Yavuzdan
Pırlantaları bulmak için çıktığım yolda Hayriye'yle karşılaşacağım aklıma gelmezdi. Onu ilk gördüğüm an yüzüne doğru silah tutuyordum. Benim halimi görünce o bir anda abi dediğinde afallamıştım. Göz göze geldiğimizde içimde tarifsiz bir şeyler oldu ve ilk defa silah tutan elim titredi.
Medine, Demir ve Hayriyeyle yemek masasında otururken Hayriye demirle nasıl düz iki gün sevgili olup dolandırıldığını anlatırken düz iki gün derken gülme isteğimi bastıramayıp gülmeye başladım.O gün ileride benim de bu yola başvurup zamanla Hayriye'ye aşık olup iki gün evli kalacağımızı bilseydim yine güler miydim acaba? Gülme komşuna gelir başına sözünün boşuna söylenmediğini başıma geldiğinde başladım. İki gündür tanıdığı adama nasıl güvenip kart şifresini verdiğini düşünürken o bir çift güzel söze kandım derken ki bakışından anladım niye bu kadar iyi niyetli ve saf olduğunu. İçindeki kız çocuğunu da kırılgan tarafını da konuşkanlığıyla gizlemeye çalışıyordu.
O anlatmayı bitirince olayı Demirden dinlerken "Hırsızlığın bile bir adabı vardır erkeklik bunun neresinde? Soysuz herif" dediğimde meğerse bunu bilmeden ilerideki kendime de söylüyormuşum. Demir "Yani başta plan tam da dediği gibiydi. Sonra tanıyınca onu plan milan kalmadı. Ben gerçekten aşık oldum Yavuz Bey." dediğinde kan beynime sıçradı.Hayriyeye bakıp yüzündeki ifadeyi görünce içimdeki Demiri dövme isteğini bastıramayıp onu tokatlamaya başladım.O an anlamadığım şekilde Hayriyeyi koruma içgüdüsüyle bunu yaptım. Çok sonradan anladım ki ben ona çoktan aşık olmuştum.
Aslında en başından beri aramızdaki çekimin farkındaydım ama buna aldırmamaya çalıştım eğer aldırırsam bu karanlık dünyaya onu da çekerdim. Onu böyle karanlık bir dünyaya çekmeye hakkım yoktu.
Hayriye beni öldü zannederken bir anda beni karşısında görünce şoktan çıkamamıştı. Polisler peşimde olduğu zaman beni saklaması için ondan yardım istedim. Kimseye güvenmeyen ben niye ondan yardım istemiştim ki? Sorunun cevabı belli değil miydi zaten? Ona çoktan güvenmiştim.
Onu mangal başında Levent denen heriften kıskanmam, bana kardeşini anlatırken onun acısını almak istermiş gibi sarılmam beni bambaşka biri haline getirmişti.
Ademle konuşurken işleri onun adına açtığım şirket üzerinden yürütmek için bana olan duygularını kullanmak gibi adice bir yola başvurdum. Demir yüzünden oradan canı yanan birini yeniden aynı yerden yakacağımı göz ardı etmeye çalıştım. Onunla şirkete gidip sözleşmeleri imzalaması için önüne koyduğumda sorgusuz sualsiz bana inandığı için imzaları atarken dört yanımı pişmanlık sardı.
Onunla vakit geçirdikçe işler iyice değişmeye başladı. Beraber gelinlik bakmaya gittiğimizde ben sıkıntıyla kahvemi içerken onu gelinlikle görünce zaman durdu sanki donup kalmıştım. Yüzüne hayran hayran bakıyordum. Onunla yaptığımız konuşmayla içim o kadar daraldı ki kendimi dışarıya attım. Ben yakamı çekiştirirken ademin yanıma gelip vicdan mı yaptın dediğinde ne vicdanı vicdan falan yapmadım derken çektiğim vicdan azabını kelimelerle tarif edemem.
Aynı günün akşamı Hayriye aramızda sır olmasını istemediği için paraların kayıp olduğunu söylemesi güzel bir şeydi ama o bana söylemek istediğin bir sırrın var mı diye sorduğunda ona yok bilmen gereken her şeyi biliyorsun dediğimde içim öyle bir acıdı ki. Keşke o an ona her şeyi anlatsaydım. Biliyordum ki Hayriye'ye anlatsaydım yanımda olurdu.
Düğünden bir gün önce Songül'ün bana Hayriye'yi üzeceksen bu evlilikten vazgeç demesi beni çıkmaza soktu. Düğün günü damatlığıma bakıp içerken Ademin "Patron bu işten vazgeçmek için hala geç değil biliyorsun değil mi?" beni kapana sıkıştırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklanan Gerçeklerden Doğan Aşk
FanfictionKirli Sepeti dizisinin alev çifti Yavuz ve Hayriye Bayraktar'ın hikayesi Sezon finalinden sonrasını hayal ederek yazılmıştır. Hikayeyi okumak için gelen herkese şimdiden teşekkürler Keyifli okumalar Yazılma Tarihi:3 Haziran 2024