GÜNAHIN GELİŞİ
geçmiş
"m-macaque"
macaque neden kekelemişti? bunu anlayamayacaktı...
y/n'ye wukong her zaman bakamıyordu. çünkü kardeşlik ile toplanıyorlardı her seferinde. bu yüzden olanları macaque'a anlattı ve macaque başta tereddüt etti ama sonra arkadaşı ve arkadaşının kardeşi için bunu kabul etti.
wukong ile macaque anlaşmalı olarak geliyorlardı. bir gün wukong bir gün macaque geç geliyordu. kardeşlikten kimse şüphe etmezken şüphe edip şüphesini saklayan biri vardı.
golden-winged peng.
onun gözünden hiçbir hareketleri kaçmamıştı wukong ve macaque'ın.
fırsatını buldukça kardeşliğin önünde tartışma konusu olarak wukong ile macaque'ın geç gelmesini ortaya koyardı. ama wukong ve macaque bir yolunu bularak bu işten sıyırırdı.
bir gün bu kuş merak etti. ve o gün ise nöbet sırası macaque'taydı. wukong, yerinde dururken peng ayağa kalktı ve;
"ben biraz dolaşıp geleceğim. sizde sonra anlatırsınız bana azure."
"tamamdır kardeşim. istediğin yere git ama dikkatli ol."
"tamam"
altın kanatlarını açtığı gibi macaque'ın mağarasına uçtu. mağaranın girişine gelmeden önce, macaque'ın mağaradan çıktığını fark etti. işte şimdi tam zamanıydı. bir kayanın arkasına saklandı ve maymunun ortadan kaybolmasını bekledi. macaque portalı ile ortadan kaybolunca peng belirdi yine. yavaş ve sessiz bir şekilde mağaranın içine yol aldı.
evin içerisine girmeden önce birkaç kıkırdama sesi duydu. işte sonunda kaynağa varmıştı. kapıyı tıklama gereği duyarak kapıya tıklattı. "kimsin?" diye bir ses geldi kapının arkasından. peng, büyük ihtimalle kapıyı yabancılara açmıyor diye düşünerek kapının ardından "kardeşlikten peng ben. asıl sen kimsin?" dedi. kız kapıyı yavaş bir şekilde açtı ve altın kanatları gördü. bu abisinin bahsettiği o sinir bozucu kuştu.
y/n başta içeriye almaya tereddüt etti ama sonra 'belki zarar gelmez' dedi ve altın kanadı içeriye aldı. peng, tekli bir koltuğa kendini atarak kanatlarını gerdi ve kollarını arkasında birleştirerek kıza yan gözle baktı.
y/n her ne kadar bundan rahatsız olsa da aldırış etmedi ve o da bir koltuğa oturdu. kendini germeden normal bir şekilde çömelerek oturdu.
peng:"adın ne?"
y/n: "y/n sun wukong peng."
peng kızın soyadına şaşırdı. demek sun wukong ile arasında bir birleşme vardı.
peng:" sun wukong'un neyi oluyorsun?"
y/n:"kız kardeşiyim. bir sorunun mu var?"
peng:"hayır y/n~ bir sorunum yok. sadece merak ettim."
sırıtmaya başladı altın kanatlı peng. y/n bu sırıtışından rahatsız olmuş olsa da bunu dışarı vurmamaya çalıştı. kapı tıklama sesi gelince y/n irkildi. bu macaque olmalıydı. abisi ve macaque ona eve kimseyi almaması için tembihlemişti. ama o bu kuralı çiğnemişti.
macaqu:"y/n kapıyı açacak mısın? işin mi var? sana istediğin şeftalileri getirdim hadi"
y/n:"açacam ama kızma."
macaque:"duruma bağlı hanımefendi hadi."
y/N ayağa kalktı ve kapıyı yavaşça açtı. macaque içeri girdiği anda pengi gördüğü gibi gözleri ile dik dik yukarıdan kıza baktı. 1.65 boy ve 1.78 boy karşılaştırılmamalıydı diye geçiştirdi y/n.
peng:"ooo hazretleri girmeyi düşünür müydü? ya da bebek bakıcısı"
y/n duydukları ile siniri tavan yapmıştı. arkasını döndüğü gibi tam pengin üstüne uçacaktı ki macaque onu uçmadan tutuverdi.
macaque:"y/n! sakin ol be kızım!"
y/N:"o kim oluyorda bana bebek ve sana bebek bakıcısı diyor lan!?"
peng ayağa kalktı ve kızın önünde durdu.
peng: "sen kim oluyorsun da yabancıyı evine alıyorsun minik?"
y/n işte o zaman sinirlenmişti. sinir kotasını dolduran sözcük "minik" sözcüğüydü. pengin gagasını tuttuğu gibi duvara fırlatacaktı ki peng kanatları ile kzıın yüzüne vurduktan sonra bıraktı. macaque işte o an sinirlenmişti ve kızı yatağına atıp pengi karşısına almıştı.
macaque:"sen kimsin kıza vuruyorsun?"
peng:"asıl o kimde beni duvara fırlatmaya çalışıyor?"
macaque:"o sun wukongun kız kardeşi y/N. ve sende ı kıza el kaldırmaya cesaret edecek son kişisin."
dedi ve kuşun altından portal açarak kuşu yok etti. ardından y/N'ye kızgın bir şekilde döndü.
y/n yapacak birşeyler ararken çarşafın altına saklandı korkudan. macaque bir of çekti ve çarşaftan kıız çıkarmaya çalıştı. y/n çarşafın altına daha da girmişti. macaque "kurtçuk gibi oynama da çık dışarı lan!" dediği anda y/n çarşafın içinden çıkayım derken yere düşüverdi. macaque derin bir kahkaha patlattı.
y/n: "ya banane sen bana bağıracaksın amaa!"
macaque bu sefer ciddilik moduna girdi ve yere baktı. y/n'ye ciddi ciddi bakarken kapı tıklama sesi geldi.
wukong:"ben geldim neler oldu!?"
macaque bir of çekti ve ayağa kalkıp kapıyı açtı. wukong içeriye girdiği gibi yerde bağdaş urmuş kız kardeşini buldu.
wukong:" lan ben sana demiyor muyum kapıyı biz hariç başkasına açma diye"
y/n: "ama zarar gelmez diye düşündüğm!"
macaque: " biz bizden başka kimseyi alma diyorsak almayacaksın y/n"
macaque kızgın bir bakış attı. aynısını wukong da atmıştı sana. sen ise sadece kenarı daha fazla geçmiştin ve bir kedi gibi kuyruğunu bacağına dolamıştın.
GEÇMİŞ BİTTİ HAYDİ GELECEĞE
wukongdan
kız kardeşimin nerde olduğunu bulmaya çalışırken aklıma gelen fikir ile yerimde durdum. tabi ya. kim kaçırabilirdi ki macaque'tan başka!
..........
herkes nöbete girmiş biraz erken atam dedim