iyi okumalarr canlarım.
yıldıza basmayı ve yorum atmayı unutmayınız🫶🏻
○
○
○
○《Doğa'dan》
"Baba..."
"Anne..."
"Gelme! Anne." diye nefes nefese uyandım. Ağlamaya başladım. Nefes alamıyordum.
Yağız soran gözlerle doğruldu. Bana baktığında yüzünü korku sardı. Benim gözlerim dolduğu için önüm bulanıklaşmaya başladı. Yağız endişe içinde beni tutup kendine çekti.
"Doğa'm, tamam kabustu sadece güzelim. Geçti bitti." dedi bana sarılırken. Göğsüne çekip yasladığında kollarını iyice sardı ve başımdan öptü. Ben hala olanları düşünüyordum. Annemin yerde yatan halini, kanlı bıçağı...
"Yağız..." diyebildim zar zor çıkan sesimle. Saçlarımı öpüp sarıldığında burnuma gelen kokusu beni sakinleştiriyordu. Ama gördüğüm rüya hala aklımdan çıkmıyordu. Gözümün önüne gelen görüntülerle ağlamak şiddetlendi. Ben niye sürekli kabus görüyorum? İyi bir rüya göremeyecek miyim hiç? Başka kabus mu yok neden hep bu?
"Tamam tamam, düşünmemeye çalış güzelim." dedi kulağımın dibinden. Ben hala gördüğüm rüyanın etkisindeydim. Filmle alakası olduğunu düşünmüyorum çünkü ben zaten sürekli kabus görüyordum. Bu da üstüne gelmişti sadece. Düşünmemehe çalışıyordum ama aklıma sürekli gelip duruyordu. Koridoru dönüşüm ve gördüğüm manzara.. Işıkların kapanıp karanlıkta kalmam, açıldığında ise karşımda duran adam...
"Bana sarılmayı bırakma olur mu?" dedim sakinleşmeye çalışırken. Yağız'ın bana sarılması herşeyi kolaylaştırıyordu. Ağlayıp rahatlamam bitene kadar Yağız sürekli benimle ilgilendi ve rüyamı düşünmeme engel oldu. Bir süre sonra sadece bir rüyadan ibaret olduğunu, gerçeğinin ise geçmişte kaldığını düşündüm. Ağlamak zaten uyku getiriyordu, bizde gecenin köründe uyandığımız için daha çok uykumuz geliyordu. Benim bu bitmeyen kabusladım yüzünden Yağız da uyanıp duruyordu. Onu da uykusuz bırakıyordum.
"Yağız..." dedim ağlamamın bitmesiyle. Sakinleşmiştim ama bir o kadar da uykum tekrar gelmeye başlamıştı.
"Efendim Doğa'm?" diyebildi.
"Sana hem teşekkür ederim, hem de senden özür dilerim." dedim mahçup dolu hir sesle. Beni tutup hafiften yana çekti. Üstten üstten bana baktığında sorgularcasına kaşı kalktı.
"Özür dilemenin sebebi nedir?" diye sordu çatık kaşlarıyla.
"Seni sürekli uyandırıp duruyorum. Benim yüzümden..." derken sözümü kesti. Çatık olan kaşlarını mümkünmüş gibi daha fazla çattı.
"Duymamış olayım Doğa. Gerçekten duymamış olayım böyle bir cümleyi. Burda söz konusu sensen hiçbir şeyin önemi yok. Uyku zerre önemli değil." dedi sakin bir sesle ama kaşları tam tersini söylüyordu. Bu halde beni gerçekten sakinleştirmişti ve ilgilenmişti. Daha ne diyebilirdim ki?
"Peki o zaman. Teşekkürler tekrardan. Sana borçlanmış gibi hissediyorum gerçekten. Benimle burda ilgilendiğin için, tek bırakmadığın için..." dedim gözlerine bakarak. Beni tekrar göğsüne yaslayıp saçlarımdan öptü.
"Asla Doğa asla. Hissetme böyle bir şeyi. Sen iyi ol o yeter güzelim." dedi ve sarıldı. Yayağın içine girdik. Kollarının içi zaten sıcakken üstümüzdeki pikeye hiç gerek kalmıyordu aslında. Bu çocuğu hak edecek ne yaptım ben ya? sadece takılıp düşmüştüm ve beni yakalamıştı. İşte herşey orda başlamıştı. Acaba düşmeseydim kaçabilecek miydim? Veya sonrasında neler olurdu? Ben şuan neden bunları düşünüyorum ki hem? Of Doğa gene saçmaladın be kızım. Az önce ağlıyordum şimdi ise neler düşünüyorum. Cidden benim duygu değişimlerime hayranım.
![](https://img.wattpad.com/cover/361912489-288-k824722.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAR'IN FISILTISI
General Fiction2 ajan kız Türkiye'de polislerin bile bulamadığı cinayeti bulup,seri katillerin evine giderler ve kızın sakarlığı yüzünden kaçırılırlar...işte o bir sakarlık kaderlerini belirledi...