BÖLÜM-3 TANIŞMA

2 1 0
                                    

Damla Çelik -19
Demir Ada -20
Ömer İzmir -21
Gülcen Algün -19
Eray Özay -20

Karşı takım kendini tanıttığında sıra bize gelmişti.

Yeşil Ayza Yakamoz -20
Deniz Dinç -22
Murat Efe Algün -20
Mert Çalışır-20
Dolunay Özgür -18

Tanıştıktan sonra sırasıyla eğitimciler dosyalarımızı okumaya başladılar. Aslında daha önceden okudukları şeylerin özetine bakıyorlardı.

Masanın başındaki adam konuşmaya başladı. "Takımları ayıracağız. Siz ayrılın!"

  Abi anlamayan var mı? Zaten bunları aramıza almazdık.

Birbirimizi tanıdığımız şekilde gruplaştıktan sonra bizleri odalarımıza götürdüler. Odalarımız sıra sıra diziliydi ve bahçelerimiz  birleşikti.

Odama yeni gelmiş ve etrafı kontrol edecekken gelen ses ile irkildim.

   "Saat 23.00 itibari ile kimse odasından dışarı çıkamaz."

  Size ne be şimdi nasıl bal gibi de çıkıyorum gör!

Önceliğim oda kontrolü idi çünkü kamera ya da herhangi tehlike oluşturabilecek her şeyden arınmalıydım.

Yavaşça yatağımın başlığının olduğu kısıma gittim. Orası Deniz'in odasının duvarı ile birleşikti ve duvara vurarak anlaşabilirdim. Bir kere duvara vurdum ve bekledim. Bu 'gel' demekti, karşılık olarak iki kere tıklama sesi duydum, bu isi 'tamam' demekti.

  Yavaşça balkon camımı açtım. Deniz'in içeriye gelmesini beklemeye başladım. Bu sırada yatağın altını üstünü kontrol etmiştim bile.

  Deniz sessizce gelmişti, ruhum bile duymadan. Yatağın üstüne oturup bana ne yaptığımı sordu. "Bu insanlara inanacak değiliz herhalde, ayrıca bir ölüm olayı varsa neden bunun detaylarını bize vermediler?"

  Bu söylediğim Deniz'i biraz düşündürmüştü, "Haklısın. Kızım var ya, beynini yerim senin!" Bunu dedikten sonra ona tebessüm ettim. "Odaları kontrol edin kamera ve benzeri şeyler olabilir, kimseye de güvenmeyin."

  Deniz bir kere daha bana bakıp kafamı okşadı. "Tamam oldu bil diğerlerine söylerim." Bana göz kırpıp dikkatlice odamdan çıktı.

  Her yeri kontrol ettim ve bulduğum tek şey telefonun içindeki ses kayıt cihazıydı. Bahçeyi kontrol edememiştim fakat artık yemek vaktiydi.

  Hızlıca dolabın kapaklarını açtım. Üzerime beyaz bir tshirt altima ise normal bir gri pantolon giydim. Saçlarımı alttan bir at kuyruğu yaptığımda kendimi rahat hissediyordum.

Odamın kapısının bir anda açılması ile şaşırmıştım. "Yemek saatini de açıklamıştık toplantıda hazırsan takip et." Bu sesin sahibi yeşil gözlü eğitmenimdi.

Hızlıca yanına geçip onu takip etmeye başladım. İlerlerken bir yandan ona bir soru yönelttim. "Cinayet, onun hakkımda bilgi ne zaman vereceksiniz?" Mimiklerine kadar her şeyine dikkatle bakıyordum, yalan söyleyip söylemediğini öyle anlıyacaktım.

"Size yakında dosyaları göndereceğiz dava çözme becerilerinize de bakmalıyız." Haklıydı, o yüzden sustum.

  Yemekhaneye gittiğimizde yeşil gözlü adam kendi yerine geçti, bense tabak alıp menüden yiyeceklerimi seçtim. Tabağıma bulduğum her şeyi koyuyordum çünkü yemek bulmuşken tabii ki tıka basa yiyecektim. Sıra tatlıya gelince şekerpare tatlısını gördüm tatlıyı sevmediğim için onu es geçmiştim.

İçecek olarak ayran alınca karşı takımın hayvan gibi bakışları altında kalmıştım. Bana ne onlar gibi olmamak benim suçum mu? Türk'üm ben tabi ayyrran içeceğim.

Bizim çocukları bir masada oturmuş görünce hemen yanlarına gittim. Hepsi oturmuş yemek yiyorlardı.

Yavaşça Deniz ve Murat'ın yanına geçtim. Kısık bir ses ile öne eğilerek, "Odalarınızı kontrol ettiniz mi?"  Diye sordum. Teker teker başlarını salladılar. Yine aynı şekilde şekilde öne eğilerek "Bir şey çıktı mı?" Bu sefer Dolunay önr eğilerek " Yatağımın altından bir tane kamera ve telefonun içinden ses kayıt cihazı."

  Diğerleri ise sadece ses kayıt cihazı olduğunu söylüyordu. Dolunay 'ın önüne eğilerek "Eğitmenin kim?" Diye sordum. Kumral kıvırcık saçlı bir adamı parmağı ile gösterdi.

  Arkamı döndüğümde adam gülerek bir şeyler anlatıyordu. Onda bir tehlike hissetmemiştim.

  Önümüzü dönüp yemek yemeye başladık. Yemeğimi yerken karşı takımı gözetliyordum. Rahatça yemek yiyor ve gülüşüyolardı. Dolunay bir anda "Belki de biz abartıyoruzdu-" diyecekken hepimizin sinirli bakışları yüzünden sustu.

  Bir süre sonra karşı takımdan bir kızın nefes almakta zorlandığını fark ettim. Hızlıca sandalyemi çektim ve bir bardak su alıp kızın yanına koştum.

Karşı takımdakiler bana değişik bakışlar atarken be yapmaya çalıştığımı anladılar. Adı Eray olan çocuk bir küfür savurarak yanıma geldi ve kollarımdaki kıza yardım etmeye çalıştı. Bir anda sözde burada güvende olduğumuz geldi ve bağırdım. "Hani güvendeydik lan! Kız nefes alamıyor yardım etsenize!" Bağırmam ile eğitmenler bize dönmüşlerdi.

Kızın eğitmeni koşarak yanımıza geldi ve bizi uzaklaştırdı. Eğitmeni buraya geldiğine göre gidebilirdim.

  Arkamı dönüp yavaşça ilerlemeye başladım ki yeşil gözlü eğitmenimin sırıtmaya başladığını gördüm.

                         Sanırsam deli.

Çocuklara el kol işareti yapıp gelmelerini söyledim. Onlarda yemeklerini bırakıp yanıma geldiler. Hep beraber odalarımıza gittik zaten şu koca binada bildiğimiz tek yer burasıydı.

  Yatıp dinlenmek istiyordum bunu sonra konuşabilirdik.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 15 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KATİL İLE YÜZ YÜZE (2. vers)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin