Yapamadığı denklem sorusuyla uğraşıp duruyordu ama bir şekilde sonuç çıkmıyordu. Siliyor, tekrar çözüyor ama bir şekilde sonuç doğru çıkmıyordu.Sonuncu kez soruyu silip baştan çözmeye çalıştı Felix, çıkmayan sonuçla bir hışımla üstünü çizdi.
"Git ya git çözmeyeceğim seni. Çıkmazsan da çıkma aptal sonuç." diye homurdanırken yan tarafındaki
Minho'den gelen sesle kafasını çevirdi." Bir de ben bakabilir miyim soruya?" diye kafasını uzatmıştı bugün tanıştığı çocuk.
" Tabii ki bakabilirsin, ben çok denedim ama hatayı nerde yaptığımı bulamadım. Formüle göre gitmiştim aslında ama anlamadım ki." diyip dudaklarını şişirdi Felix.
" Tamam, tamam gel bakalım çözebiliyor muyuz." diyip dikkatle soruyu okumaya başladı Minho önemli bulduğu noktaları küçükçe çizip soruyu bitirmişti.
O da Felix gibi formül üzerinden gitmişti ama sonucu bulabilmişti. Kendinden küçük olan da hatasını bulabilsin diye adım adım yazmıştı çözümü.
"Bak bakalım çözümde eksik yaptığın kısım neresiymiş?"
Çözümü incelemeye başlayan Felix gördüğü detayla ofladı ve söylenmeye başladı. "Ya inanamıyorum bir insan nasıl küp açılımını nasıl yanlış yapar ya? Resmen iki kısımda da a'nın karesini almışım."
Tepkilerini tatlı bulan Minho "Bir soru üzerinde fazlaca uğraştığında yaptığın hatayı tekrarlamaya devam ediyorsun istemsizce, kafana takma çok da büyük bir eksik değil." diyip çocuğu rahatlatmak istedi.
"Doğru diyorsun ama işte hep böyle olunca bir noktada sinirlerim bozuluyor." diye karşılık verdi.
"Olur öyle şeyler takma kafana. Alanın neydi bu arada?" diye bir soru yöneltti Minho ortaya.
"Eşit ağırlık, senin?" diye yineledi soruyu Felix.
"Aslında sınava çalışmıyorum ben. Bölümdeyim zaten." diye içten bir gülümsemeyle cevap verdi Minho.
"Aa gerçekten mi, ne okuyorsun?" diye şaşkınca sordu karşısındaki kısa saçlı çocuğa Felix.
"Tıp okuyorum, en azından okumaya çalışıyorum diyebilirim sanırım." sonunu biraz daha kısık sesle söyleyince kıkırdamaya başlamıştı Felix.
"Voah! Tıp mı gerçekten, çok zor değil mi?" diye şaşkınca sorusunu yöneltti.
"Yani kolay diyemem, zor ama hallediliyor bir şekilde sanırım." diye mütevazi bir cevap verdi Minho.
"Mütevazi olmana gerek yok , ikimiz de biliyoruz ki fazlasıyla zor."
"Kabul, kabul." diyip yumruğunu uzattı çakması için Minho. Bekletmeden yumruğunu uzattı Felix de.
"Teşekkür ederim ben şimdi geri döneyim, sana da tekrar iyi çalışmalar Minho." diyip içten bir gülümsemeyle karşılık verdi.
"Ne demek, iyi dersler." diyip karşılık verdiğinde gözü kendilerine bakan sincap yüzlü çocuğa gitmişti. Garip bir şekilde bakıyordu ama takmadı çok, o da Felix gibi dersine döndü.
Aradan geçen birkaç saat sonrasında öğrenciler öğlen olduğundan bir süreliğine ara veriyor bir şeyler atıştırıyorlardı, artık bir rutin gibi bir şey olmuştu bu.
Felix annesinin Jisung ve kendisi için hazırladığı yemek kabını çıkardı. İçerisinden iki adet sandviç ve meyveler vardı.
"Lee teyzem ya , çok seviyorum bu kadını minnoş resmen." diyerek çantasından sabahtan hazırlayıp termosa koyduğu çayı çıkardı Jisung da.
"Afiyet olsun aşkım." diye cevap verip sandviçinden kocaman bir ısırık aldı.
"Jeongin sanki bir süredir gelmiyor, görmüyorum." diye bir konu attı ortaya Felix arkadaşının durumunu merak ettiğinden.
"Bilmiyorum ki Felix'im ya, hiç görünmüyor ortalıklarda." diye mutsuz bir surat ifadesiyle oflandı.
Jisung birkaç aydır Jeongin'den hoşlanıyordu ama ne yazık ki Jeongin bir süredir kütüphaneye uğramaz olmuştu.
Normalde üçlü birbirlerini gördüklerinde selam verir hatta oturur sohbet de ederlerdi ama Jisung için işler biraz farklıydı beğeniyordu gamzeli çocuğu.
"Akşam mesaj atar sorarım ben istersen." diye bir fikir attı ortaya Felix.
Jisung duyduğu şeyi hızlıca onaylamak için " Evet, evet sorsana neden gelmiyormuş. Umarım hasta falan değildir ya." diye cevap verdi.
"Tamamdır bebeğim hallederim ben." diyip yemeğinin son lokmasını da bitirmişti Felix.
İki çaylarını içerken Jisung da çözemediği soruları gösteriyordu Felix'e. Kendisi sınava dil bölümünden gireceğinden Felix matematik kısmında ona göre daha iyi kalıyordu.
"Bebeğim bu soruyu ben de çözememiştim Minho anlattı bana da küp açılımını yanlış yapmışım ama sen formülü eksik yazmışsın, bu şekilde düzeltirsen cevap çıkıyor bak."
Kumral çocuğun söylediği şeyle dikkatini sorudan alıp yüzüne bakmaya başlamıştı. Bu uzun bakışların sebebini anlamayan Felix "Noldu, niye öyle bakıyorsun?" diye sordu.
"Ben sanırım bu Minho'yu bir yerde daha gördüm diye hatırlıyorum. Bugün ilk kez görmedim sanki."
dedi Jisung."Nerede gördüğünü hatırlayabiliyor musun?".
"Hayır işte onu hatırlayamıyorum, neyse zamanla gelir aklıma zaten aşkım." diyerek geçiştirdi konuyu.
İkili sohbetlerine devam ederlerken karşılarındaki manzara çok da görmeyi bekledikleri türden değildi. Kapıdan gelen Jeongin'i gördüler ama hiç de tahmin etmedikleri bir şekilde.
Elini tuttuğu sevgilisiyle çocukların yanına gelen Jeongin "Selam! Görüşmüyoruz bayağıdır." dedi.
İkili anlık bir şaşırsalar da Felix Jeongin'i cevapsız bırakmamak için "Evet bir süredir göremiyoruz seni buralarda, kaçtın sandık." diye devam ettirdi.
Jeongin ve Felix konuşurken Jisung gözlerini ellerinden çekemiyordu. Sevgili oldukları ya da flört oldukları çıkarımında bulunmak çok da yanlış sayılmazdı ona göre.
"Bir yere kaçtığım yok bir süredir Changbin ile diğer küçük kütüphaneye gidiyoruz, genelde daha az kalabalık olduğu için haliyle odaklanması da daha kolay oluyor."
Sohbetin başından beri dahil olmayıp Jeongin'i bekleyen Changbin elini uzattı ve " Changbin, tanıştığımıza memnun oldum. Jeongin bahsetmişti Felix ve Jisung değil mi?" diye sordu.
"Öyle evet , biz de memnun olduk." diye cevap verdi Felix yüzündeki gülümsemeyle.
Jisung ise olayları tepkisiz bir şekilde izliyordu. Jeongin'in sevgilisi olduğunu bilmiyordu ve bu öğrendiği gerçek çok da iyi gelmemişti ona.
•••