Azicik boyle biseyler yasanicak ben bastan belirtiyim.
(Smut degil ama, hala smut yazcak cesaretim yok...)★★★
Hava yağmurludu. Cama vuran su sesleri ve gök gürültülüsünün sesi içimi ürperiyor, bir türlü uyuyamıyordum.Yağmurlu günlerle ilgili pek iç açıcı anılarım yoktu. Babam yağmurlu bir günde benim bir hata olduğumu yüzüme vurmuştu mesela. Veya bu olaydan sonra beni yağmurlu bir günde evden siktir edip kapı önüne koymuştu, bir yavru kediymişim gibi. Ya da lisedeki her şeyim olan sevgilimin başkasından hamile olduğunu öğrendiğimde de yine yağmurlu bir gündü.
Kafama dolan anılarla bir an nefes alamadığımı hissetmiştim. Yatağımdan kalkıp, peluş ev terliklerimi ayağıma geçirdim. Odadan çıkıp su içmek için salonla birleşik olan Amerikan mutfağa geçtim. Tezgahta duran sürahinin yanından kendime ait olan ayıcıklı kupamı önüme çekip sürahiden su doldurdum. Suyu içmiş, tezgaha geri bırakacakken duyduğum gök gürültüsüyle kupamı yere düşürmüştüm.
Harika, yağmurlu bir günde yine sevdiğim bir şeyi daha kaybetmiştim.
Kırıkları toplamak için yere eğildiğimde Yeonjun endişe içinde yanıma gelmişti. O endişelenen sesiyle cümlelerini sıralarken ben yerdeki kırıkları topluyordum. Kimse bilmiyordu ki o bardak yere düşüp kırılırken tek kırılan şey o bardak olmadı.
"İyi misin? Bir yerinde bir şey var mı? Yaralanmadın değil mi?"
"İyiyim."
İçinde duygu kırıntısına rastlayamadığım ses tonumla cevap vermiştim. Büyük parçaların genelini toplamış, çöpe atacaktım. Tabi çöp kutusunu açmaya çalışırken avucumdaki ayıcıklı kupamın kırıklarından birisi elimi kesmemiş olsaydı.
Yüzümü buluşturmuş, acı dolu minik bir "ah" bırakmıştım odaya. Aceleyle yanıma gelip elimdeki parçaları alıp çöpe attı. Elimi avuçlarının içine almış yarayı inceliyordu. Üfledi biraz.
"Acıyor mu?"
O an ne diyeceğimi bilemedim. Acımıyor deyip geçiştirip içime atmaya devam mı etsem, yoksa acıyor deyip az da olsa bir şeyler anlatıp içimi mi rahatlatsam?
Hayatımda belki de ilk defa geçiştirip atmak istemedim. İkinci dediğimi seçmiştim ben.
"Acıyor."
Üflemesini artırdı. Bense onu izliyordum.
"Çok acıyor."
Koyu kahve irislerini benim onunkine nazaran daha açık renkte olan irislerimle buluşturdu. Elimin kesilmesinden bahsetmediğimi, kalbimdeki yaralardan bahsettiğimi anlamış olacak ki kollarını bana sarıp beni kendisine bastırmıştı.
Bense bir elimi onun sırtına koymuşken kanayan elimiyse havada tutuyordum.
Kafamı boyun girintisine yaslayıp kokusunu içime çektim biraz. Kokusunu tarif etmeye kelimeler yetmezdi. Ama eğer bir şeylere benzetmem gerekseydi, hafif sigarayla karışık acı ama o kadar da ağır olmayan bir kahve derdim.
O ise hiç bir şey demiyordu. Sadece sakinleştirmek adına yavaşça ve güven verircesine belimi okşuyordu. Temasları hoşuma gitmişti. Ki normalde temastan nefret ederim.
Ne kadar süre birbirimize sarıldık bilmiyorum. Ama en sonunda Yeonjun kendini biraz benden uzaklaştırmış, yaralı ve kanayan avcumu eline aldı.
"Önce kanamayı durduralım. Damarlardan birisini biraz hasar görmüş gibi duruyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serendipity //Beomjun
Roman pour AdolescentsGözlerindeki hayal kırıklığı kendini belli ederken konuştu kumral saçlı genç, sevgilisine ithafen. "Yine sigara içmiyorum deyip sigara içmişsin." "Sende yine uyuyorum deyip uyumamışsın." For:@W3ndly