"Bana birini hatırlatıyorsun.."
"Kimi?"
"Kendimi, Chuuya' nın seni öğrencisi olarak alması komik."
"Benzemek isteyeceğim son kişi bile değilsin."
"Bunu biliyorum."
Sırtımı yatak başlığına yaslamış uzanıyor ve tavanı seyrediyordum. Boş boş tavana bakmaktan ağrıyan gözlerimi baş ucumdaki sandalyede oturan Chuuya-san' a çevirdim. Bana attığı kınayan bakışların özgüvenimi zedelemesiyle başımı ondan ters yöne çevirdim.
"Gerçekten onu o şekilde indirebileceğini mi düşündün?"
"..."
"...gerçekten düşündün değil mi?"
Hala ters yöne bakmaya devam ederken,
"Bir anlığına ona bir tane geçirmek istedim, hepsi bu."
Yaşananların aklımda canlanması ile boynundaki ağrı kendini belli ederken tekrar Chuuya-san' a baktım.
"Nerden bileyim o adamın reflekslerinin o kadar kuvvetli olduğunu! Daha ben ne olduğunu anlamadan boynuma gelen darbeyle yere serildim!"
Ağrıyan başımı ovaladım.
"Sonrasını hatırlamıyorum.."
Chuuya-san' nın dudakları hafif kıvrıldı. Ellerini ensesinde bağladı ve başını yasladı.
"Sonrasında seni baygın bir şekilde, asansörde yerde otururken buldular."
Zurin öfkeyle soludu.
"O adamı bir dahaki görüşümde bunun hıncını ondan çıkaracağım..."
Chuuya-san gülerek ayağa kalktı. Eliyle saçlarımı karıştırırken sessiz kaldım. Az önce sinirden yerimde duramazken şimdi tüy gibi olmuştum. Bunu yapmasından hoşlanacağım tek kişi oydu. Fakat aklıma o şerefsizin de aynısını yaptığı gelince istemsizce kaşlarım çatıldı. Neden burada çocuk muamelesi görüyordum!?
"Her boktan o bandaj israfının çıktığını düşünürsek şanslısın. Ne kadar istemesem de, onunla bir daha karşılaşmanın uzun süreceğini sanmam."