⚕|•𝗛𝗶𝘀𝘀𝗶𝘇 𝗞𝗮𝗹𝗽•|⚕

225 12 59
                                    

Ne zamandan belli, güneş ışığını göremedim? kaç gündür yemek yemek yemedim? Bu işkence ne zamana kadar devam edecek? kimse sesimi duyamayacak mı?

Ah doğru benim -tatlı yuvam- Bu lanet olası beyaz dört duvardı değil mi?

İlk olarak annem ve babam öldü.

Şimdi sıra bendemi?

Bedenim yere değen betona
her temasında daha da uyuşuyordu. yanımdaki demire zincirlenmiş bu ellerim, belkide asla buradan kendini kurtaramayacaktı.

Belki bir umut buradan çıkabilirdim.
Çıksam da bu lanet karanlığımı aydınlatan kimse olmayacaktı yanımda, ilk sırada olan ailem bile.

Yara bere içinde kalan yanaklarımdan süzülen soğuk yaşın etkisiyle demir kapı büyük bir şevketle açıldı. Onlar bundan zevk alırdı. Öldürmek, kesmek, yakmak.

Böylelerinden istesende kurtulamassın, ya da kurtuluşu aramaya çalışırsın. Bulamayacağınız bir labirentin sonu gibi düşünün..

O çıkış sizin ruhunuzu oraya hapsetmek için kaybolur, yada bilerek yok edilir.
Bedeniniz ile oraya hapsolmuştur.
Yada hapsedilmiştir, kim bilebilir..

Ama onlar biliyor, yada sadece bildiklerini sanıyorlar.

Bana doğru yaklaşan adım sesiyle gözlerimi kapattım artık eskisi kadar acı vermiyordu belkide zihnim bile uyuşuyordu bu karanlığın sessizliğinde.

Duvara monte edilmiş şarterler kaldırıldığında buranın az çok terkedilmiş bir bodrum olduğunu anlamanız kısa sürmezdi.

Gözlerimi önündeki bedene doğru kilitledim acıların yorgunluğu gözlerimin kapaklarından ya da vücudumda bırakılan izlerden de görülebilirdi.

"Elimden herşeyimi aldınız, Hala ne istiyorsunuz, bu zamana kadar sizden görmediğim işkence kalmadı?
Hâla.. Hâla bende ne istiyorsunuz?"

Titreyen sesim, ne kadar acınası olduğumuda daha da açığa çıkarıyordu.

"Sence... senden ne istiyoruz sikik?"

Sert ses tonu bütün odayı kapladığında etrafımda dolanmaya başladı.

"Benden alabileceğiniz hiç birşey kalmadı." dediğimde yerdeki kanlara odaklanmıştım, bu kanlar başından belli burada kalmanın karşılığıydı.

Dolanmasını başladığı yerde bitirdiğinde küçümseyici bir ses tonu ile konuşmaya başladı.
"Öylemi düşünüyorsun?"

Önümde heybetli bedenini dikleştirdi, pantolonun arasına sıkıştırdığı silahı çıkardı. Ve Silahın namlusunu kalbime hedefledi.

"Hâla anlamadın mı, ibne ha?"

İçinden çıkacak olan mermi kalbimin derinliklerine işlesede pek bir zararı olmayacağını biliyordum, Sadece bu işkence sonlanacak ve asla dönüşü olmayan bir uykuda kaybolacaktım, Arkadamdan benim için ağlayan kimsede olmayacaktı. Bu yüzden vicdanım da rahattı.

Ben elimden geleni yaptım öyle değil mi?

Bu sefer gözlerimi son kez kapattım asla açılmak istesede açılamayacak o gözleri, son kez kapattım.

Gözlerimden akan sessiz yaşlar yanağımdan ardı ardına yere süzülerken , giderek yaklaşan ayak sesleri bütün koridorda yankılandı. ama burada onlardan başka kimse
yoktu?

Gittikçe yaklaşan ayak sesleri hızlandı, sonunda odadan içeri girdiğinde silahın içinden çıkacak olan o mermi ise kalbimi parçalamak üzereydi.

Janet x Fang / İhanete Karşı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin