Şanssız kişi

69 15 19
                                    

O günkü dersler bitmişti. Her kes evine dağılmıştı. Minho koluna bakarak evine dönüyordu. Aslında çıkışta Jisungla gitmeyi planlıyordu, amma Jisung zil çalar çalmaz koşarak sınıftan çıkmıştı. 

Her zaman her kesten sonra çıkan Jisung, bu kez her kesten önce çıkmıştı. 

Minho az çok tahmin edebiliyordu. Büyük ihtimalle kendisinden kaçmıştı. Ama şu an onun için önemli değildi. Nasıl derler, midesinde kelebekler vardı. 

O dersten beri odaklandığı tek şey kolundaki alçıydı, ya da üzerindeki o yazı ve kalp.

Minho sonunda eve gelmişti. Annesi evdeydi, babası hala işte olmalıydı. 

Ayakkabısını çıkardı ve odasına geçti. Üstündekileri çıkarıp rahat şeyler giydikten sonra aşağı annesinin yanına, mutfağa indi.

"Anne ben geldim."

"Hoş geldin oğlum, kolun nasıl?" Annesi tabağa yemek koyup Minhonun önüne koymuştu, kendisi de onun karşısında oturmuştu.

"Bunlar ne? Koluna kim çizdi bunları?"

"Kolum iyi anne, onları da sınıftan bir arkadaş çizdi." Bunları derken Minho gülümsüyordu.

O yemek yerken annesi de yanı başına geçmiş, alçının üzerinde çizilmiş her şeye bakıyordu ki, o yazılmış "Seni seviyorum" yazısını ve yanındaki kalbi görünce gözünü sonuna kadar açıp oğlunu kolundan dürtmüştü.

"Minho," Minho onu duysa de başını yemekten kaldırmamıştı, çok güzeldi.

"Efendim anne."

"Oğlum bunları bir arkadaşın çizdiğine emin misin?" Minho duyduğuyla başını annesine çevirdi.

"Bu nasıl soru? Tabi ki eminim!"

"Bu yazı bana pek arkadaşça gelmiyor bebeğim" Deyip elini yazıya uzatmıştı. Evet annesi dersler ve iş konusunda çok inatçı ola bilirdi amma kalan konularda oğluna en yakın olan kişi de kendisiydi.

"Ne diyorsun anne ya!"

"Aman aman bir de inkar ediyor! Yok ben yemem! Kim bu şanssız kişi?"

"Yanılıyorsun anne, şanssız de- Anne bana ne dedirtiyorsun sen!"

Annesi kahkaha atıp oğlunun koluna vurmuştu. Minhonun ailesi hakkında en sevdiği şey homofobik olmamalarıydı. 

"Oğlum, Minhom ben seni senden iyi tanıyorum. O yazıya bakınca nasıl gülümsediğini gördüm ben bir kere. Gözlerin bile gülüyordu!"

"Anne.." Annesi Minhonun yüzünden öpüp yanından kalkmıştı. Minhoya ve kendisine portakal suyu koymuş, yeniden masaya geçmişti. Minho da yemeği bitirmişti.

"Anlatacak mısın yoksa çatlatacak mısın?" Annesi neredeyse yerinde zıplıyordu. Oğlundan daha heyecanlı görünüyordu.

"Anne yaşlı başlı kadınsın gözünü seveyim, ne yapıyorsun. Hem de şu anlık çatlatmayı seçiyorum."

"Öncelikle, yaşlı olmamı yüzüme vurmanı kınıyorum. İkinci olarak da ne olursa olsun arkandayım oğlum. Sen şu sınıftan geç bir bak düğün bile yaparım size."

"Anne ne diyorsun ya!" Minho gülerek yerinden kalkmış, annesinin verdiği portakal suyunu içip masanın üzerine bırakmıştı. Ardından da annesinin yanağından makas almıştı. 

"Zamanı geldiğinde anne"

"Hain!" Annesi de güldüğünde, Minho yukarı odasına kalkmıştı. Uyumak istiyordu.

New classmate ~MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin