

Eğer keyiften gittiyse bile ona kızamıyordum sonuçta kimse ait olmadığı bir dünyada yaşamak istemezdi. Tek bir kızdığım nokta vardı, gitmeyecek gibi ümit verip gitmesiydi.

Dün gece ne konuştuğumuzu tam anlamıyla hatırlayamıyordum, bazı sahneler kesik kesikti bu nedenle bana neden gittiğini söylemişse bile ben bunu bilmiyordum.

Derin bir nefes alarak daldığım düşüncelerden sıyrılıp oturduğum koltuktan kalktım. Ne yapacağımı bilmiyordum hatta keşke işe gitseydim diyordum. Bu halde işe gidersem insanların dönüp bakacağını bildiğim için bu fikirden vazgeçmiş ve ayaklarımı sürüye sürüye odama ilerledim.

Odadan içeriye girince kapı pervazına omzumu yaslayıp bakışlarımı içeride gezdirdim. Bu oda da hatta bu evde çok anılarımız olmuştu ve nereye baksam aklıma Taehyung geliyordu. Sıkışan nefesimden dolayı derince bir nefes alıp odaya adımlamış ve kendimi yatağa atmıştım. Kalbimde tarifi olmayan bir acı vardı, nefes alamıyordum sanki. Kendimi terk edilmiş veya yalnız hissetmiyordum, kendimi yarım ve eksik hissediyordum.

Kafamdaki düşünceler beni yiyip bitiriyordu. Bu kadar kısa bir sürede, aşkla alakam olmamasına rağmen birisine bu denli aşık olmam gerçekten normal miydi? Duygularım beni şüpheye düşürmüştü.

Tavanda gezdirdiğim bakışlarımı sağa çevirdiğim esnada gözüme çarpan dolapla yavaşça yerimden kalkmıştım. Mini ahşap dolabın önüne gelince bağdaş kurarak oturmuş ve dolap kapağını aralamıştım. Tamda tahmin ettiğim gibi kenarda duran küçük ahşap kutuyu elime alıp kapağını açtığımda içerisindeki kırmızı kadife örtünün üstündeki inci ve deniz kabuklarını görmemle gülümsemiştim.

Bunları Taehyungla beraber toplamıştık hatta suya giremediği için ben aramıştım. Çok güzel günlerimizden biriydi, onu çok ama çok özlemiştim. Bir yandan sinirliyim bir yandan da deli gibi özlüyordum. Neden bırakmıştı ki, neden böyle yaptı, mutlu değil miydi benimle?

Gülümsemem yüzümden hafifçe solmuştu, kalbimde inanılmaz bir sancı vardı. Daha fazla bunlara bakmak istemediğim için incileri tekrar kutuya kaldırıp dolabın içine koymuştum. Dolabın kapağını kapatırken gözüme çarpan diğer kutuyla hafifçe kaşlarımı çatmıştım. Kutuyu yavaşça elime alıp içini açtığım da önüme gelen yüzüklerle bir iki saniye öylece kalmıştım. Bunları sakladığımı bile unutmuştum. Eskiden olsa baktığımda güzel anılar ve birazda acı hissettiren bu yüzüklerin artık benim için hiç bir anlam ifade etmediğini anlamıştım. Ne mutluluk veriyordu ne de acı, Taehyungtan sonra geçmişimdeki her şeyi silmiştim.

Minik kutuyu kapatıp hızla ayağa kalkmış ve elimdeki kutuyu odamın köşesinde duran çöp kutusunu fırlatmıştım. Hiç tereddüt etmeden, düşünmeden atmıştım. Umrumda değildi, tek umrumda olan Taehyungtu. Sinirliydim ama deli gibi de seviyordum.

Dolabıma ilerleyip yavaşça kapağını araladığımda gözlerimi direkt olarak dolabın alt kısımına çevirerek Taehyung'un kıyafetlerine baktım. Elime ilk geçen beyaz tişörtünü alarak yatağa oturmuş ve yavaşça burnuma yaklaştırmıştım. Burnuma gelen yoğun kokusuyla gözlerimi kapatmış ve elimdeki tişörte daha da sarılmıştım. Gözümden bir damla yaş aksa da hiç oralı olmamış ve yatağa tamamen yatarak çokça özlediğim kokuyu ciğerlerime soludum.

Kaç saat o yatakta yattım hiç bir fikrim yoktu. Hem ağladım hem de bir an olsun burnumu çekmeden koklamaya devam ettim. Yorgunluk üzerime çöküp uykuya dalana kadar bu böyle devam etmişti.

Selamlarr

Bölüm kısa oldu çünkü geçiş bölümü gibi bir şey zaten kitabı okuyan yoktur ben keyfine yazıyorum wattpadın kapatılması yüzünden çoğu kişi giremiyor

Vpn ile girmek ciddi anlamda zor geliyor lütfen artık açsınlar aklım da milyon tane kurgu var yazmaya üşeniyorum ama açarlarsa yazarım

Neyse umarım güzel bir bölüm olmuştur diğer bölümde görüşmek üzereee 🤍

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Sep 22, 2024 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Poseidon Where stories live. Discover now