Bölüm-2

27 2 8
                                    

"Sabah saatlerinde Mehmed Nur Camii'nin bulunduğu sokakta bir cinayet meydana geldi. Cinayetin sabah ezanı okunduktan sonra, 05.20 sularında gerçekleştiği düşünülüyor. Polisin belirttiğine göre cinayete kurban giden adamın, 4 gündür hırsızlık suçundan aranan suçlu olduğu tespit edilmiş. Katilin kim olduğu henüz bilinmiyor."

Nehir, sabah 08.30'da okul yolunda giderken bir kitapçının önünde bu haberi okuyordu. "Neden sürekli cinayet haberleri çıkıyor?" diye düşündü. Tearnik Eyaletinde gerçekten de cinayet haberleri çok fazlaydı. Ve katil her kimse, poliserin beceriksizliğinden faydalanıyor olmalıydı. "Polis olursam iyi bir ekiple eyaleti kurtarabilirim." diye düşündü Nehir. Aslında büyüyünce oyunculuk okumak istiyordu. Sesi çok güzeldi ancak şarkıcı olursa evsiz kalacağını düşünüyordu. "Her neyse, okula geç kalacağım."

▪︎▪︎▪︎

-Selen? Sabahın köründe ne yapıyorsun?
-Şu gazeteyi okuyorum. Katil her kimse bizden daha çok adam kesiyor.
-İyide, katil her seferinde aynı kişi mi?
-Ben öyle düşünüyorum. Bence şehirde seri katil var.
-Hassiktir.
-Ne oldu?
-Tedirgin oldum.
-Eylül, mal mısın? Sıradan vatandaş değiliz biz. Kendimizi koruyabiliriz. Ayrıca yanında Ram ve Leto var.
-Sende Ramazan'a Ram demeye başladın sanırım.
-Daha iyi oluyor böyle.
-Ramazan, kendisine böyle denmesinden hoşlanmadığını söylemişti.
-Ama Leto diyor?
-Leto dışında biri ona böyle seslendiğinde hoşlanmadığını söylemişti.
-Peki..anlıyorum.
-Sence İrem kabul edecek mi teklifimizi?
-Bilmem, eder gibi görünüyor. 3 gün bilgi doğruluğunu araştırmak için yeterli bir süre bence. Üstelik Mimo gibi büyük bir çete için. oldukça yeterli.
-Bazen Mimo'nun nasıl ayakta kaldığını merak ediyorum.
-Mimo ile Uşaq arasında çok fark var aslında. Mimo her zaman büyüktü, Uşaq ise zamanla büyüdü.
-Çok felsefik konuşuyorsun Selen.
-Gel birde öpeyim.

Selen, Eylül'e yaklaştı ve dudağına öpücük kondurdu. Başkası olsa sevgili olduklarını sanardı ancak onlar böyle anlaşıyorlardı.

▪︎▪︎▪︎

-Eylül'den ne haber var Sude?
-Mimo mafyası ile görüştüğünü ve 3 gün sonra haber vereceğini söyledi.
-Anladım.
-Başkanım, sizce de mafyalarla iş birliği yapmak güvenli mi?
-Bende çok güvenmiyorum ancak yapabileceğimiz bir şey yok. Phoenix'in yadigar setinden bahsediyoruz, kolayca bir kenara koyabileceğimiz bir şey değil bu.
-Ya gerçekten efsane ise?
-Sanmam, eski insanlar kanıt bırakmış.
-Mağaralara çizilen şekiller mi?

Başkan, Sude'ye yan gözle baktı.

-Başkanım, ya Mimo ile Uşaq iş birliği yaparak yadigar seti parçalarını çalarlarsa?
-Gerekli önlemler alınacak Sude, 3 gün bekleyelim de bakalım.
-Siz yinede dikkat edin başkanım. Ve mümkünse halk, belediye ile mafyanın iş birliği yaptığını öğrenmesin.
-Haklısın, dikkat edeceksek bu konuda dikkat etmemiz önemli.
-...
-Ne bakıyorsun öyle? İtibarımız zedelenirse kalırız öyle. Halk bize güveniyorken bunu boşa çıkarmamalıyız.
-Haklısınız başkanım.
-Şu Kaliteli Mercek'in başkanı ne zaman gelecekti?
-Elif mi?
-Heh evet.
-Saat 11.30 gibi başkanım.
-Çok yok, 2 saat kalmış sadece.
-2 saat 18 dakika başkanım.
-Tamam Sude, teşekkürler.
-Çıkayım mı başkanım.
-Evet, bende işlere göz gezdireyim.

▪︎▪︎▪︎

Erdal, her zamanki gibi kendi ofisinde oturuyordu. Emri altında çalışan bir polis kapısını tıklatıp içeri girdi.

-Yahu, Özkan, ben sana kaç kere dedim kapıyı çalsan bile ben "gel" demeden içeri girme diye. Bir türlü anlayamadın şunu be adam.
-Şefim, öğlen 12.00 gibi denetlemek için birileri gelecekmiş.
-Ne?
-Çözülen ve çözülemeyen davalara, suç oranına ve karakolun durumuna bakacaklarmış. Durumu düzeltmezseniz rütbeniz düşürülebilirmiş.
-Özkan, şimdi denir bu? Hemen toparlayın karakolu. Kimse etrafta gereksiz dolanmasın bugün. Çalışkan bir ekip hazırla, davalara göz atsınlar. Serbest gelenler de evine gidip üniforma giysin.
-Siz ne yapacaksınız şefim?
-Başımın çaresine bakarım ben. Sen dediğimi yap.
-Peki şefim, nasıl isterseniz.

Tearnik Eyaleti Muhafızları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin