Uyanış

98 6 0
                                    

(Multimedia Karekterler)

Umut. Herkez bir umut ile genç kızın gözlerini açmasını bekliyordu. Gözü yaşla dolu olan herkez genç kızın pes etmeyeceğini biliyordu. Hem onu tanıyan herkez pes etmeyeceğini bilirdi. Su Mağbeyinci'ye göre değildi pes etmek. Yakışmazdı bir kere. Anıl Mağbeyinci'nin kızına pes etmek yakışmazdı.

Genç kız verilen sakinleştiricinin etkisin dağılması ile yavaşça yatakta doğruldu. Bu yediği kaçıncı sakinleştiriciydi hiçbir fikri yoktu. Ya da kaç kere kriz geçirdiği hakkında da bir fikri yoktu. Çevresindekilerin ona 'sakin ol' demesi bile genç kızın kriz geçirmesi için yeterli bir sebepti. Sakin olamıyordu. Su'yu o yatakta şuursuzca yatarken gördükçe sakin olmak imkansız geliyordu. Nur veya Yeliz gibi oturamıyordu. Kuzeniydi Su onun. Kuzeni. Canından bir parçasıydı. Öyle hiçbir tepki vermeden yatakta yatması ona göre imkansız geliyordu. Onu o yatakta her gördüğünde ilk önce içi söküleme kadar ağlıyordu. Normal de sakinleşmesi gerekirken kalkıp bağırmaya küfürler etmeye başlıyordu. Eline ne geçerse fırlatıyordu. Hastane de olduklarından da eline pek bir şey geçtiği söylenemezdi. Bu yüzden saçlarını çekmekten sarı saçlarının uçlarını mahvetmişti. Bunun da pek umrumda olduğu söylenemezdi. Geçirdiği sinir krizlerin de kendine hakim olamıyordu. Oysa Su bir kalksa kendine bir gelse her şey düzenlirdi. Gün ışığı daha yeni doğuyordu. Gece gündüz kavramını kaybetmişti zaten şu sakinleştiriciler sonucunda uyuyordu. Bünyesi zayıf düştüğünden 1-2 saat uyuması gerekirken 4-5 saatt uyuyordu ve bu da sinirini hali ile fazlasıyla bozuyordu. Kendini yeni belli eden güneş odayı aydınlatıyordu. Genç kız elini saçlarına atıp önüne gelen saçlarının hepsini sağ tarafa doğru attı. Derin bir nefes veririken. Aralık kapıdan her hareketini izliyen Ege'den habersizdi. Yavaşça ayaklarını yataktan salandırıp siyah vans ayağına geçirirken bağcıklarını bağlama girişinin de bulunmadan aynı yavaşlıkta ayağa kalktı. Kalktığın da artık alışık olduğu durumdan başı hafif dönerken olduğu yerde salandı. Korku içerisin de içeri giren Ege genç kızın ince belini tutu. Anında gözlerini açan genç kız biçimli kaşlarını çattı.

Gizem"Teşekkür Ederim"

Ruhsuz bir şekilde söylediği sözler sonucu Ege kollarını genç kızın belinden çekti. Aynı zamanda ağzında geveliyerek "Önemli değil" demişti. Genç kız ne dediğini anlamamıştı. Anlamak için de herhangi bir çaba göstermeye de niyeti yoktu. Odadan çıktığın da ilk Su'yun mu? Yoksa Doruk'un mu? Yanına gitse diye düşünerken ani bir hareketle merdivenlerden yukarı çıkarak Doruk'un yanına gitmeye karar verdi. Doruk. Su'yu kurtaramak için canını ortaya koymuştu. İki riskli ameliyat geçirmişti. Kalbi tam üç kere durmuştu. 'Üç' diye mırıldandı kendi kendine iki kere ameliyat esnasında dururken bir kere yoğun bakım odasında gözlerinin önünde durmuştu. Ve tam 15 saniye sonra Su'yun da kalbi durmuştu. O ara nasıl oldu? Nasıl eski stabil halerine geldiği hakında genç kızın bir bilgisi yoktu. O ara kriz geçirmek ile meşguldü. Dolu gözlerinden bir damla yaş firar edince. Sertçe sildi. Bu sefer ağlamak yoktu. O lanet olası sakinleştiriciyi bir kere daha o doktar koluna vurmaya çalışırsa ciddi anlamda genç kızdan uçan tekme yiyecekti. Ve bunu yaparken herkez emindi ki genç kız büyük bir zevk duyacaktı. Adımlarını yavaşlatıp elini yoğun bakım camına dayarken bankta oturanlara baktı Doruk'un ekibinini nerdeyse ilk defa eksik görüyordu Gözlerini kısa bir an hepsinin uzerinden geçirdi. Tunç. Aykut. Teo. Barış ve Murat hariç hepsi buradaydı. Barış ve Murat dahil hepsi perişandı. Başını cama yaslarken "Uyan artık nolur" diye mırıldandı titreyen sesi ile gözlerini yumduğu anda dolu olan gozlerinden iki damla firar etti. Tunç kardeşi olarak gördüğü kıza bakarken bir kaç büyük adımda yanına varmıştı. Elini omzuna atıp onu kendine çektiğinde genç kızın gözlerinden bir damla daha firar ederken. "Uyansın artık" diye mırıldanırken genç kızın üzerindeki tüm gözler yere inmişti. Koridorun başında olan gözleri kan çanana dönen Tunç'un 4 senelik sevgilisi Gizem'in mırıldanması sonucu elini ağzına bastırıp tekrar lavaboya girip yere çöktü. "Uyan Artık Doruk. Dayanamıyoruz." diye çaresiz bir yalvariş yankılandı boş lavaboda.

Senden Kurtuluş Yok Mu?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin