3: Karanlıkta Üşümek

220 28 4
                                    




Taylor Swift - I hate it here

Ayaz


Hissetmiyordum.

Sanırım yıllardır aradığım cevabı bulmuştum.

Ben herhangi bir şey hissetmiyordum.

İnsanların kolaylıkla üzüldüğü hatta ağladığı durumlarda benim hislerim tamamen değişiyordu. Hayır kalpsiz falan değildim buna emindim ama sinirlenmek dışında hiçbir duyguyu çok uzun zamandır beynimde barındırmıyordum sanki.

Uyanıyordum, herhangi bir şey damarıma basıyordu, alay ediyordum.. sabahlarım böyle geçiyordu mesela. Gün içinde ise tamamen huysuz biri olurdum, pozitif bir duyguyu uzun zamandır tatmamıştım hatta bana o kadar imkansız geliyordu ki kendimi asla o şekilde göremiyordum. Geceleri ise..

Gecelerimin çoğunu hatırlamazdım.

Vücudumun alabildiği kadar alkolü alıp bulduğum ilk hatunla gecemi geçirirdim. Sabahları baş ağrısı çeker yine de aynı rutinimden vazgeçmezdim asla.

Yani işim gücüm ya seks yada alkoldü.

Hayatımdaki insanlar ise geçiciydi, şu yaşıma kadar herkesin bir gün siktir olup gideceğini düşünerek onlara karşı bağlanmamaya yemin etmiştim çünkü böylesi kolaydı, böylesi acısız yoldu. Gerçi.. acı çekmeyeli de yıllar olmuştu. Ne başkasının yerine acı çekmiştim ne kendim için acı çekmiştim. Hayır yine de kalpsiz olduğumu düşünmüyorum, belki zorlarsam.. hissederdim.

Gözlerim önümde duran boş bira şişelerinde gezindi bir süre. Kendi beynimin içinde öten bir sürü ses, arkamdaki yüksek sesli ortamın gürültüsünü bastırıyordu. Ne yanımda yiyişen çift ne de arkamda yarınlar yokmuşçasına dans eden insanlar umurumda değildi.

Arkama yaslandığım koltuktan kalkmadan etrafıma bakındım, saatin kaç olduğundan haberim yoktu ama hava aydınlanana kadar saatin kaç olduğu beni ilgilendirmezdi zaten. Beynim öyle bir dönüyordu ki sanki düşünmemek için derinliklere itelediğim her şey bir anda beynimde toplanmış ve bana baskı yapıyormuş gibi hissediyordum.

"Ayaz."

Ses kulağıma ulaşana kadar omzuma konulmuş eli hissetmeyen bedenim ses kulaklarımda çınlar gibi bir etki yaratınca hissetmeye başlamıştı.

Başımı yana doğru çevirip kaşlarımı çatarak sesin sahibine baktım. Dora, hafif endişeli bir suratla bana bakıyordu, nedensizce suratına yumruğumu geçirmek istedim o an. Birinin benim için endişelenmesi tepemin tasını attırırdı nedensizce.

"Eve bırakayım seni kalk hadi."

Yüksek sesli müziği bastırmak için sesini yükselttiğinde hafifçe yüzümü buruşturdum ve omzumu elinden çektim, arkama daha çok yaslandım.

"Git sen."

"Sen neyle geri döneceksin? Benim arabayla geldik ya buraya kardeşim."

"Ben hallederim." Diye kestirip atıp hızla.

Dora tekrar itiraz etmek için ağzını açınca sinirli bir nefes verdim.

"Siktir git oğlum sinir etme adamı!"

Dora müziği bastıran sesimle derin bir nefes çevirip tamam anlamında başını sallayarak doğruldu. Bu sırada hızla kolunu yakaladım.

"Sigara paketini versene bana."

Hızla cebine uzanıp kendi paketini çıkarırken bakışları önce masada sonra bende gezindi merakla.

"Daha yeni iki paket almadın mı sen üç saat önce?"

Buz Mavisi /bxb/ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin