Cenaze Töreni

3 0 0
                                    



Saraya ulaştığında birçok insanın geldiğini fark etti.

Saatine baktı, cenaze törenine 15 dakika kalmıştı ve insanlar gelmeye başlamıştı. Mike çok kalabalık olmadan salona gitti, insanları karşıladı. İlgisi olabileceğini düşündüğü, yemekte gördüğü insanlara olayı ona anlatmalarını istedi. Birkaç kişiden aynı olayı dinlerse bir ipucu yakalayabileceğini umuyordu. Birçok kişi aynı cevabı verdi " Çok trajik bir andı. Kral şarap kadehinden bir yudum aldığında ağzından köpükler çıktı ve Kral yere yığıldı." Mike'ın tahmin ettiği gibi kimse olayı detaylı bir şekilde anlatmıyordu. Böyle bir sonuca ulaşamayacağını gördü. Etrafına bakmaya başladı ve o sırada yemekte ona şüpheli şüpheli bakan o kadını gördü. O bir hizmetçiydi ama şimdi hiç hizmetçiye benzemiyordu normal bir misafir gibi gelmişti. Onu gözüne kestirdi ve yerine oturdu. İlerleyen zamanlarda onun yanına gitmeyi planlıyordu.

Bütün misafirler gelmişti, cenaze töreni de başlamak üzereydi. Ortam çok kalabalık ve gürültülüydü. Aniden başlayan bir siren sesiyle herkes saygı duruşuna kalktı. O hariç, Mike'ın gözüne kestirdiği kadın kalkmamıştı. Hâlâ oturuyordu ve hiç umrunda da değildi. Yüzünde kızgın ve bıkkın bir ifade vardı. Sanki orada olmaktan hiç memnun değil gibiydi. Saygı duruşu biter bitmez Mike hemen onun yanına gitti ve bir dakikası olup olmadığını sordu. Birlikte içeriye gittiler ve Mike ona sorular sormaya başladı:

— Merhaba, sizi bir süredir izliyorum. Yemekte sizi bir hizmetçi olarak görmüştüm şimdi neden bir misafir olarak geldiniz?

— Sanane!

— Ben bir sorgu başlattım ve şuan Kral Arthur'un beklenmedik ölümünün nedenini araştırıyorum. Ayrıca benimle bağırmadan, sakince konuşur musunuz?

— Sakin olmayacağım çünkü benim hayatım sizi hiç ilgilendirmez. Şimdi geri dönüyorum, sakın bir soru daha sormaya kalkmayın!

Mike bu cevaptan hiç hoşlanmamıştı ve kadının neden bu kadar tepki gösterdiğini de anlamamıştı. Kadından cevap almaya çalışırken zaman akıp gitmişti. Misafirler gitmeye başlamıştı bile. Herkes ağlıyordu ve Kral Arthur'un ne kadar iyi bir insan olduğu hakkında konuşuyorlardı. Herkes, gitmeden önce Kral Arthur'un tabutunun önüne bir buket çiçek bırakıyor ve saraydan ayrılıyordu. Mike, konuştuğu kadının tabuta hiç bakmadan saraydan ayrılığını gördü. Kral'ın tabutunun yanına, saraya gelirken aldığı beyaz lale buketini bıraktı ve saraydan çıktı. Konuştuğu kadından çok şüphelendiği için onu takip etmeye başladı. Kadının evi saraya çok yakındı.

Evi çok güzel, lüks, altın renginde kapısı olan 3 katlı bir villaydı. Bir hizmetçinin bu kadar zengin olması mümkün değildi. Onun hizmetçi olmadığını ve o akşam hizmetçi kılığına girdiğini anlamıştı. Mike kadının evini öğrenmişti. Kimseye görünmeden kendi evine doğru yürümeye başladı. Evine vardığında kapıyı açtı ve bu sefer montunu özenli bir şekilde askıya astı. O akşam olan olayları not etti ve olaylar hakkında derin düşüncelere daldı. O akşam çalışmaktan çok yorgun düşmüştü. Kendini yatağına attı ve hemen uykuya daldı.

Rüyasında bir ormandaydı, her yer yemyeşildi. Etrafına bakındı, kimse yoktu. Bir ağacın altına oturdu. Biraz sonra yaşlı bir kadın yanına geldi. Üzerinde yeşilin her tonu bulunan, ipekten bir elbise vardı. Saçları kahverengiydi ancak hafif beyazlar fark ediliyordu. Alnında derin çizgiler vardı ve yorgun gözüküyordu. Mike'ın yanına oturdu ve sadece "Cevabı yanlış kişilerde arıyorsun..." dedi. 

Ölüm İntikamıWhere stories live. Discover now