3/3

51 10 2
                                    

Beni kendine çekti ve gözlerime aynı geçen gün baktığı gibi yoğun bir şekilde baktı. 

''Bu seninle ilk başlangıcımız Harry.'' dedi. Kendimi garip hissettim. Ne başlangıcından bahsediyordu?

Aklımdan geçenleri anladığını biliyordum bana gülümsedi ''Bazı şeylerin cevabını alacaksın.'' dedi sadece.

Ben ise hala anlamsız gözlerle ona bakarken gözlerimi bir kaç kere kırpıştırdım, o sırada gözlerimi öptü ve bana gülümsedi. Bu gülücük o kadar tanıdıktı ki gerçekten de benim ruhuma baktığını hissetmiştim.

Bana gülümsüyor elimi tutuyordu, aniden bir yere geldik ve üstümüzde ki kıyafetler değişti. Ben üstümde ki suite bakarken ona çevirdiğim bakışlarımla onu inceledim. Oldukça çekici gözüküyordu.

Aniden dans etmeye başladık, kocaman bir salonda beraber dans ediyorduk ve onu incelemeye başladım. Bu güzel mavi gözleri benim kokumla birlikte yoğunlaştı ve kırmızıya çalar bir renge büründüğünde ona karşı kayıtsız kalamadım ve bende gözlerimi kapadım.

Kulağıma yaklaştı ''Sadece beni hisset.''

Gözlerimi açtığımda göz kapaklarımdan narince gözlerimi kapattı ve görüşüm tekrar siyahlaşırken sadece arkada çalan opera ve bana olan yoğun bakışlarını hissediyordum.

Gözlerim kapalı olsa da onun bakışlarını iliklerime kadar hissediyordum. Hatta öyle yoğundu ki resmen kalbimi delip geçiyordu. 

Bana bakarken ben onunla ettiğim dansa devam ettim bana sadece gözlerini kapat demişti.

Belimi kavrıyor beni nazikçe döndürüyordu. Bu salonda tek başımıza dans ediyorduk ve arkada ki operanın sesi git gide kısılıyordu.

Gözlerimi açamıyordum, istesem de yapamıyordum. 

Beni en son döndürüp kendine yaklaştırdığında kulağıma eğildiğini hissettim, sıcak nefesi boynumu okşarken bir kedi misali istemsizce kafamı eğmiştim.

''Şimdi gözlerini açabilirsin Harold.'' demişti.

Gözlerimi açtığımda bana çok yakın duran mavi gözlerini görmüştüm, ona ağzım açık bir şekilde bakarken bana olan bakışları beni öyle etkiliyordu ki bütün duvarlarımı onun için tek tek indiriyordum. O sırada arkada çalan opera tamamen kesilmiş kulağımda çınlayan tek şey hızlıca atan kalp atışlarım olmuştu.

Öyle yoğun bir şekilde içime bakıyordu ki, resmen beni gözlerimden okuduğunu düşünmüştüm. Elmacık kemikli yüzü ve kusursuzca oraya yerleştirilmiş mavi gözleri bana bakıyordu, öpülmekten kızarmış dudaklarında göz gezdirdim. Benim sayemde kızardığını fark etmem ile sırıtışım genişledi.

Tam beni öpeceği sırada gözlerimi kapadım.

Gözlerimi açtığımda gördüğüm rüyanın etkisiyle şaşkınca etrafıma baktım. Normalde sadece gözlerini hatırladığım bu Alfanın şu anda yüzünün en detayına kadar hatırlıyordum. Bunu fark etmem ile şaşkınca yataktan kıpırdandım.

Hızlıca üstümü değiştirdim. O olduğunu biliyordum. Alfamın Louis Tomlinson olduğunu biliyordum.

Sırıtmama engel olamadım. Ve koşturarak merdivenleri indim şu anda nereye gideceğimi ve ne yapacağımı bilmiyordum ama dışarı çıkmak istiyordum. Sanki büyük bir arayışın içinden kurtulmuş gibi hissettim. Aradığım değerli bir hazineyi bulmuşçasına mutluydum.

Merdivenden indiğimi gören annem bana doğru ilerledi. Ayakkabılarımı alırken bana yaklaştı ''Harry neler oluyor?'' şaşkınca sordu.

Ben kocaman gülümsedim ''Anne buldum.''

My Soul Didn't Have A Twin, Oh? | Larry Stylinson [Three-Shot]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin