02

56 10 17
                                    


"tamam başka bir şey istemiyorsan kapatıyorum."

hâlâ bir şeyler sıralayan kai'nin suratına telefonu kapayıp cebime attım. hiçbir şey onu doyuramazdı.

kasaya doğru ilerleyip sırada beklemeye başladım. önümdeki iki gencin etrafa sürekli bakıp kısık sesle konuşmaları bende merak uyandırmıştı. kulak kabartmaya çalışıp dinlemeye başladım.

"eminim diyorum sana, bizim adamlardan birini içeri attırdığı için patron tüm adamlarına onu bulup kendine getirmesi için talimat verdi."

"yakalayamazlar o adam gerçekten dikkatli."

"peh sen öyle san, şu an patronun deposunda bilmem kaçıncı dayağı yiyordur."

"siktir lan, kim taehyung'tan bahsediyoruz. seul'a kadar getirdiler mi cidden?"

duyduklarımla kaşlarım havalandı. hay anasını bu neydi böyle? başka biridir belki de.

hâlâ konuşan gençlerin iki omuzunun arasına kafamı yerleştirip fısıldadım. "şu meşhur dedektif kim taehyung mu?"

çocuklar yerlerinde sıçrayıp hızla bana döndü. esmer olan sinirle ağzını aralığında diğeri koluna vurup susturdu.

"sen ruby jane'sin.."

"siktir lan dünya harbiden küçük."

"bizim patron sana hayran, oradan biliyoruz."

"bekleyin iki dakika.'

elimdekileri kasadan geçirtip parasını ödedim. ardından çocukları elimle çağırıp dışarı çıktım.

"evet sorumun cevabını alayım? malûm o dedektif benim peşimde bilmem gerek."

"senin peşinde olan dedektif bahsettiğimiz adam."

"öldürecekler mi?"

"büyük ihtimal veya işbirliği teklif edecek. patrona çalışıp adamların içeriye girmemesini sağlarsa sağ bırakır gibi."

sırıttım.

"aynen o da kesin işbirliği yapar. bu deponun yeri nerede?"

"bilmiyoruz, zaten bilen nadir kişiler var."

"patronun ismi?"

"woo jiho."

kafa sallayıp yanlarından ayrıldım. ismi öğrendikten sonra bulmak kolaydı. neden bu kadar ilgilenmiştim bilmiyorum veya ne yapacaktım?

duraksayıp bu soruyu kendi kendime tekrar ettim. ne yapacaksın jennie? seni ne ilgilendiriyor? kurtulursun işte peşindeki çömezden.

seri katil olsam da prensiplerim vardı canım benim de yani. rastgele öldürmüyordum, dünyadaki adalet bir boka yaramadığı için kendi aklımca suçluları öldürüyordum.

ve kim taehyung bir suçlu olamayacak kadar temiz ve parlaktı.

iç çekip kendimi avutmayı bitirdiğimde hızlı adımlarla arabaya vardım.arabayı çalıştırırken aynı zamanda kai'yi aradım.

"woo jiho, bu adamın tüm depolarını bulmanı istiyorum. özellikle adam öldürmek için kullandığı özel depoyu."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
damn girl Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin