⚕|•İ𝐳𝐥𝐞𝐧𝐢𝐦•|⚕

182 17 83
                                    

⚕•This is a memory from 10 years ago.

Hey, anne topu bana at!

Küçük, tek katlı evimizin bahçesinde ailem ile çoğu zaman yaptığımız gibi topla oynuyorduk.

Annem ve babam işten sonra kalan zamanı bana ayırmaları, benimle vakit geçirimeleri, gerçekten muhteşem, onları gerçekten çok seviyorum!

Top bana doğru yaklaşırken topu karşılamış daha sonra babama atmıştım, babam ise topu anneme atacağı sırada top karşı komşumuzun bahçesine girmişti.

"Tatlım biraz daha dikkatli olmalısın."
annem koyu lacivert saçlarını kulaklarının arkasında atmış saçlarından daha koyu lacivert gözlerleriyle babama bakıyordu.

Annem, her fırsatta babamla gerçekten birbirlerini severek evlendiklerini söyler, benimde zamanı geldiğinde gerçek aşkı bulacağımı söyler dururdu. Evet, eğer bir aşk yaşayacak olsaydım bu babamın ve annemin ilişkisi gibi olmalıydı, çünkü bu zamana kadar ne kadar zorluk çekerse çeksinler, hiç bir zaman birbirlerinden ayrılmamışlardı.

Kısa bir aradan sonra çitlerin arkasında beliren babam, bize doğru bakıyordu. "Hey topu aldım, ama gerçekten çok yoruldum, içeri geçmeye ne dersiniz?" bir yandan da elindeki topu tek parmağında döndürüyordu.

Parmağındaki topu çitlerin üzerinden, bizim bahçeye doğru firlatmıştı. Ben ise ona hayranlıkla bakıyordum, siyahın en koyu tonu saçları, ve bir o kadarda siyah gözleri ile anneme göz kırpıyordu. o gerçekten çok yakışıklı, umarım büyüdüğümde babam gibi olurum!

İçeri geçerken, babam en yakın arkadaşının geleceğini söyledi, Bu ise demek oluyordu ki, en yakın ve tek arkadaşım Buster, bize gelecekti!

"Baba!, baba! Buster de bize gelecek mi?" meraklı bir surat ifadesi ile babama bakmaya başlamıştım.

Evet Buster'i çok seviyordum, çünkü benim için kardeşten farksızdı!
Çoğu anımı onunla geçiriyor, annem ve babam işte oldukları zaman onlarda kalıyordum.

Babam biraz eğildi, daha sonra ise saçlarımı okşamaya başladı.

Gelir, tabii ki! sen oturma odasına geç bizde masayı hazırlayalım annenle, Fang.

Tekrar doğrularak mutfağa doğru ilerliyordu ki, babamın telefonu tektar çaldı.

Annem bir elinde kaşıkla tencereyi karıştırırken bir andan da kimin aradığı merak etmişti.

"Kim arıyor hayatım?" bir kaşını yukarı kaldırmıştı, annemin de içine bir kuşku düşmüştü.

Yoksa yine o ürkütücü adam mı, arıyordu?

Babam cebinden telefonu çıkararak mutfağın mermerine yaslandı. Ardından telefonu açıp, açmamak arasında kaldı.

Telefonu açmaya karar verip, telefonun kulağına doğru götürdü. Fakat o adamın kalın ve ürkütücü sesi neredeyse bütün odayı kaplamıştı.

"Sana ne kadara kadar bu parayı toplamanı dile getireceğim.?"

Kesintili bir şekilde konuşuyordu, ve bu adamın bir gün aileme zarar verme gerçeğinden gerçekten korkuyordum. Evet bu zamana kadar pek birşey yapmamıştı, fakat ya bir gün onları benden ayırırsa?

Neredeyse her gün bize o büyük miktardaki parayı toplamamızı, eğer bu parayı toplamassak, aileme dönüşü olmayan bir şey yapacağından bahsediyordu.

Janet x Fang / İhanete Karşı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin