0.1

129 15 31
                                    

Saat gece yarısına geliyordu. Uyuyamıyordum. Uyumak da istemiyordum. Gördüğüm kabuslar beni uyumamaya sevk ediyordu. En son ne zaman doğru düzgün uyuduğumu dahi hatırlamıyorum gerçi. Sakince yatağımdan kalkıp su içmek için mutfağa ilerledim. Işığı açtığımda minik balkonda sigara içen ev arkadaşımı fark ettim. Yere çökmüş dizlerini kendisine çekmiş, düşünüyor gibiydi. Ama o beni farketmişe pek benzemiyordu. Dalmış sanırım. 


Choi Yeonjun. İtiraf etmek gerekirse gerçekten fazlasıyla yakışıklı ve çekiciydi. Parmakları arasındaki yarısı bitmiş sigarası, sigaranın dumanını üflediği dolgun ve kızarmış dudakları, uzun siyah saçları... Bir de kolundaki siyah lastik toka... Tokayı yeni fark etmiştim bunca zamandan sonra. Kendisin miydi yoksa kız arkadaşı vardı da onun muydu bilmiyorum. Fazla da takmadım açıkçası. Odağımı ondan çekip masanın üzerinde duran kendime ait bardağımı alıp sürahiden su doldurdum. Suyun sesi daldığı evrenden çıkmasını sağlamış olacak ki dönüp bana baktı. Birkaç saniye beni inceledikten sonra boğuk sesiyle konuştu. Bir yandan da yarısı zaten bitik olan sigarasını söndürüyordu.


"Uyuyamadın mı yine?"


Onaylar birkaç mırıltı bırakmıştım loş ışıklı balkona doğru ilerlerken. Aynı onun gibi ben de çökmüştüm yanına. Yüzüne baktığımda gözlerinin fazlasıyla dalgın baktığını gördüm. Bir şeyler düşünüyor olduğu her halinden belliydi.


"Ne düşünüyorsun?"


"Hm?"


"Ne düşünüyorsun diyorum. Dalgın gözüküyorsun."


Histerik bir gülüş sunup kafasını geriye yasladı. Kafasını geriye atmasıyla alnındaki siyah kahkülleri de geriye doğru düşmüş, alnı açılmıştı. Koyu kahve irisleri şimdi daha net gözüküyordu. Göz bebekleri hem bir karadelik misali koyu ve sizi kendine çekerken hem de bir galaksi gibi pasparlak ve göz alıcıydı. Büyüleyiciydi.


"Bir şey düşünmüyorum, dalmışım sadece."


Son kelimelerini söylerken koyu irislerini benimkilerle buluşturmuştu. "Bir şey düşünmüyorum."  dese de gözleri çok şey söylüyordu.


"Yeonjun-ah."


"Hmm?"


Bakışları dudaklarıma kaydığını fark ettiğimde yutkunmadan edemedim. Şu an aramızda inanılmaz bir çekim vardı. Ve ikimiz de bu çekimin farkındaydık. Çekime, anın büyüsüne kapılıp sonrasında çıkmaza düşmek istemedim. Bakışları hâlâ dudaklarımdayken boğazımı temizleyip hızla çöktüğüm yerden kalktım. Toparlayabildiğim kadarıyla kısaca bir bahane bulup ayrılmayı planlıyordum yanından. 


"Şey, ben gitsem iyi olacak. Yarın okula uğramam gerekiyor, erken kalkacağım. Biraz uyumayı denesem iyi olur. İyi geceler sana."


Arkamı dönecekken kulaklarıma ilişen boğuk sesiyle bütün vücudum buz tutmuş gibiydi. 


"Uyuduğunda sürekli kabus gördüğünü ve bu yüzden uyuyamadığını biliyorum. Şu an gitsen ve uyumaya çalışsan dahi uyuyamayacağının ikimiz de farkındayız "

Serendipity //BeomjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin