3 - Yalanlar ve Gerçekler

560 23 20
                                    

Yeni bir bölüm daha, umarım beğenirsiniz ❤️

————————

Duyulan silah sesiyle Tuğçe'nin yere düşmesi bir oldu.

Onu tutan adamın vurulup yere düşmesiyle, kolları boynunda olduğu için Tuğçe de onunla düşmüştü.

"Savcım !" diyerek herkes ona doğru koşmaya başladı, en önde Efe'yi görmüştü.

Genç savcı tekrar ayağa kalktığında onu tutan adama döndü ve gözleri açık bir şekilde yerde yattığını gördü.

"Kim vurdu bunu ?" dedi Tuğçe hemen etrafındaki polislere bakarak.

"Ben savcım, sizi öyle görünce panik oldum." dedi arka tarafta duran memurlardan biri.

"Ben sana emir verdim mi ? Vur dedim mi ? Neden kendi kendine kararlar veriyorsun ?"

Adrenalin yerini öfkeye bırakıyordu. Herkese kendini koruyabileceğini söylüyordu ama başına bunun gelmesiyle yine onu ciddiye almamaya başlayacaktı insanlar.

"Özür dilerim savcım, bir daha olmaz."

"Olmayacak zaten, benim dosyalarımın operasyonlarına gelmeyeceksin."

Eren başkomiser hiçbir şey söylemiyordu, sadece bakışlarından anlayabiliyordu Tuğçe kendi kendine 'ben demiştim' dediğini.

Genç savcı herkesin toplanıp emniyete gelmesini emrettikten sonra arabasına bindi. Bir kaç dakika içinde hem kendini rehin alınırken bulmuştu, hem de birinin ölümüne şahit olmuştu. Adamın kanı gömleğine sıçramıştı Tuğçe'nin, üstü başı kan içindeydi.

Efe konuşmak istese de bir şey demeye cesaret edememişti Tuğçe'nin arabaya sinirle bindiğini görünce. O şerefsizin kelepçeyi boynuna dayadığını gördüğünde korkmuştu genç adam ama savcısının en iyi şekilde o durumdan kurtulacağından emindi.

Bu tabii ki de onun için endişelenmesini engellemiyordu.

Emniyete babasıyla dönerken arabada ilk beş dakika boyunca çıt çıkmamıştı.

"Gördün değil mi ne olduğunu ? Haklıymışım."

"Ne alakası var baba ?"

"Boşuna demiyorum 'gelmeyin' diye ama beni dinleyen yok, burnunun dikine gidiyorsun sen de, savcı da."

"Adamı memur arkadaş vurmasaydı savcım o durumdan kendini kurtarırdı, hiçbir şüphem yok."

"Nereden geliyor senin bu kıza olan güvenin hala anlamıyorum, bir de bana karşı savunuyorsun." dedi babası ona yandan bir bakış atarak.

Oğlunu çok iyi tanıyordu Eren, salak da değildi (tartışılır). Sekiz aydır oğlunun genç savcıdan sık sık bahsettiğini, onu gördüğünde değişen bakışlarını, beraber bu kadar iyi çalışmalarını, hepsini fark etmişti başkomiser.

Tuğçe genç ve güzel bir kızdı, işinde başarılıydı, oğlunun ondan etkilenmesi şaşırtmamıştı Eren'i. Yine de ne olursa olsun aralarında bir şey olmayacağını biliyordu, Efe istese bile savcı istemezdi kendinden küçük ve komiser yardımcısı olan birini, o yüzden içi rahattı başkomiserin.

"Sen Ilgaz abiye ve Ceylin'e gözün kapalı güvenmiyor musun ? Onları hep savunmuyor musun ? Neden aynısını ben Tuğçe savcı için yapınca gözüne batıyor baba ?"

"Bir kaç aydır tanıdığın savcıyı Ilgaz ve Ceylin'le mi karşılaştırıyorsun ?"

"Hayır, kararlarıma ve söylediklerime saygı duymanı istiyorum. Benimle aynı fikirde olmak zorunda değilsin ama fikirlerime saygı duymak zorundasın, senin gibi objektif olmayı bilmeyen birinden bunu istemek zor tabi." dedi Efe ve emniyete gelene kadar konuşmadılar ikisi de.

ParalelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin