♧Bölüm 5♧

27 4 0
                                    

Gözlerimi açtığımda, kendimi yumuşak, ipek gibi bir yatakta buldum. Odayı dolduran hafif bir tütsü kokusu vardı ve duvarlarda asılı renkli ipek kumaşlar hafifçe dalgalanıyordu. Genç adam, bir köşede oturmuş, beni izliyordu. "Uyanmanı bekliyordum," dedi.

Sol elimle birbiri ile karışmış ve önüme düşen saçlarımı ittim hala sersemlemiş bir haldeydim. Uzanmış halde olduğumdan oturur pozisyona geldim birkaç saat içerisinde neler yaşadığımı hatırladım kafamı kaldırdığımda güneş rengini andıran o gözlerle karşılaştım sakin ama bir o kadar sitemkar sesle "Beni buraya ne için getirdiğini açıkla." diye söyledim.

Karşımda oturan kişi ciddi bir hal aldı kafasını aşağı yukarı salladı derin nefes alarak sanki nasıl söyleyeceğini tartıyor gibiydi, emin olduğunda "Ben Harmes kısaca Altın Toprak Lordu ve senin eski arkadaşınım." söyledikleri karşısında dilim tutulmuştu.

Yutkunduğumda "Ama nasıl olur...ben seni daha önce hiç görmedim..." dedim. Harmes'in yüzünde hüzün belirdi "Çünkü bu iki yüz yıl önceydi." şaşkınlıkla gözlerimi açtım ne yapacağımı ya da ne söyleyeceğimi bilemedim.

Harmes devam etti "Uyanışını bekledim yıllardır veya asırlar demeliyim...senin ruhun kendi bedenin de yıllardır uyanış halindeydi." kafasını kaldırıp gözleri tekrar beni bulduğunda sanki gözleri hüzünle doldu.

Belki de bir oyun oynuyordu bilmiyordum "O zaman antikacıya girdiğimde duyduğum sesleri biliyordun, ondan önce olduğunu da biliyordun!" kafasını onaylar anlamda salladı "Her şeyi en başından beri biliyordum." beni buraya kendisi iken...nasıl söylesem bilmiyordum.

Ben kimim, neden buraya ait olduğumu veya ruhumun uyanışını neden takip ediyorlardı? Bunlar benim için belirsiz ancak onların cevabını verebilecekleri sorulardı "Bana ne olduğunu en başından anlatacak mısın?" üzerimde bulunan ipek kumaşa kaldırdım ve ayağa kalktım.

Harmes her bir adımımı takip ediyordu "Bu diyarın Karanlık Tanrıçası olarak biliyorsun ya da ölüm güzeli, her şey tanrıçaların seni yok etmeye çalışması ile başladı." kaşlarımı çattım "Nasıl yani?" diye sordum "Şöyle ki sen biz Lordlar gibi değilsin Meva, sen yıllar önce yedi tanrıçanın gücünü bulunduran kişisin." bu nasıl mümkün olabilirdi?

Harmes devam etti "Ve bu tanrıçalar için bir şiddete yol açtı çünkü daha hiçbirimiz yokken ve diyar var olmamışken kehanet bildirilmiş kehanette şunlar söyleniyor 'Diyarı ölümle kuşatacak olan yıldız ilk önce yükselecek ardından diyara indiğinde peşini asla bırakmayacak laneti ile uçuruma sürükleyecek.' devamı ise şöyle." nefes alarak devam etti "Bu yıldız geri geldiğinde diyar kızıla bürünecek, beyazlar içinde olan ancak ellerinde kanlar olanların sonunu getirecek." yutkundum.

Çünkü diyara girdiğim an gökyüzü kızıla bürünmüştü, sesler ben her adım attığımda lanetli ve öfkeyle haykırıyorlardı. Ne söyleyeceğimi bilmez halde öylece kalakalmıştım ayakta içim titreyerek nefes aldım "Peki...ben tekrar doğup geri geldiysem ve senin söylediğine göre bundan 200 yıl önce biz arkadaşsak bundan önce doğdum." dedim.

Her şey o kadar karmaşık, bir o kadar soğuk ve ürperticiydi ki nasıl konuşsam veya nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum Harmes sessizliği bozdu "Her şeye, öldüğün yerden dönerek geldin ölüm güzeli." ayağa kalktı ve emin adımlarla bana doğru yürüdü "Ben ise tekrar yemin ediyorum Karanlık Tanrıça." sağ elini yumruk yaparak kalbinin üzerine koyup karşımda eğildi "Kanım ve topraklarımın sonsuza kadar seninle olacağına yemin ederim." hiç düşünmeden doğruldu ve ne zamandan beri belinde hançer taşıdığından bi haber şekilde.

Eline hızla alıp hiç düşünmeden avucunun içini kestiğinde boğazımdan istemsizce bir çığlık çıktı ve geri adımladığımda sol bileğimi yakalayıp kanlı olan avuç içini bileğimin iç tarafına sürdüğünde bileğimde beliren kum saatinin içinden siyah ve kırmızı kumlar akıyor ve ona dolanmış şekilde olan çiçeği var ediyorlardı. Gözlerimi bileğimde bulunan bu güzel simgeler çekemiyordum.

Harmes elini bileğimden çektiğinde "Tıpkı yıllar önce ki gibi ilk ben yeminimi ettim ölüm güzeli." kafamı kaldırdığımda yüzünde içten gülümsemesi ile söylemişti.

ÇEMBERDEKİ LEYLAK ZARLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin