Bir yabancının gözlerine bakıyordum.
Bu kadar fazla yakınken birbirine karışan gergin nefeslerimiz ortamı daha da geriyor, ortama ayrı bir hava katıyordu. Gözlerimi onun gözlerinden ayırmıyor sadece ona bakıyordum.
Elini ağzımdan çekince ciğerlerimi temiz bir havayla doldurdum. Gözlerimi kapatıp açtım ve yine onun gözlerine sabitledim. "Sen," diyebildim. "Sen kimsin?"
Koyulaşmış ela gözleri hafifçe açılıp benim ciddiliğimi sorgular gibi baktı. Ciddi olduğumu anladığı vakit "Sence sorman gereken soru bu mu şimdi?" diye ufak bir sitem de bulundu.
Haklıydı. Bu durum normal insanların yaşadığına göre fazla garipti. Bir eli belimdeydi ve beni duvara yapıştırmıştı. Kendi bedenini benim üzerime yaslamış ve daha az önce diğer elini ağzımdan çekmişti. Bu kadar yakınlıktan nefeslerimiz karışıyordu.
Dışarıdan bir başkası görse durumu yanlış anlama ihtimali çok yüksekti. Yalnız az önce yaşadıklarımızdan sonra biz bunu takmıyorduk.
Artık tehlikenin geçtiğinden emin olduktan sonra fısıldayarak "O adamlar kimdi?" diye sordu. Ben bilsem bende söylerdim. Ama her şey o kadar anlık gelişince tek yapabildiğim boş boş izlemek olmuştu. "Bilmiyorum ki." diye fısıldadım.
"Biz niye hala fısıldıyoruz?"
"Bilmiyorum ve çok saçma."
"Sanki içinde bulunduğumuz durum çok mantıklıymış gibi konuşma."
Hazır cevaplığı sinirimi bozuyordu. Ama şu an sinirlerimi arka plana almam ve bulunduğumuz duruma odaklanmak gerekiyordu.
Olayın şokunu atlatmak için bir kaç derin nefes aldım. Başımı hızlıca iki yana sallayınca biraz daha toparlanmış hissettim. Üzerimde baskı hissetmeyince o adama bir daha baktım.
Benden bir iki adım uzaklaşmış kendine gelmeye çalışıyordu. Kahverengi saçları, ela gözleri vardı. Vücudu, geniş omuzları ve kaslı kolları uzun yıllardır spor yaptığını haykırıyordu. Onu fazla incelediğimi farkedince gözlerimi kaçırdım.
Bu sefer etrafıma bakınmaya başladım. Bir çıkmaz sokağa girmiştik. Son anda böyle kurtulmuştuk. Ama saçma sapan bir yolla.
O adamların babamla alakalı olduğunu düşünüyordum. Babamın karanlık bir geçmişi vardı. Babam beni çok severdi. Fakat ben onu hiç bir zaman tam sevemedim. Nedenini anlamış değilim.
Beni kurtaran adam kendine gelince bana döndü. Heh işte şimdi sorguya başlıyoruz.
"Öncelikle iyisin, öyle değil mi?"
"Evet, iyiyim. Ayrıca beni kurtardığın için teşekkür ederim. Biraz saçma bir yoldu ama işe yaradı."
"Saçma falan deme. İsteseydim hiç bir şey görmemiş gibi geçip giderdim. Seni kurtardığıma şükret."
Bu adama gıcık olmaya başladım iyice. Kendi kendime "Ego torbası!" diye fısıldadım.
"Seni duyuyorum küçük!"
"Ben küçük değilim hayvan herif!"
"Şimdi ciddi ciddi bana kafa mı tutacaksın?" Dedi kaşlarını kaldırarak.
"Kafa bırakmıyorsun ki tutayım!" Diye hırladım.
"Her neyse. O adamlar kimdi? Senden ne istiyorlardı?"
Arka arkaya sıraladığı soruları tek tek cevapladım. "Öncelikle adamların kim olduğunu bilmiyorum ama babamla alakalı olabilirler." Bir kez daha şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı ve sordu. "Babam derken?" Sıkıntılı bir nefes verip sorusunu cevapladım. "Babamın geçmişi biraz karanlık. Tam olarak anlatamam ama böyle işte. Büyük ihtimalle babamı tehdit amaçlı beni kaçıracaklardı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANCI
Teen FictionHayatımız hiç beklemediğimiz bir anda alt üst olabilir. Belki de iki anda? Bilemeyiz...