0.6

61 8 131
                                    

"Tae konuşabilir miyiz artık? Lütfen..."

"İşim var Beomgyu, sonra."

Kumral saçlı genç, ondan günlerdir kaçan arkadaşıyla konuşmak için yeniden şansını deniyordu. Gri saçlının yine sonraya erteleyeceği tahmin edilebilir bir şeydi. Ama Beomgyu bundan fazlasıyla yorulmuş gibi duruyordu.

"Ah hadi ama! Kaç gündür konuşmak için yanına geliyorum ve hep aynı şeyler! Bu kadar korkak olmamalısın!"

Gri saçlı, kumral saçlı oğlana bakarken histerik bir gülüş sundu. Sonrasında gülüşü aniden solmuş; irisleri, donuk bir ifadeyle karşındaki gencin irisleriyle buluşmuştu.

"Yoruldum Beomgyu. Gerçekten yoruldum. İnsanı en çok kalbindeki yorarmış ve sen beni fazlasıyla yoruyorsun. Bu yüzden etrafımda dolanıp daha fazla yorma beni lütfen. Sevgilinin yanına git."

"Tae bak sen benim arkadaşımsın, ben seni kaybetmek istemiyorum."

"Ben sana arkadaş gözüyle bakmayı keseli çok olmuşken, sen de şu an bunun farkındayken arkadaş kalamayız. Üzgünüm bunu kendime yapamam ben."

Sesi oldukça kararlı ve bakışları oldukça soğuktu gri saçlının. Bu durumsa kesinlikle kumral saçlının canını sıkıyordu. Tek arkadaşını da kaybetmişti ve bunun farkındalığı içinde bir ağlama isteği uyandırıyordu.

"Ben çok özür dilerim. Gerçekten özür dilerim..."

Kendini ağlamamak için sıktığı sesi titrek çıkmıştı. Gözlerindeki akmak için can atan yaşlar ise kendilerini çok iyi belli ediyordu. Gri saçlıysa, sevdiğinin bu hali yüzden canı yanıyor gibiydi. Ne olursa olsun sevdiğinin kendisi yüzünden ağlamasına, hayır sevdiğinin ağlamasına kıyamazdı. Eh tabi kendisi yüzünden ağladığında onu bu hale getirdiği için kendine lanet okumuyor değildi.

"Dersine git Beomgyu. Geç kalacaksın."

Kendinde bulabildiği son güçle, zorla toparlamıştı kelimelerini bir araya. Kumral saçlıysa sonunda daha fazla tutamamıştı akmak için heyecanla bekleyen göz yaşlarını. Kollarını gri saçlının beline dolayıp sıkıca sarılmıştı kumral saçlı oğlan, gri saçlıya "gitmeni istemiyorum" der gibi. Gri saçlı genç ise dolan gözleriyle öylece duruyordu. Bir eli kendisine göre daha küçük kalan bedenin beline dolanacak gibi olsa da kendini durdurmuştu. Biliyor, tanıyordu kendisini. Bir kere kalırsa hiç gidemezdi, o yüzden şimdi gitmek en iyisi olacaktı.

Kısa bir süre daha kumral saçlı büyüğünün göğsüne yaşlarını akıtmaya devam etmiş, gri saçlıysa buna engel olmamıştı. Ne küçüğünün sarılışına karşılık vermiş ne de kendinden uzaklaştırmıştı onu. Küçüğünün kendisinden ayrılma sebebiyse çalan telefonuydu. Kumral saçlı, istemeyerek de olsa arkadaşından kollarını ayırmış, telefonunu bol kot pantolonunun arka cebinden çıkartmıştı. Ekrandaki "Sevgilimm🍒" yazısıysa gri saçlının dudakları arasından histerik bir gülüş kaçmasına neden olmuştu.

"Sevgilin arıyor, bekletme aç telefonunu." Ardından ona şaşkın gözlerle bakan küçüğünün omzunu patpatlayıp son cümlelerinin küçüğünündeki etkisini bilmeden onu oracıkta bırakıp gitmişti...

"İkinizin de birbirinizin sevdiği çok aşikar. Seni üzmesine izin verme ve onunla mutlu ol Beomgyu. Senden tek isteğim bu. Beni boş ver. Ben bir şekilde halledeceğim."

☆☆☆

"Sevgilim sıkma artık canını."

Siyah saçlı genç, sevgilisinin beline kollarını dolarken isyan edercesine söylemişti bunları.

"Bu sefer çok kırdım onu. Toparlanması da zor gibi görünüyor. Sikeyim ya! Ben toparlamak için çabalarken her şey daha da dağılıyor."

"Güzelim benim, onun senden hoşlanması senin suçun değildi. Yeterince yanında olmaya çalıştın zaten, seni yanında istemeyen o şu anda. Biraz zamana ihtiyacı var sadece, şu an fazla üzerine gidersen ters teper. Biraz onun da istediği onu yalnız kalmasına izin ver bir süre sonra daha sağlıklı bir şekilde konuşacaksınızdır, inanıyorum ben."

Serendipity //BeomjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin