☆☆☆Kate☆☆☆
Mars neden Venüs'ün arkasından gittiğini merak edip arkasına takıldım. Plandaki bir yeri ufak değiştirmemiz gerekecek ama zaten işi bitmiş bir yer. O kız grubunun yayıcağı dedikodu artık umrumda değil. İstediğimi Mars kendi gözleriyle görmüştü.
Bu yine de Matias'a kızacağım anlamına gelmiyor. Sadece öyle gözük dedim. Kızı cidden öp demedim. Derin bir iç çekip hiçbir şey olmamış gibi bu ortamdan ayrılmama gerek yoksa Mars bunun bir plan olduğunu anlamayacak kadar aptal değil.
''Hallettin mi?''
''Evet. Sevdiklerini Matis'a gönderdim sevmediklerini de sana.''
''Tamam. Nasıl görünüyorum?''
''Harika.''
Hafiften tebessüm edip Mars'ın yanına gittim.
''Ne oldu? Kim üzdü seni?''
''Git başımdan Kate.''
Her zamanki gibi. Ama bu sefer pes etmek yok.
''Hayır! Ne olduğunu söylemeden bir yere gitmiyorum.''
''Hiçbir şey olmadı. Tamam mı? Şimdi git başımdan.''
''Hayır. Bir şey olmuş ve bana söylemiyorsun. Söyleyene kadar yanın da kalıca.''
''Ben de söylemem.''
''Dibinden ayrılamam.''
Evet ben de de inatçılık ruhu var. Ne olduğunu bilmiyormuşum gibi davranmak zor ama fark etmemesi gerek. Hadi kızım oyunculuğunu koru.
''MARS!''
Kim bu şimdi! Oh sadece en yakın arkadaşı.
''Özel bir şey konuşcaz gidermişin Kate?''
''Yemedik arkadaşını Ishaan. ''
Bu çocuktan nefret ediyorum. Bir sırrı da yok ki açık edeyim.
N'olur sun bu delinin de günlüğü olsun. İkisinin arsını bozup bir tek benle konuşmasını sağlamak istiyordum. Ama erkeklerin olduğu yere bizi girmemiz yasak. Sence biz ne yapabiliriz oraya gidip.
☆☆☆Ishaan☆☆☆
''Bu kız hiç akıllanmayacak sanırım.''
O boş boş arkasından gidişini izlerken ben ise elimdeki kağıtlar ile uğraşıyordum.
''İyi ki geldin. Yoksa bu başımın etini yiyene kadar dibimden ayrılamayacaktı.''
Sadece iki saniye ona bakıp geri kağıtlara döndüm.
''Eeee o artık seni mahbup u. Sanırım .''
''O ne demek?''
Bilerek yapıcam.
''Ney?''
Şimdi o bana ben ona bakıyordum. Fakat tek bir farkla onun kaşları çatık.
''Mahbup?''
Başını olumlu anlamda sallayınca başımı kağıtlara çevirip bir tanesini çıkardım.
''Sevilen erkek.''
Kâğıdı ona uzattığımda kafası karışmış gibiydi ama hangi konuda?
Anlamda mı? Kâğıtta mı?
''Ne oldu?'' Bunu sorarken ise kağıtları geri bir araya getirdim.
''Bu ney?'' Sorusu ile geri ona döndüm. Gözü bir bende bir kâğıda gidip geliyordu.
''Davetiye. Okul yıl sonu balosu düzenliyor. Pek yıl sonuna gelmese de sınavlardan ötürü sanırım. Dağıtımını ben üstlendim.''
Olumlu anlamda başını sallayınca ellerimdekini dağıtmaya geri koyuldum.
''Geç kalmak yok!''
''Onu kendine söyle!''
Tersini çıkartıp bu partiye geç kalmayacam.
☆☆☆ Venüs☆☆☆
''N'aber güzellik''
Olduğum yerde kala kaldım. Dolabıma not bırakan kişi cidden de Matias olamazdı. Değil mi?
''İyi misin?'' Sorusu ile hayata geri dönüp etrafa baktım. Bu hareketime karşılık gülse de bir şey demedim.
''Kimi bekliyordun?'' Sorusu ile ona baktım ve birkaç adım yaklaştım.
''Sanırım seni değil. Bir soru sormak istiyorum. Sebebin nedir?''
''Neyin sebebi?''
APTALA YATIYOR.
''Çok iyi biliyorsun.''
''Yanıma gel de şöyleyim.''
CİDDİ MİSİN?
''Oradan söyleyemiyor musun?''
''Ne dedin? Seni duyamıyorum.''
Yüzünde kocamak bir gülümseme belirdi.
APTAL.
Ona az daha yaklaştım fakat dibine kadar değil.
''Şimdi söyle.''
''Konuşmak istiyorum.'' Gözümü kıstım. O ise alaylı gülümsemesine devam etti.
''Ney hakkında.''
Gözünü yüzümde gezdirdi.
''Bazı hisler. Diyelim.''
Gözlerini gözlerime kilitledi.
''Yanıma gel. Daha iyi anlarsın.''
Artık onun yanında duvara yaslanıyordum. Ben onun yüzüne o ise benim gözlerimin içine bakıyordu.Bir süre böylece sesizcene bekledik.
''Seni seviyorum.''
NE?
''Ne?''
Kısık bir şekilde söylemişti. Ve soğukkanlılık içersin de. Hızlı bir hamle ile dudaklarını dudaklarımadeğdirdi. Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Yüzümün ün kızardığını hissede biliyorum.
S*KT*R!
Onu itip arkama ve çevreye bakmadan koşarak binana içine girdim. Elimi yüzümle kapatıp boş bir sınıfa girip kapıyı arkamdan kilitledim. Koşmaktan, utançtan ve heyecandan nefes nefese kaldığıma inanamıyorum.
''Daha çok onun bunu yaptığına inanamıyorum!''
''Delirmiş bu!''
Artık karanlık bir karanlık oda da volta atmaya başladım. Kafayı yemek üzereyim. Bi saniye. Hakikaten ben hangi odaya girdim?
''Nerde bu düğme?''
Sonunda.
''İnanmıyorum!''
Artık kendimi en iyi hissedeceğim yerdeyim. Son sınıfların oluşturduğu -Yani bizim. Ne kadarı sayılırsa artık.- Uzay ya da astronomi sınıfı.
''Burada saatle geçirsem hiçbir şey umurumda olmaz.''
☆☆☆Matias☆☆☆
''Ani gitmesi üzücü olmuş. Ama merak etme alışır.''
''Teşekkürler Cullen.''
''Ne demek. Dostun değil miyim ben. Hem bence senden hoşlanmaya başlar ne bilirsin.''
''Olup olmadık yerlerde söyleme şunu biri duyacak.''
''Tamam be. Ne kızıyorsun, enişte.'' Sinirlenmeye başlıyorum.
''O son kelimeyi söylemeyektin.''
''Üç saniye mi var? Ona göre kaçacam.''
''İkisi gitti zaten.''
''Sonra görüşürüz o zaman.''
Elime düştün bile Cullen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nikonya
AléatoireUzaya bayılan iki çocuk. Zaman geçtikçe birbirlerinden hoşlanmaya başlarlar velakin ikilinin ilişkisine üçüncü şahıslar girer. Bu üçüncü şahıs ikilinin ilişkisini bozamayıp tam tersine ilişkilerini kuvvetlendirir.