Ω 12

4.7K 543 252
                                    


Keyiflice okuyun la

Bölüm sınırı: 200 yorum

Arkadaşlar dananın kuyruğu bebekle kopacak o nedenle bebek önemli, beklenmedik bir şeyler olacak lütfen sadece okuyalım olur mu...

Ayrıca Mert'e mental olarak da çok iyi gelecek bu, çünkü o bunu, anne olma hissini çok arzuluyor.

📍

Camın yanındaki koltuğa oturmuş halde gün batımını seyrediyordu Mert, aşağıda ne konuşuluyordu neden bu kadar uzun sürmüştü anlam veremiyordu. Eğer onu istemeyeceklerse bunu onun yüzüne de münasip bir şekilde söyleyebilirlerdi.

"Git derlerse gidebilir miyim ki... Harun'dan nasıl uzaklaşırım? Hem onlar kalmamda ısrar etti ben bir şey demedim ki... Ya Harun git derse... Çok kızmış gibiydi zaten, beni neden insanlara öyle tanıtacak ki... Çok saçma! Aptal gibi sana bakan gözlerine kandın Mert, aptal gibi!"

Homurdanıp durmasına kapıda dikilen Harun güldü, ne dediğini işitmiş olmasa bile oğlanın tatlı tatlı homurdanması gülünmeyecek gibi değildi.

"Sende de en az ben kadar delilik var..." Mert panikle doğruldu, irkilmişti sesle. "Ne? Ha yok öyle kendi kendime..." Yine utanmıştı işte, bu adamın karşısına asla utanmamış suratıyla çıkamayacak mıydı acaba?!

"Bana mı kızdın sert konuştum diye?" Oğlanın oturduğu koltuğun ucuna iliştirdi bedenini. Aynı şampuanı, aynı duş jelini kullanmalarına karşın Mert bebek gibi yumuşak kokarken kendisi sert, burnu tırmalayan bir kokuya sahipti.

"Yok, estağfurullah... Ben sana neden kızayım ki? Her şeyi yaptın benim için, bu senin için bile fazlaydı. Anlıyorum ben seni." Dudağının kenarını ısırdı oğlan, Harun'un kokusu bile onu mayıştırmıştı. "Sen seni avuçlarının içinde tutmuyorsun, beni asla anlayamazsın Mert. Asla zarar görmeni istemiyorum, canın yanarsa ve bunun nedeni ben olursam ne yaparım bilemiyorum."

Mert kafasını ona değil de yerdeki halıya bakarak konuşan adama çevirdi, adamın dirsekleri dizinde bir şekilde ellerini yüzüne götürmüş, sıvazlamıştı. Sağ elini adamın kollarına doğru sıvazlanmış gömleğine götürdü, ona tutundu.

Harun kafasını kaldırıp gömleğini tutan Mert'e baktı. "Sen buradasın... Hep burada kalırsan kim ne yapabilir ki? Sen burada olmak istemediğin için mi boyle konuşuyorsun?" Gözlerini kırpıştırıp duruyordu, adama bir adım atmış gerisini de ona bırakmıştı.

"Mert... Biz çok mu geç kaldık be yavrum? Ne nefes aldırıyorsun bana ne de nefessiz bırakıyorsun. Bana böyle adımlar atma, ayaklarım beni dinlemez koşarak gelirim ayaklarına." Çaresizdi, hiçbir duygusuna sahip çıkamıyordu.

Her akşam tam bu kapının önünde bekliyor, sabah soluğu bu kapı önünde alıyordu. Gün boyu tek düşündüğü, gece tetikte beklediği tek insandı Mert. Bu kısacık zamanda nasıl olmuştu bir fikri yoktu fakat ona karşı koyamıyordu.

"Gelmek istiyorsan... Gel..." Mert heyecanla yutkundu, bu adam her şeyiyle onu kabul mu ediyordu yani?! Yüreğine sahip çıkamadığı adam da mı aynı hisleri paylaşıyordu yoksa?!!

Harun ne yapacağını bilemez halde gözlerini kapatıp açtı. "Özgür'ün dediği kadar varsın, ne konuşmaya geldim ne konuşuyoruz. Mert Allah aşkına 3 gram beynim var onu da alma olur mu? En azından şu olaylar bitene kadar."

"Sen hep kaç tamam mı? Kaç ama sakın konuşma benimle." Mert kırgınca arkasına döndü ve cenin pozisyonunu aldı koltukta. Harun duraksadı ve gülümser gibi oldu, bu tatlılık abidesiyle baş etmek Helen'le baş etmekten çok daha zordu.

Sarı bukleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin