BÖLÜM-1 SOKAKTA

4 1 2
                                    

Sabah yazın kavurucu sıcağında uyandım. Tabii ne kadar uyuduğum tartışılırdı. Zaten bir duvarın kenarında, sokakta, üstü yırtık kıyafetlerle kim uyuyabilirdi ki ?

    Ben uyurdum, uyumalıydım, zorundaydım.

Kafam altındaki taş yüzünden ağrıyordu. "Of, kırdım kafamı !" Söylenerek yerimden kalktım. Etraf boştu ve kimse yoktu.

  Aslında gururumu yenmek basitti, etrafta birileri olsada yaşamak için çöp karıştıracaktım.

"Eveet, mesai başladı! Ay güne başlamadan, Allah'ım sen bana Peygamber sabrı ver!"  Biliyordum herkes bana deli görmüş gibi bakacaktı. Ama yaşamak için bunu yapmalıydım. Çokta umrumda değildi.

Arka sokağa doğru ilerliyordum.  Çöpün yanına gidince içine doğru eğildim. Gördüğüm ekmek beni mutlu etmişti. Daha bir lokma bile yenmemişti sadece üstünde küçük bir küf vardı. Gözlerim açıldı ve bir anda içine atladım.

Ekmek elimde kafamı kaldırdığımda bana hayvan görmüş gibi bakan üç varlığı gördüm. Varlık diyorum çünkü onlarda bana öyle bakıyorlardı.

Onlara yan yan bakarken arkama yaslanmak istemiştim ve yılda bir tutan sakarlığım kendini ortaya
çıkarmıştı.

   Zaten nerede rezil olmak orada ben yiğidim!

"Iyy çöp mü ?  Ha ha ha!" İşte Allah'tan Peygamber sabrı istememin hakkını veren insanlar! "Evet çöp turşu surat!"

Kız dediklerim karşısında yüzünü ekşitti. Oha, harbiden turşu süratlı bu kız! Kendi kendime gülmeye başlayınca kız "Zır delisin sen! Zır, zır!"

Buna daha da fazla güldüğümü görünce kaçar adımlarla uzaklaştılar. Bende demin hiç bir şey olmamış gibi çöplere bakmaya devam ettim. Elime gelen bez parçasına bakıyordum. "Bu ne be! İnsanlar bunları mı giyiyor!"

Allah'ım sen bu zenginlerin aklına sahip çık!

Tövbeler ederek kıyafeti elimden bıraktım. Bu neydi ya hu böyle!

"Bu bez parçalarını giymekten vazgeçmeyecekler." Benimle beraber söylenen bu adamın kim olduğunu merak etmeden duramıyordum.

Arkamı döndüğümde gözlerini üzerime dikmiş bana bakan adamı gördüm. "Ne var ilk defa mı benim gibi bi güzellik görüyorsun?" Bunu dalga geçerek söylemiştim. O da bunu anlamış olacak ki "Of güzellik akıyo be!" Diyerek gülmüştü.

"Günlük insan iletişim sınırımı geçtim bile." Diyerek işaret ve orta parmağımı birleştirip alnıma yaklaştırdım ve görüşürüz diyerek uzaklaştım.

Ne olduğu belirsiz insanlarla konuşmazdım. Dalgınlığıma gelmiş olmalıydı ki gülüşmüştük bile!
Hızlı adımlarla Deniz'i bulmaya çalışıyordum ki koşarak yanımdan geçen Mert'i gördüm.

Peşinden koşarak "Noldu lan Memo!" Diye bağırdım. "Lan Ay parçası kaybolmuş! Koş bulak şu kızı!" Hızlı adımlarla koşmaya başladık. "Deniz'le Murat nerede Memo?" Mert'e yetişmeyi başarmıştım. "Onlar üst sokağı arıyorlar."

Tam üç sokak boyunca koşmuştuk fakat bu kız hiç bir yerde yoktu! En sonunda belki Deniz ve Murat bulmuştur umudu ile bizim sokağa doğru ilerlemeye başladık.

Sokağa geldiğimizde ellerinde ki bir dal sigaraları ile yere çökmüş gök yüzünü izleyen Deniz ve Murat'ı gördük.
Onlarda Dolunay'ı bulamamışlardı. Bizim geldiğimizi gören Murat ayaklandı fakat yanımızda Dolunay'ı göremeyince yüz kızartıcı bir küfür savurdu.

Deniz ise sigarasını yere atıp ayak ucuyla söndürdü.
"Gelin yapabileceğimiz bir şey yok hava karardı bile. İçeri girelim."

   İçeri girelim dediği yer, yer olsa bari!

Yıkık dökük evin içine girdiğimizde hepimiz bir yere kıvrıldık ve uyuduk. İçim rahat değildi Dolunay bizsiz uzun süre yaşıyamaz. Gün içinde yorulduğumuz için hızlıca uyumuştuk fakatben uyuyamıyordum.

Saatin kaç olduğunu bilmiyordum. İçimde bir huzursuzluk vardı. Dışarıya bakmak için ayaklandığımda kimsenin olmadığını fark ettim. Hızlıca koşarak kendimi dışarıya attım. Deniz oradaydı ve koşuyordu. Arkasına bakarak hızla ilerliyordu ve arkasında onu kovalayan bir adam vardı.

Siyahlara bürünmüş adamın yüzü görünmüyordu fakat elinde bir şey vardı.

Yerden hızlıca birkaç taş aldım ve birini adama doğru fırlattım. Adama ya da yakınına gelmiş olacaktı ki dönüp bana baktı.

"Hey bana baksana!" Diye bağırdığımda benim de arkamdan bir adamın geldiğini gördüm hızlıca kaçmaya başladığımda adamın da hızlı bir şekilde geldiğini gördüm.

Bir kaç sokak kaçtıktan sonra çok yorgun düştüğüm için kollarımla bacaklarımı tuttum. Adam bir anda kafamı yukarı çekerek burnum ve ağzımı kapatacak bir bez parçası yerleştirdi. Biraz direndikten sonra bitkin düştüğümü fark ettim. Son duyduğum şey Denizin bırakın onu demesiydi.

KATİL İLE YÜZ YÜZE (2. vers)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin