3

28 6 1
                                    

...Yazarın küçük notu...

Şafak...Evet hayatında ilk kez bir tanrı kulu tarafından kurtuluşa gidiyordu henüz bilmemesine ve anlamamasına rağmen...

(2. Not: 3. Bölümü geç girdiğim için çok özür diliyorum...)

İyi okumalar dilerim...:)

3
_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _

Yazarın anlatımıyla...

Kara duvarlar arasındaki kötülük başka bir kötülük basılmıştı Fakat bu kötülük diğerlerinden farklıydı saf kötülük değildi henüz farkında olmasalar bile saf kötülük onların anlayabileceği ya da bildiğiden çok daha büyük bir kötülüktü. Bu kelimenin tanımlanması sadece birkaç kelimeyle ifade edilemezdi... onu kurtaran kişiyi bilmeden bayılan Şafak Aslında bilmek istediği bilgi alamamıştı ama yine de saf kötülüğün Kara duvarların arasında kalmamıştı yanına uzun saçlı bir kız geldi. O kızın adı Lara'ydı. Lara'nın kum saati şeklinde güzel bir vücudu vardı. Onun kim olduğunu henüz bilmiyordu Şafak ama öğrenmesi yakın mı Sadece Lara'nın olduğu bir ordu biraz garip gelirdi zaten sadece Lara'da değildi Lara sadece abisinin kardeşiydi.
Abisi mi kimdi? Abisi hem herkes tarafından tanınan hem de hiç kimse tarafından tanınmayan kişiydi. O Çağatay Kara'ydı senin emrinde hareket etmeyen sert bakışlı biriydi hem ünlü hem ünsüz bu adam tezat kelimesinin tam anlamıyla vücut bulmuş haliydi Lara Şafak'ın alnına dokundu ve ateşi olup olmadığını kontrol etti Şafak tek kelimeyle yanıyordu zaten sızıp kalmıştı hem psikolojisi hem de bedeni bu ağır darbeleri kaldırmıyordu.
Yavaşça ve sessizce yanında bulunan askerine emir verdi onu arabaya götürmesi için fakat neden bu kadar ilgileniyordu. Şafak'la asıl amaçları neydi bu insanlar kimdi Şafak bu sabah olmuştu hani henüz bazıları uyanmasa da nerede sırları uyandıktan sonra zihni birer tilki gibi etrafında dolaştıracaktı. Asıl mesele ise onu kimin neden kurtardığıydı. Onu kurtaran kişiyi
bilmeden bir arabaya bindirildi ve korku dolu anlarının olduğu kara duvarlı evden yavaş bir şekilde uzaklaştı... Fakat o gitmesine rağmen oradaki olayların kaos ve kanı olduğu yerde her
an artıyordu orada savaş verenlerden biri aslında çok merak edilen kişiydi o Çağatay Kara'ydı. Savaş tüm dünyada ki kansızlık oranı düze çekebılecek kadar kan vardı her dakika
- ya da her saniye daha doğru olacaktır- bir beden yere yığılıyordu. Etrafa masumluğun kıyısından geçemeyecek insanlar acı içinde yerde ölüyordu tıpkı o öldürdükleri masum canlar gibi... Duvarlar ne kadar koyu olsada bu
duvarları kana boyamak Bay Çağatay'ın işiydi peki her zaman bir çıkarı olan bu avcının Şafak için çabası niyeydi? Bu sırada Şafak herşeyden habersiz huzurlu bir şekilde uyuyordu bir doktora göstermişti onu Lara doktor; Şafak'ın dinlenmesi gerektiğini yalnız kolunda ciddi bir şekilde zorlandığını ardından alçıya aldığını söylemişti. Tanımıyordu Lara onu nasıl bir hayat olduğunu, nasıl zorluklara göğüs geldiğini hepsini merak ediyordu ama sorması için önce uyanması gerekiyordu. Lara herkesin altında yaşayan bir savaşçı olduğuna inanıyordu. Haklıydı Şafak güçsüz ve güçlü arasında kalan bir savaşçıydı... En azından eger insanların dışlaması onu savaşçı kılıyorsa.

-Sabah-

Yazarın anlatımıyla...

Sabah gün doğmuştu güneş geri gelmişti vazgeçilmez edasıyla her gün herkese, her şeye
Güneş yine tepedeydi ve merak ediyordu yarım bırakarak izlediği ardından yerini Ay'a devrettiği olayları öğrenmek için tekrar yerini aldı. Dün gece saat 02.04'e kadar kan da cesetlerde yerdeydi sonrasında polis sirenleri evden yankılandığı sırada zaten herkes toz olmuştu. Polisler her yeri dik dik etsene tek iz tek kanıt yoktu... Komiser sıkıntılı bir nefes verdi. Yanında duran genç polis konuştu.
" Komiserim iyi misiniz?" diye sordu cevabını bilsede
" Nasıl iyi olayım oğlum görmüyor musun etraf kan bir reva savaş hali ama tek ip ucu yok duvarda mermi izi çukuru var kendisi yok bu nasıl iş off " dedi sıkıntılı bir şekilde halbuki hiçbir bilmiyordum asıl suçlu kameradan onları izliyordu.
"Oğlum salaklar daha kamerayı fark etmedi bunlar kendilerine birde polis mi diyor?" Dedi abisinin yanındaki Lara burnundan güldü.
Çağatay ayağa kalktı oturduğu sandalyesinden
ve yavaşça küçük kulübenin kapısına ilerledi Lara arkasından onu izliyordu arkasından seslendi.
"Hey! Nereye gidiyorsun ya?"
Cevap veremedi.
"Aloo"
Cevap veremedi.
"Off kime diyorum ben?"
Cevap veremedi.
"Cevap vermeyecek misin?"
"Çık ordan ve yanıma gel" dedi kısık bir sesle ama Lara onu duymuştu hızlı adımlarla ilerledi.
Ve yanına vardığı anda küçük kulübe de içindekilerde kül olmuştu... Lara son anda Çağatay sayesinde kurtumuştu. Lara'nın bembeyaz sade elbisesi bir anda kırmızıya boyandı kanı bunu anlat sadece onun elbisesi değildi aynı zamanda cesetlerle beraber toz olun evin duvarları da kırmızı kana bulanmıştı
Bir anda patlayan bombalarla yanındaki kız kardeşinin etkilendiğini gördü Çağatay ve sakinleşmesi için ona çapkın bir gülüş attı bunu gören Lara korku doğrulu gözlerini ona çevirdi.
"Ne-neden o...orayı patlatın?" Diye sordu Lara Çağatay'ın cevabı ise çok gecikmedi.
"İçeride polislere çalışan ve düşmanımız olan bir sürü kişi vardı ve ayıklayamıyordum bu yüzden ben de hepsini patlattım" diye açıkladı sakince onun arkasına kız kardeşi Lara o kadar da sakin değilli değildi çünkü çok büyük bir travması vardı ne zaman olduğunu bile tam hatırlayamadığı bir travma. Ve abiside bu travmayı çok iyi biliyordu. Bu yüzden yavaşça elini omzuna koydu ondan sarılması beklenemezdi zaten sarılmazdı sarılmayı sevmediğini söylerdi etrafında tek Lara olduğu için buna karşı çıkmazdı ama artık başına yeni bir bela daha açılmıştı bu bela kim miydi tahmin edin siz de kim olabilir evet tabii ki Şafak. Şafak demişken o uyanmış mıydı bir anda bu soru Lara'nın kafasını karıştırdı ve evlerinde - daha doğrusu saraylarında- hizmetçisi Ela'yı aradı.
"Alo" dedi Lara
"Merhaba efendim" dedi tedirginlikle Ela
"Şafak hanım uyandı mı?" Diye sordu Lara
"Hayır henüz uyanmadı efendim " dedi Ela
"Tamam uyandıktan sonra bana haber verin"
"Siz nasıl isterseniz efendim "
"Tamam "
"İyi günler efendim " dedi Ela
"Sanada, teşekkürler" deyip kapattı Lara kapatır kapatmaz Çağatay konuşmaya başladı.
" Eve dönmemiz gerekiyor hadi " dedi ve büyük adımlarla ilerledi Lara onun arkasından ilerledi. Şoför ;
"Efendim nereye gidiyoruz?"diye sordu cevabını Lara verdi.
"Ofise gid-" diyordu ki lafını Çağatay kesti.
"Hayır eve gidiyoruz "dedi o sırada Lara'nın telefonu titredi aryan hizmetçileri Ela'ydı Lara önce biraz şüphelendi eve saldırı düzenlenemezdi sonra hatırladı Şafak...

Evde...
Şafak'ın anlatımıyla...

Bir anda gözlerimi korkuyla açtım etrafıma
baktım burası neresi? Diye sorular beynimde dönüyordu burası sanki orası değildi kocaman bir odadaydım etraf bembeyaz sade bir şekilde dekore edilmiş ve küçük gümüş detaylı şık ve sade bir görünüm kazandırıyor. Gözlerim etrafta dolaşırken bir durdu kahverengi bir sehpanın üzerinde bembeyaz laleler duruyor olduğunu görmek sanki burada mutlu olurum diye düşünüyorum ama...
Off tamam bunları düşünmüyorum...
-E bi zahmet biraz olumlu olsan ölesin herhalde
Ölmem ya ölsem şimdiye ölmüştüm.
-Daha yeni başlıyoruz Şafak...
İç sesimle kısa bir sohbetten sonra yavaşça yataktan kalktım ardından kapalı kapıya ilerledim banyo olduğunu düşünüyorum yani öyledir herhalde kendimi banyo kapısından içeri attım ve buz gibi suyla yüzümü yıkadım.
Sonra nerede olduğumu düşündüm beni kim neden kurtarsın diye düşündüm sonra bunları bir liste yapmaya karar verdim sonra ne yapacağım kim beni kurtardı neden kurtardı diye bir liste yapacağım içinde kağıt kalem olduğunu düşündüğüm çalışma masasına ilerledim yan tarafta küçük bir çekmece vardı onu hemen açtım içinde bir sürü a4 kağıdı ve birkaç tane kalem buldum ondan sonra hemen masanın önüne geçtim sonra aklıma elimin altçılı olduğu geldi.
-Aha bu planda mahvoldu dakika 1 gol 1 .
Buldum iç ses buldum
-Ne buldun
Sen yapacaksın listeyi.
-NE!
LÜTFEN İÇ SESCIĞİM !?
-Tamam da nasıl
Kafadan iç ses kafadan bir liste
-Peki.
Ben söyleyeyim sen tut aklında
-Hadi bakalım hayırlısı
Bizi-
Tamam şimdi ilk bizi değil de beni ya
-off tamam
BENİ KURTARA BİLECEKLER VE NEDENLERİ

1=》

-İlk kim?
Ateş
-Ne saçmalıyorsun o pislik dövülürken çıt çıkarmadı!
Ya belki pişmanlık duyuyordu.
-Sen tam bir gerizekalısın ŞAFAK!!!

Bir anda kapının tıklatılması iç sesimle konuşmamı böldü gelen kimdi? Anlık bir cesaretle
"Gell" diye seslendim kapı açıldı içeri gelen beyaz ten sarışın bir kızdı zayıf bir vücudu vardı onu baştan aşağı bir süzdüm elinde biraz kahvaltılık malzeme vardı bir porsiyon kahvaltılık e sanırım biraz açıkmış olabilir ama biraz tamam çok acıktım ama ya zehirliyse ay çok mu filmi izliyorum ben kız yavaşça elindeki tepsiyi yatağımın üzerine bıraktı
" Merhaba Şafak Hanım bugün nasılsınız? Bu arada ben Ela " dedi ismi gibi büyük ve güzel ela gözleri vardı.
" merhaba memnun oldum ismimi söylerdim de sanırım siz biliyorsunuz" dedim
"Evet efendim peki nasılsınız kolunuz iyi mi?"
Diye sordu cevabını verdim.
"Teşekkürler iyiyim siz yani ben ne zaman buraya geldim?" Diye sordum bu bilgiye ihtiyacım var.
"Eee şey-" diyordu ki lafını kim olduğunu bilmediğim biri böldü.
"Sen çıka bilirsin Ela" dedi yabancı
"Tabi Lara hanım " dedi odadan çıkarken
"Merhaba Şafak " dedi Lara denen kadın yarısı beyaz diğer yarısı siyah uzun aslında çok uzun
çarpıcı saçları vardı, hafif kilosu vardı ama ona kilo değil kas denirdi kasları ne çok belli nede çok belli olmayan türdendi, kumral bir teni vardı büyük gözleri ,küçük burnu vardı.
"Merhaba kimsiniz ve beni neden kaçırdınız"
Dedim.
"Kaçırdınız mı?" Dedi kaşlarını çatarak.
"Evet Kaçırdınız" dedim.
"Pardon birini kurtarırsa itiraz mı ediyor? En azından yetişkinlerde böyle mi oluyor?" Dedi iğneleyici bir sesle.
" Ne anlamadım kurtarmak benim iznim olmadan beni buraya getirdiniz bu kurtarmak mı oluyor siz bir sözlüğe mi baksanız acaba?"
Dedim
-Helal be kızım düşmana acıma!
Aynen be iç ses.
"Ne yani orda kalmak mı isterdin?" Dedi ama cevap veremedim çünkü buna verebileceğim bir cevabım yok ama yoktan varetmek benim işim
"Kurtarılmaya çok ihtiyacım oldu o zaman neredeydiniz?"

....

şafakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin