giriş bölümü

7 1 0
                                    

Herkese merhaba

Yepyeni bir hikaye , aynı zamanda ilk kitabım.

Umarım beğenirsiniz kendinize çok iyi bakın.

Başlama tarihi.

30/03/2024



Tarih 10 Eylül 2002
Saat 23:15

Karanlık gökyüzü kızıl şimşekler gecenin sessizliğine ölüm darbeleri vuruyordu. Onlarda hissediyorlardı gelecek olan cehennemi, ve yerle bir olacak hayatları. 

yürüyordu kadın , durmadan ve soluklanmadan nefes almayı unutarak.  Yağmur  damlaları kadının yüzüne  eskimiş , çatlamış bir kamçı gibi darbeler indiriyordu.  Kadının umrunda değildi bu, sadece biran evvel o eve ulaşmalı ve  herşeyi anlatmalıydı, bilmeliydi ah almış  adam gerçekleri.



Her yeri ıslak kadın yerleri döve döve , yağmur  tarafından günahı yüzüne vurula vurula gelmişti günahı doğuran konağa . Hayır hayır! günahı yel gibi savuran mezara. 

Durdu kadın cehennem kapısının önünde .  Her yeri ıslak, kendini kaybetmiş  sadece yürümüş , koşmuştu ve varmıştı sonunda istediği yere.     

Genç kadın birazdan hayatının kayıp gideceğini  bilmeden konuştu kapıda nöbet tutan  iki kıravatlıya. “ çağırın  patronunuzu çağırın çıksın  gelsin".  Resmen ölümü çağırıyordu  kadının sesi. iki kravatlı dönüp  birbirlerine baktılar önce,  daha sonrada genç  kadına.  Elbette tanımışlardı genç kadını.  kilolu olan adam kendinden yaşça  küçük  olan korumaya bir baş hareketiyle onay verdi.

Daha sonra koruma konaktan içeri girip gözden kayboldu.  genç  kadının  bedeni tir tir titriyordu , ayakları  yürümekten , elleri ve dudakları soğuktan, kalbi ise hem korkudan hemde aşk’ın yerini almış nefretten dolayı çok  hızlı atıyordu. 

Biraz sonra adım sesleri  duydu kadın, ve hemen ardından görüş açısına giren rugan ayakkabıları. Yerde olan gözleri yavaş yavaş  yukarı doğru tırmanmaya başladı, sonra durdu gözleri bir çift okyanus rengi gözlerde.

Sustu kadın  durdu öylece , kalbi konuştu, yağmur damlalarının gizlediği gözyaşları konuştu, ama anlamadı  karşısındaki ruhsuz okyanuslar.  Suspus olmuştu kadın  oysaki herşeyi göze alarak gelmemiş miydi?, ölüm sessizliği vardı şimdi.

sessizliği  bozan ruhsuz okyanuslar oldu; “ne işin  var senin burada kadın ?. Neden geldin kapıma?" . dedi adam sesi bir mezar taşını andırıyordu. Genç  kadının dudakları yavaşça  aralandı  ve şu  sözler döküldü; "  biliyorum  beni görmek  istemiyorsun , ama buraya çok önemli  bir şey söylemek için  geldim“.  Sustu kadın ve hemen ardından yağmurun bile ıslatmadığı dudaklarını diliyle yalayarak ıslattı ardından şöyle devam etti; " ben," devam edemedi kadın , titriyordu kadının bedeni. Onun devam edemediği sözleri adamın bıçaktan daha keskin sözleriyle yerle bir oldu ama yerle bir olan sadece sözler değildi, kadının ta kendisiydi ve aynı zamanda körelmiş bir gelecek.



“ Sen hangi yüzle bu kapıya  gelirsin? Ne hakla. Ben seni bir daha ne evimde ne de kapımda görmeyeceğim demedim mi?. Bu nasıl bir yüzsüzlük , nasıl bir gurursuzluk, hayatımdan çık git!. bir daha da sakın kapıma gelme, defol!".   izin vermemişti  kadının konuşmasına  ve bağırarak sarfettiği sözleriyle toprak atmıştı kadının ölü bedenine. Korumalara dönüp  şu  sözleri söyledi, “ atın bu kadını dışarı , bir daha da sakın eve almayın". Bedenini çevirip  eve doğru  yürümeye başladı.



konuşamıyordu kadın, haketmemişti kadın  bu sözleri. Bilseydi adam gerçekleri yine böyle konuşur muydu?.  Korumalar kadını kolundan tutup bahçeden çıkarmaya kalktılar, ama kadın kurtuldu ellerinden, üstündeki ölü toprağı  atıp hemen ardından şu  sözleri sarfetti sırtını dönüp  giden adama; “ çok pişman olacaksın!"  Durdu adam duyduğu  kelimelerle kadına  dönemden. “ ama biliyor musun? çok  geç  olacak. Eda ediyorum! Sürüneceksin, pişmanlıktan her gün öleceksin. Ah ediyorum ne bu dünyada nede öbür  dünyada gün  yüzü göremeyeceksin!. şimdi  dön arkanı  git, ama şunu  unutma pişman olacaksın. »

Son sözlerini söyledi  kadın, ve heyecanla geldiği  yolu ölü bir ruhla adımlamaya başladı. Aslında  sarf ettiği sözlerden anında pişmanlık duymuştu , ama artık çok geçti. Yağmur daha da etkili yağmaya başlamıştı, sanki o’da biliyordu, hissediyordu ana rahmindeki iki savunmasız ruhu. 

Her Şeyin başladığı ve bittiği  geceydi o gece. iki hayat değil, dört  hayat yerle yeksan olmuştu. Bir okyanus taşmıştı, bir orman kül olmuştu, adam durdu ve kadının ruhu ölüme koştu.



Son kez kalbim koştu özgürlüğe ,

hayır ölüme tutsaktım ben sadece ,

Sen diye öldüm ben,  ellerinde kalbim,

Oysaki  ruhumun katiliydin bu geceden sonra her gece …


Evet tanıtım bölümümüz ile karşınızdayız. Umarım çok beğenirsiniz.
Bu kitap okunur mu? Bilemem , ama sonuna kadar devam edeceğimi biliyorum.

Biraz sonra ilk bölüm gelecek.

Allah'a emanet olun . Görüşürüz




MAHRUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin