– Ben kahve içmek istemiyorum, seninle olmak istiyorum. B-ben galiba senden hoşlanıyorum Chung Cha.
Duyduğum şeyleri anlamakta zorlanıyordum.
Bana sımsıkı sarılan Chin-ho'nun belimi saran kollarından kurtulamadım ve uyuya kaldım.
XXXXX
Sabah uyandığımda dün gece olanları hatırlayıp hızlıca yataktan doğruldum. Chin-ho yu uyandırmak istemiyordum çünkü henüz onunla konuşamaya hazır değildim.
Sessizce yataktan kalkıp üstümü giyindim ardından evden çıktım. Dolmuşta şirkete doğru giderken karnımın guruldaması ile evde kahvaltı yapmadan çıktığımı hatırladım ve hemen ilerideki bir durakta indim. Etrafıma baktığımda bir market gördüm. Markete gittiğimde kahvaltılık bişeyler aldım.
Marketin önündeki masaya oturdum ve yemeye başladım.
Aldığım yiyecekler bittiğinde tekrar dolmuşa bindim ve şirkete gittim.Şirkete gittiğimde asansör ile yukarı çıkıp masama oturdum. Birkaç saat Chin-ho gelmemişti ama gelebilecek olması beni korkutuyordu.
Yorulduğumda şirketin girişindeki kafeye gidip kahve aldım ve oradaki sandalyeye oturup telefonda gezinmeye başladım.
Gelen öksürük sesi ile irkildim. Kafamı telefondan kaldırıp sesin geldiği yöne doğru baktığımda karşımda Chin-ho yu görmeyi beklemiyordum.
Karşımdaki sandalyeyi çekip oturdu ve
– Sence de dün gece hakkında konuşmamız gerekmiyor mu? Dedi.
Hemen oturduğum yerden kalktım. Ne diyeceğimi bilmiyordum.O sırada aklıma bir şey geldi
– Benim çok acil bir işim var. Sonra konuşuruz.
Dedim ve asansöre doğru gittim. Chin-ho'nun gelmesi benim için kötü olmuştu çünkü onunla ne konuşacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Aslında bende ondan hoşlanıyordum fakat bunca yıl ilk aşkımdan vazgeçmemiş, bir gün onu bulacağıma inanmıştım. Şimdi ise ilk aşkımın kalbimdeki yerini Chin-ho alıyordu.Eğer bana sorarsa ilk aşkımdan mı vazgeçecektim yoksa Chin-ho dan mı?
Yukarı çıkıp terasa gittim. Chin-ho ya işim olduğunu söyledim ama hiçbir işim yoktu yani bu gün yapmam gereken işlerim bitmişti.
Aklıma izin almak geldi. Kötü bir fikir değildi. Hem böylece Chin-ho'nun mesaisi bitene kadar konuşmak zorunda kalmazdım.Terastan çıkıp alt kata iniyordum. Merdivenden inerken yanımdan Chin-ho geçti ama o yokmuş gibi davrandım ve alt kata indim . Görevlinin yanına gidip kötü hissettiğimi, bu günkü işlerimi bitirdiğimi söyledim ve izin almamda bir sakınca olup olmadığını sordum.
– İşlerini bitirdiysen bir sakınca olacağını düşünmüyorum ama yine de ben bir sorayım. Dedi.
Başımla onayladım.Yanımdan ayrıldıktan biraz sonra geri geldi görevli
– Tamamdır. Sen gidebilirsin. Dedi.
– Teşekkür ederim, yarın görüşürüz. Dedim ve şirketten çıktım.Şirketten çıkarken Chin-ho ile karşılaşmamış olmamız güzel olmuştu. Beni görse kesin nereye gittiğimi sorar, peşimden gelirdi.
Dolmuşa binip apartmana gittim. Sabah kahvaltım dışında hiçbir şey yememiştim aç olduğumu biliyordum. Dolabı açıp pilav çıkarttım yanına da kurutulmuş yosun koydum.
Yemek yemeye başladığımda Chin-ho'nun mesaisinin bitmek üzere olduğunu fark ettim. Mesaisi bittiğinde konuşmak isteyeceğine emindim. Hızlıca yemeğimi yedim. Karnım doyduktan sonra günlük kıyafetlerimi giydim ve salona oturdum.
Chin-ho'nun mesaisi bitmişti. Dolmuşa binip apartmana yaklaştığını düşünüyordum.
Hâlâ aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Chin-ho ile konuşmamak için ne yapacaktım?
Evin içinde bir sağa bir sola gidiyordum ve
– İlk aşkımı mı seçmeliyim?
Chin-ho yu mu seçmeliyim?
İlk aşkım mı?
Chin-ho mu?
İlk aşkım mı?
Chin-ho mu?
Diyordum.Düşünürken aklıma bir anda yürüyüşe çıkmak geldi.
Yaz olduğu için hava çok sıcaktı ama bu saatlerde güneş kırıldığı için yürüyüşe çıkmak sorun olmazdı. Hemen üstümü değiştirdim.
Tam kapıyı açtığımda kapı kapatma sesi duydum. Galiba Chin-ho eve yeni gelmişti. Rahatlamıştım aslında, o eve yeni girerken benim evden çıkmam büyük şanstı.Deniz kenarında bir yürüyüş alanı vardı, ben de orada yürüyüş yapmayı çok seviyordum.
Oraya gittim ve yürüyüş yapmaya başladım.
Chin-ho dan ;
Chung Cha ile konuşmak için evden çıkıp kapıyı kapatmıştım ki aşağıdan gelen ses ile duraksadım Chung Cha bir yere gidiyordu.
Çok mantıklı bir karar olmasa da onu takip etmeye başladım.Eğer yanından gitseydim yada buluşmak istediğimi söyleseydim benden kaçmak için elinden geleni yapardı.
Yürüyüş alanına kadar takip ettim sonra da normal bir insanmış gibi arkasından yürümeye başladım.
Chung Cha dan ;
Yürüyüş yaparken kafamdaki düşüncelere yeni bir düşünce eklendi.
İlk aşkıma yani asla bulamayacağım birine tutunmak yerine biri birimizi sevdiğimiz birine Chin-ho ya tutunmak daha mantıklı geliyor.Bir gün apartmanıma çıkıp gelen bir adam şimdi nasıl mantığımı, kalbimi ele geçirdi ?
Belki de bu aşktı...
Evet kararlıydım Chin-ho ya tutunacaktım.
Biraz sonra telefonum çalmıştı. Arayan Chin-ho idi bu sefer onunla konuşmaya hazırdım.
– Alo, efendim? Dedim.
– Arkana bak. Bu sefer sesi çok yakından gelmişti.
Arkama baktığımda Chin-ho hemen dibimde idi." Bütün gün gittin yanımdan peki şimdi ? "
" Şimdi de kendimi aramaya gittim. "
" Bulabildin mi ? " Başını salladı.
" Buldum. "
" Nerede buldun ? "
" Sende..."
Parmak uçlarıma yükselip Chin-ho'nun dudaklarına minik bir öpücük kondurdum.