canlar hello, saat gecenin üçü. uyku tutmadı yazıyom. Yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayınn iyi okumalars💗
○
○
○
○《Gece'den》
Salona ve koridora baktı. Ardından dışarı çıktı. Ne olduğunu anlamamıştım birini arıyordu galiba. Bardağı tezgaha koyup salona geçeceğim sırada Yağız kapıdan içeri girdi. Bana doğru aceleyle geldi ve tek cümle kurdu. İşte şimdi ne olduğunu anlamıştım.
"Gece, Doğa yok!" dedi.
gece, doğa yok...
"Ne...nasıl, ne demek doğa yok?!"
"Bildiğin yok işte! her yere baktım yok!"
"Ben...ben bilmiyorum." arkamdaki koltuğa oturdum ve kafamı ellerimin arasına aldım. Doğa niye yoktu? sabah sabah nereye gitti bu kız? bir yere gitse bana haber verirdi. Kaçtı mı yoksa! Of Doğa gene nerelere kayboldun?
Merdivenden gelen sesle kafamı kaldırıp baktım.
"Ne bu tantana kardeşim ya, bir uyutmadınız." dedi Kuzey homurdanarak.
"Kuzey, Doğa yok! Sana söyledi mi bir şey?" dedi Yağız abisine yaklaşarak.
"Hayır söylemedi."
"Of çıldırcam ya çıldırcam!" diyerek salonun etrafında dolanmaya başladı Yağız.
Zilin çalma sesiyle ilk önce Yağız'a baktım ardından kapıya doğru koşturdum. Kapıyı Doğa'nın gelme ümidiyle açtım fakat karşımda Kuzey'in sağ kolu Oktay duruyordu.
Oktay arkamdaki Yağız'a doğru konuşmaya başladı.
"Abi, söylediğin gibi tüm herkese sordum. Nerede olduğunu buldum. Uğur ile beraber pastaneye gitmişler ama nasıl gittiğini bilmiyorum." dedi Oktay. İçime bir rahatlama geldi. Pastaneye mi dedi o?
Ya sabah sabah senin pastanede ne işin var acaba? hadi olsa bile bize haber vermesi lazımdı yani. Biz burda Doğa hanım için meraklanalım, ama Doğa hanımlar pastanelefe gitsin. Oh ne ala memleket ya.
"Tamam Oktay sağol, işinin başına dönebilirsin." dedi ve kapıyı kapattı Yağız. Büyük adımlarla salona doğru gitti ve kendini koltuğa attı. Ayağını sallıyordu ve sinirim bozulmuştu. Kuzey de karşı koştuğa oturduğunda kimse konuşmuyordu. Doğa'nın gelmesini bekliyorduk. Umarım bizi ağaç etmezdi.
Doğa gelene kadar güzel bir kahvaltı hazırlayıp yedik. Bu süreçte Kuzey ile göz teması kurmamaya özen gösteriyordum. Aynı şekilde Yağız ile de. Gönlümüzü alsalar bile aklımdan çıkmayacaktı. Şimdi ise sofrayı toplamış koltuklara yerleşmiştik. Sabırsızlıkla hala beklemekteydik.
Gelen zil sesiyle oturduğum koltuktan bir fırlayışım var, önümdeki sehpaya çarptım.. Doğa ile fazla takılınca bu tarz sakarlıklar olabir yani..Gerçi biz kaçırılmaktan birbirimize zaman ayıramayalı baya oluyor.
"Doğa!" Kapıyı açtığım an karşımda Doğa'yı görmemle elindeki poşetleri umursamadan üstüne atladım. Tam bir koala gibi yapıştım kızın üstüne. Gelen gözyaşlarımı geri yolladıktan sonra Doğa'dan çekildim. Kolundan tutup içeriye sürükledim ve elindeki poşetleri alıp tezgaha koydum. Geri Döndüğümde tekrar sarıldım.
"Sen nerdesin? haber vermeden çıkıp gittin." dedim bir anda.
"Of gece, dur bi soluklanayım." dedi ve koltuğa yürüdü. Bende arkasından gittim ve Kuzey kalktığı koltuğa geri oturdu. Doğa ise karşısına oturduğunda ben ve Yağız ayaktaydık. Doğa'nın karşısına geçip sorgulamakta gücenmeyecektim tabikide.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAR'IN FISILTISI
General Fiction2 ajan kız Türkiye'de polislerin bile bulamadığı cinayeti bulup,seri katillerin evine giderler ve kızın sakarlığı yüzünden kaçırılırlar...işte o bir sakarlık kaderlerini belirledi...