ㅤㅤㅤ
❛❛ ────────────────── ❜❜
ㅤㅤㅤ
"Onun gibi birkaç tane olsaydı belki gece kulübünü yeniden açmayı düşünürdüm. Ah, yine de güzelliklerimi satardım ama hafta sonları gösteriler düzenleyebilirdim. Gerçek şu ki, hepimiz birbirimizi öldürmekle o kadar meşguldük ki. Eğlenmeyi unuttuk. Ama o biliyor. Senin kızın."
ㅤㅤㅤ
('Ötücü Kuşların ve Yılanların Şarkısı' kitabında Pluribus Bell'den Coriolanus Snow'a)
ㅤㅤㅤ
❛❛ ────────────────── ❜❜
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Songbird's Requiem: Kurgu Part 1
What happened to Lucy Gray Baird?
ㅤㅤㅤ
ㅤㅤㅤ
Kendi etrafımda dönmekten başım dönüyor.Bir yün gibi parmağının etrafına dolandım. Bir genç kız gibi sallandım, çekiciliğine dolandım. Artık beni sıcak tutmayan bir kazak gibi sıcaktım. Kim? Yünün arkasına kim bakıyor? Dolanan yünün arkasına bakan bir canavar mı yoksa bir aptal mı ? Bir zamanlar özgür kaldığında benim gibi miydin ? Ne zamandan beri musallat oldum aklına? Sadık olmayı özlüyorum, nazik olmayı istiyorum. Şimdi yıldızlar çağırırken kurt gibi aya uluyorsun. Peki yağan kar gibi neredeyse masum olan kim?- Wool, Flatland Calavry
ㅤㅤㅤ
İki kırık kalbin kaderlerini ayıran yağmurlu yaz sabahın üzerinden aylar geçmişti. 12. Mıntıka'yı esir alan kan ve ölüm kokusu yağmur suları ile silinmiş, tüm gücüyle yağan kar etrafı beyaza boyamıştı. Sıcak havalarda bir şekilde barınak bulabilen, bitki toplayıp balık tutarak hayatta kalmayı başaran Lucy Gray için şartlar zorlaşıyordu. Geceleri düzgün bir uyku uyumayalı uzun bir zaman olmuştu, yabani hayvanlara karşı tetikte olmak zorundaydı. Bu uyku sırasında gördüğü birkaç saniyelik rüyalarda kendini yıllar önceki hâlinde Dikiş'te Covey ile birlikte görüyordu. Başını sevgilisi Billy Taupe'un omzuna yaslayarak Rocky dağlarında batan güneşi izliyor, içi huzurla doluyordu. Ardından manzara hızlı bir şekilde değişiyor, Mayfair'in şımarık yüzü ve kahkahası beliriyordu. Yalanlarla kurulu bir ilişkiydi, onu Açlık Oyunları'na sürüklemişti. Ve bu anıların arasında mavi gözleri, sarı bukleleri ile ona yardımcı olmaya çalışan nazik bir adamı da görüyordu. Rüyanın sonunda silah sesi patlıyor, kurşun onu sıyırıyor ve koşarak uzaklaşıyordu. Sejanus, Spruce ve Billy'nin Panem'den kaçmayı başaran ve Kuzey'de hayatını sürdüren isyancı gruplar düşünceleri bir hayalden ibaretti. Kuzeyde bir hayat yoktu, 13. mıntıka çevresi kurak bir araziydi her yerde çürümekte olan cesetler vardı. Bu nedenle geri dönmeye karar vermişti. Vali Lipp eninde sonunda cesetleri bulmuş olmalıydı, her yerde kızının katili olarak kendisini aradıklarına emindi. Ama giderek soğuyan havalarda Kuzey'de kalmaya devam ederse yazlık elbiselerinin ince kumaşının onu korumayacağını, soğuktan donarak öleceğini biliyordu. 12. Mıntıkaya geri dönüş yolculuğunda kafasında tek bir plan vardı, göl kenarındaki kulübede saklanacak ve Covey'in onu bulmasını bekleyecekti. Üzerinden aylar geçmişti, belki de arama çalışmaları durdurulmuştu ve hayatının bundan sonrasını saklanarak geçirmek zorunda olsa da hayatta kalabilirdi. O bir galipti, oyunlarda silah kullanma becerisi olmasa da ve hayatta kalmak için hileye başvurmak zorunda kalsa da zekası ve kurnaz kişiliği onu hayatta tutmayı sağlamıştı. Botunun topukları karı ezerken çantasından çıkardığı battaniyeye sıkıca sarılmıştı. Daha önce hiç böylesine bir fırtınaya şahit olmadığını düşündü, küçüklüğünde mıntıkaları gezerken kış aylarında karın nazikçe yere düşüşü hoşuna giderdi. Ama bu sefer kar tenine her değdiğinde bir bıçak kadar keskin şekilde yakıyordu. Bazı günler titreyerek bir ağacın altında yatıyor, bazı günler ise bir mağara bulduğunda kendini şanslı hissediyordu. Uzun süredir yemek yememenin etkisiyle kemikleri sayılacak hâle gelmişti, rüzgar ile oradan oraya savrulan yapraklar kadar savunmasız olduğunu düşündü.
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Songbird's Requiem
Fanfiction10. Açlık Oyunları'ndan sağ kurtulan Lucy Gray Baird'in Hob'da işlenen cinayetlerin ardından 12. Mıntıka'nın başkanı Lipp tarafından cinayetten sorumlu tutularak sevgilisiyle kaçmaya karar verdiği o günden sonra olanlar. Bu yol ayrımı ikisini de far...