Vicadan Azabı

108 19 4
                                    

Multimedya: Su temsili

Uzun zaman sonra gelen yeni bölüm için özür dilerim. Yorumalarınızı bekliyorum.
---------------------------------
Genç kız yoğun bakımın camından en yakınına baktı. Tam iki günüdür şuursuzca o yatakta yatıyordu. Filmlerdeki dizilerdeki veya kitaplardaki gibi olmamıştı. Hep yaralan baş rol yararlanır ise 1-2 cm yukarı veya aşağı gelirse her şey çok kötü giderdi. Tam da öyle olmuştu. O lanet olası çakı tam da hayatını bitirecek bke risk oluşturmuştu. O çakı tam 1 cm aşağı gelebilse idi. Su bu hastane odasinda olmayacaktı. Ama varsayımlar ile hiçbir şeyin düzeleceği yoktu. Olan olmuştu. Su'yun hayatı riskteydi. Genç kız dolu gözleri ile bakmaya devam etto en yakınına. Herkez endişe ile Nur'u izliyordu. Tam üç gündür hastaneden dışarı çıkmıyordu. Hastaneden dışarı çıkmayı bırakın yoğun bakım koridorundaki bankata oturmaktan başka hiçbir şey yapmiyordu. Aglamaktan gözleri kıpkırmızı olmuştu. Üç günde en fazla beş saat buluşmuştu. Her gün yoğun bakımın camından Su'yu izliyordu. Her gün Su'yu izlemekten ayakata kalamayacak duruma geldikten sonra. Barış'ın kucağında 1 veya eb fazla 2 saat uyuya biliyordu. Uyanması ise ayrı bir sorundu. Gördüğü kabuslar sonucu hıçkırarak uyarıyordu. Psikolojisinin normal olduğunu kimse söylenemezdi. Su'yu dolu gözleri ile izliyordu ama ağlamıyordu. Sadece o kabusların da ne gördüyse ağlıyordu. O kabusların tek bir tanesini ise Koray biliyordu ya. İşin en ilginç tarafı buydu.

Koray'ın Anlatımından Devam:

Beş Saat Önce

Elimdeki çay ile hızla merdivenleri çıkmaya çalışıyorken. Elime dökülmeue başlayınca etrafa göz gezdirip pencerenin kenarına bıraktım. Hızla merdivenleri çıkmaya devam ettim. Bu çatlak kız bana kalmıştı. Barış çabuk gelse iyi olurdu. Çünkü gerçekten çekilmez bir kızdı. Tüm gün Su'yu izliyordu en sonda Barış onu kucağına alınca küçük bir kız çocuğu gibi hemen uyuyordu. Hiç konuşmuyordu. Bir kere ona "Sohbetin de çok hoşumuş." dediğimde. Ağlamaktan kıpkırmızı olmuş gözleri be duygusuz bakışları ile bana bakıp " Def ol git başımdan" demişti. O bakislarindan aonra bende haliyle susmuştum. Patlamaya hazır volkan gibiydi çünkü bu aralar. Barış onu yemek yemeye zorluyordu diye ilk önce bağırmış onu yanından kovmaya çalışmış. Sonra tekrar onun kucağında ağlamıştı. Garip bir kızdı hem de çok. Koridorum sonuna geldiğimde yine onu Su'yu izlerken buldum. Yavaş adımlar ile gidip banka oturdum. Kafasını çevirip bana döndü. Bir şey demesini bekledim. Laf bile soksa razı idim. Ama hiçbir şey demedi çok kısa bir an bana bakıp tekrar Su'yu izlemeye devam etti. Sabahın dördü idi. Ve yaklaşık beşe dogru ayakta duramayacak hale gelip uyuyordu. Tek dileğim Barış'ın bir saatte gelmesi idi. Çünkü Nur Barış'ın kucağında uyuyordu. Ve bu çatlağı kucağıma almayı hiç istemiyordum. Çünkü vereceği tepkileri kimse kestiremiyordu. Duvardaki saatte baktım. 4:25 bakışlarımı Nur'a çevirdiğinim de gözleri kapanıyordu. Ama hemen geri açıp. Su'ya bakıyordu. Ama gözleri tekrar kapanıyordu. Barış gelse iyi olurdu. Ama geleceği yoktu heralde. Uykusuzluktan ağrıyan gözlerimi kaşıdım. Bakışlarım Nur'u bulduğunda düşmek üzere olduğunu fark edip anında ayağa kalkıp kucağıma aldım. Gözlerini aralayıp bana baktı. Bir şey demeye bile gücü yoktu anlaşılan kaşlarını çattı sadece. Benim de pek memnum olduğum söylenemezdi bu durumdan. Yavaşça Nur ile banka oturdum. Kollarını boynuma dolayıp başını omuzuma koydu. Dudaklarim yukarı doğru hafifçe kırıldığını hissettim. Kafamı ona bakmak için çevirdiğim için duduaklarımız arasında santinler vardı. Kolları boynuma daha da sarınca dudağı dudağıma sürtü. Gerçekten çok tahrik edici bir durumdu. Kucağım da idi ve dudağı dudağıma sürtünmüştü. Ve bunların hespsini uyurken yapıp beni bu hale sokmuştu. Birden kollarına daha da boynuma sarınca dudağı dudağım ile birbirine değiyordu. Dudakları hafif aralanınca üst dudağım iki dudağının arasına kalınca şoka uğradım. Tanrım uyumadığını düşüncektim artık. Çok zor durumdaydım artık. Üst dudağını hafif iki dudağımın arasına aldım. Tam küçük bir öpücük kondurak iken ağzından çıkan isim ile durdum ve kendimi yavaşça çektim.

Nur: "Barış"

Kafasını boyun girintime sokunca bellindeki ellerimi sıklaştırdım. Kabus görüyordu. Yine. Hıçkırık sesleri kulağıma dolunca sağ elim ile yumuşak kızıla kaçan saçlarını okşarken diğer ellim ise bellindeydi. Saçlarını okşarken bir şeyler mirildandiğını duyup kulağımı yaklaştırdım.

Nur: "Çok kötüydü. Çok. Gerçek gibiydi."

Saçlarını okşamaya devam ettim. Acı çekiyordu. Herkezden çok.

Koray: "Ne gördün? Anlat bana."

Kollarını boynuma iyice sarılınca iki elime de beline indirince. Daha.sıkı sarıldı. Beni hala Barış sandığını sanmıyorumdum. Konuşmuştum çünkü onunla. Barış olmadığımı anlamış olmalıydı. Ya da hala soktaydı ve beni Barış sanıyordu. Ama bu seçeneği sevmemistim. İlk seçenek daha iyiydi. Birden konuşması üzerine bütün dikkatimi ona verdim.

Nur: "Su. Ölüyordu. Gözlerimin önünde. Vuruyordu onu o adam. Kan vardı. Her yerde. Gözleri açık öylece bana bakıyordu. Sonra birden 'senin yüzünden' diye bağırıyordu. Benim yüzümden bu halde. Ben sebep oldum. Onu orda bırakmamalıydım"

Acı çekiyordu. Ama daha çok vicdan azabı çekiyordu. Kendi içinde kendini suçlayıp duruyordu. Bunca zamandır kendine acı çekiliyordu. Daha sıkı sarıldım. Ağlaması şiddetlenmişti. Ne yapabilirdim ki?

Koray: Hey hey bak ağlama. Bana bak. Beni dinle. Hıştttt. Tamam. Sakin ol bak. Su seni sevdiği için zarar görmeni engellemek istedi. Ağlama bak. Suçlama da kendini böyle olmasını bu derece büyümesini olayın o da istemezdi. Suçlama kendini. Bak. Su uyanınca bu düşüncesinden dolayı seni dövecek bence. Ve hepimiz keyifle senin çırpınışlarını izleyecez."

Dolu gözleri ile bana bakarken yüzünde hafif bir tebessüm olunca gülümsedim. Sanırım 4 gündür ilk defa gülümsemişti. Bu da bir şeydi.

Koray: "Uyu biraz"

Cevap vermeden başını boyun girintime koydu. Kollarını daha da boynuma dolayınca duduaklarım yukarı doğru hafifçe kıvrıldığı hissettim. Kokusunu daha net alıyordum artık. Gözlerim kapanmak üzere iken Nur'un mırıldanmasını duydum.

Nur: "Teşekkür Ederim."

Senden Kurtuluş Yok Mu?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin