BÖLÜM 3: HIRS

5 1 0
                                    

Herkese merhabaaaa!! İkinci bölümle karşınızdayım!!!! WATTPAD' e okunma alamadığım için başka platforma geçmiştim ama orda 1.3 k olan ve hızla yükselen kitabım kaldırıldı. O yüzden tekrar Wattpad'e geçtim. İnadin kitabım keşfedilir. Bu bölümü okuyan arkadaşım, lütfen fikirlerinizi yorumlarda belirt.

Lafı uzatmadan, size iyi okumalar dilerim. Bölüm sonu görüşmek üzereeeee!!!

"Lotus..."

Tam iki saat boyunca bu narsist, egoist, kendini bir şey zanneden kadınla İngilizce çalıştım! Hayatımda hiç bu kadar sabrettiğim bir an olmamış olabilirdi. Kadın o kadar sinir bozucuydu ki resmen odadan çıktığımda elim ayağım titremişti. Sürekli alttan alttan laf sokup karşısındakini küçük görüyordu. Eğitimci olduğu için ne kadar susmaya çalışsam da ara ara laf sokmayı ihmal etmedim. İki saatlik bir işkence sonrası kendimi zar zor dışarı attım. Kabul, eğitimi iyiydi fakat karakteri bile dersin bitmesine saniyeler içinde saymama neden olmuştu.

Güneş batarken odama çıktım. Odama çıktığım gibi duş aldım ve rahat kıyafetler giyip yatağıma uzandım. Ne gündü ama! Sabahki eğitim ne kadar güzelse dil eğitimi o kadar işkenceydi.

Harbi, sabahki eğitim mükemmeldi be. Cihan'ın yüzündeki o şaşkınlığı hayat boyu unutamazdım.

Uzandığım yerden cama baktım. Yavaş yavaş Ay kendini gösterirken dalıp gittim bilinçsizce. Buraya geleli iki gün olmuştu. Sıradan, boş, zavallı hayatımdan uzakta iki gün geçirmiştim. Kolay adapte olmuştum açıkçası. Sonuçta bir boşlukta yürürken birden kendinizi anlamlı bir yerde bulunca ister istemez uyum sağlayabilirdiniz değil mi? Alışmak zor olacaktı ama yavaş yavaş alışıyordum. Yemekler nefisti, kaldığım ev mükemmeldi, kıyafetler dahi hazırdı. Koşu eğitimini saymazsak eğitim de fena değil gibiydi. Arkadaş da edinmiştim. En azından yalnız da kalmamıştım. Düşman da edinmiştim ama olsun, düşmanlarım genelde çok olurdu. Alışıktım. Aslında kötü olan hiçbir şey yoktu. Tek sorun hala şok içinde olmamdı. İlk günden beri kötülük ülkesinin bir ajanı olmayı hazmedememiştim.

Düşünsenize, kimsesiz bir garsonsunuz ve gözünüzü bir açıyorsunuz ki karşısında bir adam size kötülük merkezi olan gizli bir ülkenin ajanı olmak için kaçırıldığınızı söylüyor. Sanki bir kitap, film konusu gibi değil mi?

Derin bir nefes verdim ve giysi dolabımın aynasının önünde durdum. Siyah saçlarım dağılmıştı. O kadar kötü görünüyorlardı ki saçlarımı kazıtmak istedim. Gözaltlarım zaten mosmordu. Buraya geldiğimden beri bir kez uyumuştum. O da uyumaktan çok bayılmak gibiydi. Zaten karşılığı da fena olmuştu.

Dudaklarım kurumuştu, iki günde zayıflamış gibiydim. Harbiden çökmüştüm. Fakat umurumda değildi. Dış görünüşümü umursamayalı da çok oluyordu.

Saat sekize geliyordu. Yemek saatiydi. Burada zaman hiç boş olmuyordu. Uyanıyor, yemek yiyor, eğitime giriyor ve tekrar yemek yiyip uyuyorduk. Rutindi. Yorucuydu. Fakat sıkmıyordu. Değişik bir eğlencesi vardı. Görevleri merak ediyordum. Acaba ne zaman görevlere gönderilecektim?

Hafif nemli saçlarımı salık bıraktım ve odadan çıktım. Koridorda yürürken bazı gözler bana bakıyordu. İki gün olmuştu ve hala bana böyle bakmalarına anlam veremiyordum.

Asansörlerden birine girdiğimde girdiğim asansörde Stella ile karşılaştım. Hadi ama, hep aynı kişilerle aynı asansöre binmek nasıl bir tesadüftü?

"Selam Asena," dedi Stella her zamanki içten gülümseme ile. " Selam Stella," dedim yemekhane katına basarken.

" Eğitimde çok iyiydin. Herkes size bakakaldı. Bazıları seni o kadar kıskandı ki bilemezsin," dedi kıkırdayarak Stella. " Beklediğimden kısa bir eğitim oldu."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 2 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

PASVARİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin