2

20 6 79
                                    


Kendi içimde yaşadığım sevinçten sonra konuşmaya devam ettim.

"Buraya geleli çok olmadı lakin hızlıca üsteğmen seviyesine terfi ettim, komutanım. Yanı o kadar da salak olduğumu düşünmüyorum -ki şu an yüzbaşı olmak için çabalıyorum."

Bir anda eski moduma geri dönmüştüm ve bu onu şaşkınlığa uğratmıştı, kıvrılan dudaklarından anlamıştım bunu lakin buna rağmen konuşmaya devam ettim.

" Ama daha başarılı olursam gözdeniz olurum, değil mi? "

Güldü, o inci gibi, küçük dişleri ile. Diş etlerini göstererek güldü ve bu gülüş karşısında mala döndüm. O kadar güzeldi ki gülüşü, şu an dudaklarına yapışıp 'hadi sik şimdi beni, naz yapma' diyebilirdim.

" Evet, şu ankinden daha gözdem olursunuz. "

NE ŞU AN ONUN GÖZDESİ MİYİM, BEN SADECE BEN? TEK BEN? AŞIKSIN OĞLUM YANIYORSUN MİN BANA ALEV GİBİ TUTUŞMUŞSUN SİK ARTIK BENİ, mükemmel şaşkınlığımı koruyarak(?) heyecan ile konuştum.

"Yani şu anda da mı gözdenizim? Ben? Sadece ben?"

Onayladı beni kafası ile, kafasını öne doğru eğdiğinde o güzel saçlarının kokusu doldu ciğerlerime.

"Yani, sizin gibi hırslı Üstteğmen ler ya da teğmenler yok."

Bakışlarımı masaya düşürdüm, sessiz kalarak bunu kendi içimde sindirmeye çalıştım. Bir yandan da dışarı çok fazla yansıtmamaya çalıştım. Yemeğini çoktan bitirip o naif, ince, uzun parmakları ile peçete alıp sildi o güzel dudaklarını. Ah ah, peçete olmak vardı ya şu dünyada.

Taehyung adam daha soluklanmadan tatlıyı koyuverdi önüne.

"Yiyin komutanım, can boğazdan gelir."

Ona bir baktı zeytini anımsatan gözleri ile, suyundan yudum aldı ve 'sağol' dedi sadece. Bakışlarımı yeniden haşmetlime çevirdiğimde göz göze geldik, utanmadan, sıkılmadan konuşmaya çalıştım çünkü bakışları çok delici (azdırıcı) bakıyordu.

" Yani bu yüzden mi size olan davranışlarıma rağmen beni attırmıyorsunuz buradan?"

Bir düşündü, çok kısa bir düşünüştü bu. O güzel beynini buna yormuştur ya o bile heyecan ile dolmama sebebiyet veriyordu.

"Yaptığın davranışlar beni rahatsız etmiyor, ondan atmıyorum."

Tatlısını bana uzattı, tam önüme. Uzun ve beyaz parmaklarında gezdi gözlerim. İçimde, tam o yerimde istiyordum bu parmakları. Acı ve zevk ile kaplasın vücudumu istiyordum.

"Ben diyetteyim, yer misiniz?"

E, tabii diyette olacak. O baklavalar nasıl yerinde duracak yoksa, Ah birde dokunabilsem. Yapacağım bir gün göreceksiniz, parmaklarımı orada gezdireceğim beni sertçe sikerken.

"Tabii ki!"

Büyük bir heyecan ile elimi eli üstüne koyup flörtöz bir tonda okşadım ve tutup çekmesini sağladım. Elini bırakıp tatlıyı tekrar elime aldım ve yemeğe başladım.

"Ama sizin odanıza sızıp gizlice izleme potansiyeline sahibim. Bu sizi korkutmuyor mu?"

Bakışları üstümde, her yerimde dolanıyordu lakin ben bakmıyordum suratına, bakamıyordum.

"Yapmayacağınızı umuyorum, size güveniyorum."

Güldüm hafifçe, suratına bakamasam bile gülüşümün onu gülümsettiğini hissetim. Öyle bir vibe aldım.

"Yaparsam direkt atılırım zaten."

Tekrardan suyunu yudumladı, bunu yutkunma sesinden anladım. TANRIM YUTKUNURKEN ÇOK SEKSİ AMAN TANRIM SİK BENİ MİN YOONGİ ALTINDA AĞLAT LÜTFEN, HER GECE BUNUN HAYALİ İLE TOTOMU PARMAKLIYORUM BIKTIM ARTIK ŞU KOCA SİKİNLE DOLDUR İÇİMİ. Tatlının kalanını bıraktım ve dudaklarımı ıslattım.

"Ama garip bir auraya sahipsiniz, komutanım. Bir kadını geçin, bir erkeği bile kolayca yetkiniz altına alabiliyorsunuz. Size tek böyle bakanın ben olduğumu mu zannediyorsunuz?"

Kafamı kaldırıp ona bakarak konuşma cesaretini bulmuştum, o sinsi sırıtış hiç iyi değildi. Sikimi umreye uzatıyordu hayu.

" Dikkatimi sizden başkası çekmedi diyelim. "

Güldü, boşaldım.

" Oldu mu, yapabildim mi? "

Bneim gibi flörtözlük taslamıştı, Tanrım. Sik beni sik sik. Fuck me şu an Ah. Elimi kalbimin üstüne koydum, kime depar atacağını iyi biliyordu delikanlı.

"Tanrım, gerçek sandım! He de ne iyi yaptınız be komutanım."

GÜLSÜ GENE ABİ BURADA DOMALAYIM BURADA SİK, ÜSTÜMDEKİLERİ ÇIKARMADAN GÖTÜME DAYASANDA OLUR.

"Ama gerçekten, dikkatimi sizden başkası çekmedi, siz çok cana yakın olduğunuzdan sanırım."

Elimi indirdim ve onun dizi üstüne koydum, pek sorun etmemişe benziyordu.

"Ya ben diyorum işte, siz aşıksınız bana. Kabul ederseniz olacağız da, işte."

Gerçekten flörtöz, aşırı flörtöz bir ses tonunda konuştu. Aşık.

"Azıcık sürünün canım sizde."

Ayaklandı, gitme aşkım, kal benimle daha çocuğumuzun kıyafetini seçecektik.

"Ben gideyim, size kolay gelsin."

Hızlıca ayaklandım bende, bir an tökezlesem de dengemi sağladım bir şekil. Saygı duruşuna geçtim.

"İyi günler, Komutanım!~"

Omzumu, sol omzumu pat patladı. Bir daha bu kıyafeti yıkamayacaktım. Peşinden götünü, bacaklarını, belini, kısaca her yerini kestim. O sırada Namjoon alaycı bir tonda konuştu.

"Teğmenim hiç belli etmiyorsunuz ya."

Geri oturdum, halen onun peşinden bakarken konuştum.

"Hiç etmem, hiç.."

Bir iç çektim, sevişirken o kalçaya dokunmalıydım. Ben bu masum hayallerimi kurarken jungkook konuştu bu sefer.

"İyi eşcinsel dizisi çıkar ama buradan ha. Komutan ile üsteğmenin aşkı.."

//////////////////////////////

//////////////////////////////

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Babanız geldi😉🇹🇷

Soldado | Sope Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin