Ω 14

5.2K 533 279
                                    

Keyiflice okuyun la

Yorumlarınızı bekliyorum

Bölüm sınırı: 200 yorum

Arkadaşlar siz verdiğiniz karardan dönseniz bile ben yazacağımı yazarım. Madem Hakan'ın ölmesi gerektiğini düşünüyorsunuz öyle yapalım bakalım.

5 10 bölüm içinde Hakan ölecek.

📍

"Ojelerin ne kadar güzel." Helen tırnaklarına bordo renk oje sürerken Mert hayran hayran bakıyordu genç kızın tırnaklarına. "İster misin sürmemi? Ellerin ve tırnakların çok zarif sana çok yakışırlar."

Oğlan hemen ellerine baktı, hiç de güzel görünmüyorlardı ki?! Ona göre Helen onun moralini düzeltmek için böyle konuşuyordu. "Hiç de güzel değil ki Helen... Baksana yamuk parmaklarım var." Kemikli ellerini yamuk olarak görüyordu.

Helen gülümsedi. "Hayatım kemikli olduğu için öyle görünüyor, hem baksana tırnaklarının ette olan kısmı uzun, şekilli. Oje sürülse çok hoş durur. Benimkiler kuruyunca hemen sana sürelim bakalım tamam mı?"

Nasıl dururdu ki?! Ya kötü olursa... Harun ya beğenmezse onun bu halini! Ya sen erkeksin bu ne derse?!

Ama demezdi ki adam, hiç kalbini kırmazdı Mert'in. Oğlan o nedenle başını olumlu anlamda salladı.

Haftanın üç günü çalıştığı için bugün izin günüydü, günleri çok çabuk geçiyor, yaralarından artık görünen bir yarası kalmıyordu. Neredeyse tamamen iyileşmişti. Hakan da etrafta görünmüyordu pek, boşanma duruşması da iki hafta sonra görülecekti.

"Mert... Mutsuz değilsin değil mi? Bizimle kalmak istemiyorsan veya artık bir sınır olmalı diyorsan bunu bizimle paylaş olur mu? Ben seninle arkadaşlık ettiğim için çok mutluyum ama olur ya sen istemezsen de seni zorlayacak değilim." Mert dişleri görünecek şekilde gülümsedi.

"Öyle şey mi olur ben sizi çok sevdim. O kadar iyisiniz ki sizinle tanıştığım için çok mutluyum ben. Asıl siz benden rahatsız olursanız söyleyin bana." Helen uzanıp Mert'in yanağından öptü, artık ona dokunulması oğlanı rahatsız etmiyordu.

"Ben seni çok sevdim hayatım, hem abimin eşi de olacaksın daha. Öyle hemen gideyim edeyim demek yok bak! Bozuşuruz sonra. Daha sana görümcelik yapacağım dur bakalım." Oğlanın yanakları allanmaya başladı.

"Ne yapacaksın ki?"

"Evlenince görürsün balım, abimi deli edip suçu sana atacağım." Helen keyifle kıkırdarken Mert de ona eşlik etti. "Harun benim öyle şeyler yapmayacağımı bilir, inanmaz ki sana."

"Hmm kurnaz damat... Sen daha Helen'le tanışmadın, sana neler edeceğim neler." Mert'in gülümsemesi buruklaştı. "Ne yaparsan yap kaynanam kadar olamazsın." Hakan'ın anne ve babası öyle kötü şeyler yapmıştı ki ona karşı, şimdi nasıl dayanmışım tüm olaylara diyordu.

"Hakan'ın annesi veya babası yok ki? Senin nasıl kaynanan oldu?" Genç kız merakla doğruldu olduğu yerde, ojesi de kurumuştu zaten. "Nasıl yok? Var tabii ki... Hatta babası psikiyatrist, annesi de sosyolog diye biliyorum." Helen dumur olmuştu.

"Mert, Hakan'ın ailesi yok. Abim onu küçükken buldu sokakta, yetimhaneden kaçmıştı hatta Hakan. Yani onun ailesi yok, biz asla bulamadık." Mert düşüncelere daldı. Ona bazen kayınpederi ilaç içirip beynini pelte pelte yapıyordu.

"Evet bunu biliyorum ama Hakan bana ailesini 6 yıl önce bulduğunu söyledi. Hatta Hakan ilaç da kullanıyor, psikolojik bir rahatsızlığı da varmış. Babası öyle söylemiş." 6 yıl önce Hakan Helen'i evden atmıştı, genç kızın kaşları daha da çatıldı.

Sarı bukleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin