5. BÖLÜM

49 13 30
                                    

5. BÖLÜM : KAN

"Çok mu özledin beni Gökçe? Çok özledim seni Deniz. Güneş battı sanki"

----------
Duyduğum ses sanki kulaklarımı çınlattı o an kulaklarım da yankılandı.
Bu tanıdık ses hiç duymak istemeyeceğim bir sesti.
Babamın sesiydi.

Annem ve bana yaşattıklarını asla unutmamıştım ve unutmayacaktım.

Belki ben şuan gördüklerimden dolayı kalp krizi geçirecektim.
Ya da onu karşıma alıcak insan gibi konuşacaktım.
Karşında insan olmadığı sürece konuşmak neye yarardı ki?

Korkudan elim ayağım titrerken boğazımdan bir inleme döküldü.
Arkamdaki kapıya o kadar sert vuruluyordu ki neredeyse üzerime devrilecekti.

Yaklaşık 5-10 saniye sonra ayağa kalkıp koşarak banyoya girdim.
Ve kapıyı kilitledim.

Duymayacaktım. Arkadaki kargaşa artarken kapı sertçe açıldı.

Nefesim daralmıştı, normal de bu tarz şeyler de abim yanımda olur beni sakinleştirirdi. Beni anlayacak kimse burada yoktu. Yaşadıklarımı bilen kimse yoktu.
Telefonuma uzanıp abime mesaj attım
"Abi, babam buraya geldi nolur yardım et bana."

Normalde asla mesajlarımı görmeyen kişi mesajımı gördü.
Bu yüzden onu istiyordum onu arıyordum.

"Tamam, panik yapma geliyorum."

Mesajı okuduktan 2 saniye sonra kapı sertçe açıldığında boğazımdan bir çığlık koptu. Ama bağırma sesi duymadım, sadece yüzümü ellerinin arasına alan o kişinin kokusu geldi burnuma. O gelmişti.
Gözlerimi açtığımda Güneş gözleriyle karşılaştım.

"Bu siktiğimin kapısı neden kilitli!?"

Kendimi banyonun içine attığım için sırtımdaki kemikler sızlıyordu.
Hafif bir inlemeyle sırtımı duvara yasladığım da kolunu sırtımın arkasına koydu ve yaslanmamı sağladı.

"Kim bu hale getirdi seni?"

Konuşacak halim bile yokken bunu demesi saçmaydı.

"Babam geldi. Babam geldi."

Gözleri açıldığında bi eli saçlarıma tırmandı.

"Kimse gelmedi, kimse yok."

Ben şizofren değildim o kapı açıldığına göre gelmişti. Sesi de aynıydı.
Duyabileceği bir şekilde fısıldayarak
"Geldi gördüm ben onu duydum bağırdı bana." Dedim saçlarımı okşadığında bana sert olmayan gözlerle baktı.

"Defrey piçinin buraya gelmeye cesareti y-"

Derken sesli bir çığlık atıp ellerimle kulaklarımı kapattım. İstemiyordum! Onun adının baş harfini bile istemiyordum!

"Sus! Sus kes sesini sus!"

Gözlerimden yaşlar akarken ayağa kalktı.

"Abin geliyor. Ben gidiyorum."

Gitmemesi lazımdı o beni sakinleştiriyordu. Abim gibi geliyordu belki duydu ya da duymadı.

"Gitme. Bırakma beni burada neolursun."

16 sene önce..

Minik İkra salonda halının üzerinde uyuyordu. Babası Erdem Defrey annesi ve İkraya acı çektiriyordu sonrada zevk alır gibi onları izliyordu.

Kapının açılma sesiyle beraber korkuyla irkildi İkra.
Annesi: Elif Karaca Defrey hızlıca içeri ve kapıyı kapattı.
Elinde bir parça ekmek vardı, minik bir bardak su ve bir çikolata.

-BIÇAK- (YARIM KALDI) +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin