kelimelerimin yetemeyeceği kadar çok

25 6 31
                                    

"Ders bitmiştir, çıkabilirsiniz" Çalan zil sesiyle Songhoon hoca ayağa kalkmış, eşyalarını alıp odadan çıkmıştı.

Evet diğerleri çıkabilirdi. Amma dersler bittiği için asıl cehennem şimdi başlamıştı Jisung için. Lisa hocanın dırdırlarını ve emirlerini dinlemek oldukça yorucuydu. Ufak sinirlenmesinde bile hemen patlardı. 

Ve Jisunga sinirlenmesi tamamen an meselesiydi, dans etmek onun için eğlenceli olabilirdi, ama şarkı söylemekte çok daha iyiydi. Dans etmek en sonuncu hobisi bile olabilirdi.

Şimdi ise yan sınıflar ile birlikte konferans salonuna gidiyordu. Minho Jisungun tedirgin ve hoşnutsuz olduğunu fark etmişti, bu yüzden yanına geçip belini okşamıştı. Jisung ona bakmadı bile, elin sahibini tanıyordu artık. Onun elleri her seferinde beline kemer gibi sarılıyordu çünkü, alışkanlık yaratmıştı.

Sonunda geldiklerinde herkes salondaki sandalyelere oturmuştu. Her sınıftan bir kaç kişi vardı ve sınıflar grup şeklinde yerleşmişti. Jisung odadaki herkesi saymaya başlamıştı. Ama kaç kez sayarsa saysın iki kız eksik çıkıyordu hep. Erkekler iki kişi fazlaydı. O iki kişinin bu gün derse gelmediğini düşündü.

"Rahat görünmüyorsun, hocaya söyleyelim de pencereleri açalım mı?" Minho Jisungun kulağına eğilmiş, sormuştu. Nefesi boynuna deydiği için daha da kasmıştı kendini, bacaklarını birbirine bastırmıştı. Son zamanlar fazla yaşanıyordu bu durum.

"Olur, söyleyelim." Jisungun sesi nefes nefese kalmış bir şekilde çıkmıştı. Fazla etkileniyordu, ama bu kadarı da çok fazla diye geçiriyordu içinden.

Minho Jisungun gözünün önüne gelen saçları kulağının arkasına geçirdi parmaklarıyla, ardından kalkıp salona yeni gelmiş hocanın yanına gitmişti. Jisung ise kendi kendine 'saçmalama, bir sese de tahrik olmazsın' diye geçiriyordu ama nafileydi. İşi çabuk bitirip ayrılmak istiyordu bu gerici ortamdan. Pencerelere yanaşan Minhoyu fark etti, tek tek hepsini açmıştı Jisung rahatlasın diye.

Önemseniyor muydu bu kadar? Kendisini gerçekten seviyor muydu Minho?

Bir kaç gündür sebebi Minho olan girdiği bu stresten de tek çıkış anahtarı Minhoydu. Her türlü Minho anlayacaktı zaten her şeyi. Tepkisini bilmiyordu Jisung. Her zaman en kötü ihtimaller gelirdi aklına. 

"Evet, söylediğim kişiler partner olacaklar. Bir aksaklık istemiyorum. Zaten başım ağrıyor, ben onla dans etmem diyenin dilini koparırım. Lütfen sakinlik salonda hüküm sürsün." Lisa konuşmaya başlamıştı.

"Geldim, şimdi bir az daha iyi misin?" Minho yerine oturup tekrar Jisunga dönmüştü.

"Bilmiyorum, hızlıca buradan çıkmak istiyorum. Çok bunaldım." 

"Pencereleri açtım, içerinin havası düzelir beş dakikaya. Suya falan ihtiyacın var mı?"

"Biraz sessiz ol, hoca duyup sinirlenecek sana."

"Hiç kendini düşünme zaten."

İkisi de sessizleşmişti. Lisanın seçtiği kişileri dinliyor, gerginlikle kendileriyle eşleşecek kişiyi bekliyordu ikili.

Yavaş yavaş çiftler çoğalmaya, çok az oturan kalmaya başlamıştı.

Ve her kes bittiğinde bir birlerine baktı Minho ve Jisung. Kendilerine eş olacak kişi yok muydu yoksa...

"Han Jisung ve Lee Minho, son çift de sizsiniz." Jisungun heyecandan dili tutulmuştu. Ne yapacağını şaşırmışken kendisine gülümseyerek elini uzatan Minhoyu fark ettiğinde boğulmakta olduğu bir sudan kurtarılmış gibi hissetti. Tuttu hemen onun elinden. İkisi el ele yürürken Jisungun aklından sadece birlikte oldukları güzel anılar geçiyordu. Elleri birbirine kenetlenen iki genç de tarif edilemez duygular yaşıyordular, amma Jisung onları saklamakta zorluk çekiyordu.

New classmate ~MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin